Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Dünyadaki Melek ve Huri Kimdir?

Karşılıksız sevginin, şefkatin, merhametin, fedakârlığın timsali kimdir diye sorulsa elbette ki anneler cevabını verir tarih. Hayatını çocuklarına adamış, zorluklara göğüs germiş, çilelere katlanmış şefkat kahramanlarıdır annelerimiz, validelerimiz. Bu kahramanlar ihya olursa toplum ihya olur, tefessüh ederse toplum da tefessüh eder. Kendilerini inşa ederlerse muazzam bir nesil yetişir. Bunu bilen ehl-i dalalet kadınlarımızı -müstakbel anneleri- her cihetten kuşatıp fıtratlarını tahrip ederek toplumun şimdiden çökmesini ve zevk ve sefaletle körleşip kendi ‘pim’ini çekip patlatmasını beklemektedir.

Bediüzzaman Hazretleri bu müfsidlere beddua eder:

“Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar! Allah bu hemşirelerimi de bu serserilerin şerlerinden muhafaza eylesin, âmîn.”[1]

Fıtratı hassas, zayıf, zarif, latif olan taife-i nisa, annelik vasfıyla güçlü, cesur ve metanetli olurlar. Çocukları maddi, manevi tehlikeye maruz kaldığı zaman, ölüm dâhil her tehlikeyi göze alır, her zorluğa katlanırlar. Çünkü bir kızın fıtratını tekmil eden, kuvvetlendiren evliliktir ve bunu palazlandıransa anne olmasıdır. Zaten aile tabiri ancak çocuklarla taçlanmaktadır.

DİNDAR KADINLARIMIZIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

“…kadınlardaki şefkatten gelen ücretsiz fıtrî kahramanlık ve hakikî ihlas cihetiyle zevcinden daha ileri gidebilir... Haneniz bir küçük Medrese-i Nuriye, bir mekteb-i irfan olsun ki; bu sünnet tam yerine gelsin. Sünnet-i seniyenin meyvesi olan çocuklar âhirette size şefaatçı olsunlar. Dünyada da iman dersini alıp size hakikî evlâd olsunlar. Yoksa bu otuz senede kısmen olduğu gibi, o çocuklara yalnız terbiye-i medeniye verilse, bir cihette o çocuklar dünyada faidesiz ve âhirette davacı olarak "Ne için imanımı kurtarmadınız?" diyeceklerinden peder ve vâlidelerini mahzun etmek, sünnet-i seniyenin hikmetine münafî olur.”[2]

İslamiyet kadının din, namus, şeref ve hukukuna büyük ehemmiyet verir. Bu ehemmiyetin birçok sebepleri var. Bunlardan birisi hem kadınının şahsi hukuku hem de kadınların toplumun mimarları olması cihetidir. Onlara rikkat ve şefkatle muamele edilmesini emreder.

Kadının onurunu İslamiyet muhafaza eder. Kadınların hislerindeki inceliği, seriütteessür olduklarını, kalblerindeki hassasiyet ve merhameti çok iyi bildiğinden gönüllerini incitmemek için dikkat gösterir ve hanımların haksız yere kalplerinin kırılmaması hususlarında tavsiyelerde bulunurlar. Bu mevzuda nice hadis-i şerifler mevcuttur.

Resul-i Ekrem (a.s.m.) Efendimiz buyurdu ki: "Kadın, Allah'ın, kullarına en büyük hediyesidir. Allah'tan korkun, onlara zulüm ve eziyet etmeyin, onları ihmal eylemeyin.'

Erkekler, güç ve kuvvette, teşebbüs kabiliyetinde, cesarette, kadınlar ise, şefkatte, hassasiyette, vefa ve sadakatte daha ileridirler. Bu sebeple rollerin muhafaza edilmesi de çok önemlidir. Toplumun dinamikleri de bu vesileyle muhafaza edilir.

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN KUMANDANLARINDAN ZÜBEYİR AĞABEYDEN

KIZ EVLÂDI

"Anne ve baba, kız çocukları hakkında daha ziyade re'fetperver, şefkatli olmalıdır. Zira onların fıtratları, yaratılışları, zaif, nahif ve hassasedir. Kız çocukları daha ziyade merhamete, siyanet ve korunmaya muhtaçtır.[3]

ÜÇ KIZ EVLÂDI

"Hazreti Peygamber (a.s.m.) Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde buyurdu ki: "Üç kız çocuğuna nail olup da onlara, kendisine muhtaç olmayacakları zamana kadar infak ve ihsanda bulunan, nafakaların temin eden kimseye, Cenab-ı Hak cennetini vâcib kılmıştır. Meğerki o kimse affedilmeyecek büyük bir günah işlemiş olsun veya böyle bir amelde bulunsun.'[4]

KIZ EVLÂT

"Baba ve annenin kız evlâtları için en büyük iyilik ve en birinci vazifesi, en yüksek lütufları şudur ki, onlara iman ve İslâmiyet ilmini öğretmektir. İslâmiyete lâyık bir edep, terbiye ve ahlâkla büyütmektir. Kız yavruların insan ve cin şeytanların şerlerinden kendilerini koruyacak bir ilimle, bilgiyle yetiştirmektir. Böylece mânevî güzelliklerle ruhu parlayan bir ev kadını, bir hane hanımı olabilecek bir hâlde dünya ve âhirete hazırlanacaktır.

EV KADINI

"Bir İslâm kadını için yemek pişirmek, elbise dikmek, evinin nezafetine, temizliğine bakmak, çamaşır yıkamak, çocuğuna bakıp beslemek, erkeğinin hizmetini görmek büyük bir şereftir, iffet ve ismettir. Namazını geçirmeyen, farzlarını eda eden, Allah'ın emirlerini yerine getiren hanımların bütün dünyevî işlerini dahi bir nevi ibadet olarak, Allahu Teâlâ Hazretleri kabul buyurur. Bu suretle geçici fâni ömürleri âhiret hesabına, bâki, daimî bir hayata tebdil edebilir, ebedî, sonsuz bir ömre çevirebilir.

Şefkat Kahramanları annelerin sıcak nefesi, sevgisi, okşaması, öpmesi, bakışıyla huzur içinde uyumuş bir çocuğun hayalini, rüyasını süsleyen en tatlı hatıra, o saadet dolu anlardır. Bir çocuk annesinin bir misale-i musaggarıdır. Anne ruhunu ve kendini çocuğuna nakşeder.

Bir kadının makamı neresi olursa olsun çocuğu gözünde daima en zirvededir.

Rabbimizin annelere bahşettiği sevgi yumağı çocuklar, bir emanet, bir mutluluk hazinesi ve zenginlik kaynağıdır. Bu sebeple bir kadının en ehemmiyetli rolü olan anneliğe çok iyi hazırlanması elzemdir. Mesela toplumdan ve insanlardan şikâyetçi olan birisine şunu sormak elzemdir. Topluma, gençliğe ne verdin ki ne istiyorsun?

“Cennet annelerin ayakları altındadır.” [5] hadisiyle işaret ve ifade edilmiş bir anne, çocuk için en değerli bir mahluktur, adeta dünyadaki cennet meleği hurisidir. Her şeyine bir mürebbi, nimet vesilesidir. Hem zâhir hem zahirdir çocuğa validesi.

Manevi değerlerimiz içinde annenin ayrı bir yeri vardır. İlk muallim annemizdir. O halde bir kadın ne kadar donanımlı, edepli, ahlaklı olursa çocuğunda makes bulacaktır. Zaten bunun içindirki kendinize eş olarak değil çocuklarınıza anne arayın diye tavsiye edilir Anadolu irfanında. Yani şehvetinizi teskin değil neslinizi terbiye için bakın denilmektedir.

“Ve valide, en kerîm, en rahîm, öyle fedakâr bir dosttur ki, o şefkat saikasıyla, bir valide, bütün dünyasını ve hayatını ve rahatını, veledi için feda eder.”[6]

ANNE VE BABANIN EVLÂT ÜZERİNDEKİ BAZI HAKLARI:

* Yiyeceğe muhtaç ise evlât onların yiyeceğini temin eder. Kudreti nisbetinde muhtaç oldukları yiyeceklerini temin eder.

* Evlâdın hizmetine muhtaç iseler, yedirme, giydirme, içirme gibi işlerini yapar.

* Herhangi bir husus için çağırdıklarında hemen cevap verir, "Buyur baba, buyur anne" diyerek huzurlarına gelir.

* Anne ve babanın mâsiyet olmayan, günah olmayan her emrine itaat eder. Eğer verdikleri emir günah ise onlara itaat edilmez.

* Evlât yumuşak ve tatlı lisan ile söyler, onların sözlerine şiddet göstermez.

* Anne ve babasını isimle çağırmayıp, hürmetli bir şekilde "Anneciğim, babacığım; anne ve baba" diye çağırır.

* Beraber ve yolculuk halinde, hizmetçi ve uşak gibi arkalarından yürür.

* Evlât her meşru işte anne ve baba rızasını gözetir. Onların rızalarına uyar. Kendi arzusundan vazgeçiverir, fedâ eder.

* Evlât kendisi için dua ettiği zaman anne ve babası için de dua eder.

* Anne ve babaya dua etmemek geçim darlığına sebeptir.

* Anne ve babanın vefatından sonra da evlât, onların rızalarını gözetmelidir. Dâimâ güzel ahlâk ve iyi hal üzere bulunmalıdır.

* Anne ve baba evlâdının hizmetine muhtaç olup da müsaade etmezlerse, evlât hac seferine dahi gidemez.

Rıza-yı İlâhînin, anne ve babanın meşru rızasında olduğu ve gadabının da onların gadabında olduğu beyan buyuruluyor.

Bir kimse anne ve babasına isyan ettiği vakit, itaatlarından çıktığı zaman, anne ve babasının ona lânet etmesi, âsi veledin âsi çocuğun aslını keser. Binaenaleyh, her kim anne ve babasının rızasını kazanırsa, Allahu Teâlânın rızasını kazanır. Her kim anne ve babasının gadabına uğrarsa, Allahu Teâlânın gadabına uğrar. Ve her kim anne ve babasına veya bunlardan birine erişir de iyilik etmezse, Cehennem ateşine girer.

Hikmette yazılmış: Anne ve babasına lânet eden mel'undur. "Babasına ve annesine lânet eden" demekten murad, bir iş işleyip, o iş sebebiyle baba ve annesine başkalarının lânet etmesi demektir. Bu yollu lânete sebep olan, güya kendi anne ve babasına kendisi lânet etmiş gibi oluyor.

Peygamberimiz buyurdu ki: "Bir kişinin anne ve babasına hakaret etmesi, en büyük günahlardandır." Yani, kişi başkasının anne ve babasına hakaret eder. Şu halde anne ve babasına hakaret olunmasına kendisi sebep olmuştur.”[7]

Toplumların ihya ve inşası gençlerin ve bilhassa kızlarımızın fazilet tacını takıp , edeb fistanını giymesiyle mümkündür.

Selam ve dua ile.

[1] Hanımlar Rehberi (14)
[2] Hanımlar Rehberi (29)
[3] Bir Dava Adamından Notlar (139)
[4] Bir Dava Adamından Notlar (139)
[5] Nesâî, Cihad (6)
[6] Mektubat (40)
[7] Bir Dava Adamından Notlar (140)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum