
Dr. Cemil ŞAHİNÖZ
Avrupa´da Türk medyası
Medyanın önemini anlatmak gerekmiyor. Bu konuyla ilgili Malcolm X´in sözlerini hatıra getirmek yeterli olacaktır: “Eğer dikkatli olmazsanız, gazeteler sizin mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar“ ve “Dünyadaki en güçlü işletme medya. Suçluyu suçsuz, suçsuzu suçlu yapma güçleri var. Çünkü kitlelerin zihinlerini kontrol ediyorlar.“ Malcolm X bunu bizzat hayatında tecrübe etmiştir. Bu sebeple de medyaya 4. güç denir. İnsanları etkileme gücü muazzamdır. George Orwell bu gücü distopya romanlarında çok güzel bir şekilde tarif eder.
Ünlü Sosyolog Pierre Bourdieu televizyon ile ilgili 1996´da yazdığı bir makale, medya ile ilgili sıkıntılarını dile getirir: “Kısaca anlatacağım farklı mekanizmalardan dolayı televizyonun, kültürel üretim, sanat, edebiyat, bilim, felsefe, hukuk gibi çeşitli alanlara yönelik büyük bir tehdit olduğuna inanıyorum; Hatta bazı gazetecilerin muhtemelen iyi niyetle düşündükleri ve söylediklerinin tersine, politik ve demokratik yaşama karşı daha az tehdit oluşturmayacaklarını bile düşünüyorum.”
Aynı zamanda eğer bir medyanız var ise sesiniz de var demektir. Mesajlarınızı iletme imkanınız var demektir. Düşüncelerinizi ve değerlerinizi aktaran bir medyanız yok ise her zaman sesiniz kısıtlı kalacaktır. Kimse sizi duymayacaktır.
Maalesef gelinen noktada Avrupa´daki Türk medyası şu an bu “sessizlik“ konumunda. Daha doğrusu Avrupa´da Türk medyası bitiyor gibi. Türkiye´de en çok satan gazeteler son senelerde Avrupa baskılarını azaltıyorlar, muhabirlerini işten çıkarıyorlar, bazıları tamamen Avrupa´daki bürolarını kapatıyorlar ve Avrupa baskılarını Avrupa´dan uzak İstanbul´da hazırlıyorlar. Bu şekilde Avrupalı Türklerin gündemlerini dışarıdan takip ediyorlar, bu ise verimli olmuyor. Haliyle satışlar da dibe vuruyor.
Avrupa`daki Türk medyasının kan kaybedişinin elbette çok farklı sebebleri var. Fakat en büyük sebeblerden bir tanesi bu gazetelerin Avrupa´da yaşayan yeni nesile ayak uyduramaması. Hedef kitleleri halen Türkiye´den Avrupa´ya gelmiş olan birinci ve ikinci nesil. Daha geniş bir hedef kitlesi olan diğer nesillere, hatta Almanlara ulaşamıyorlar.
Özellikle Avrupa´da doğmus ve sosyalleşmiş Türklerin dertlerini, gündemlerini bu medyalar karşılayamıyorlar. Bu insanların ihtiyaçlarına cevap verilmiyor. Bu sadece lisan ile ilgili bir mesele de değil. “Bu nesil zaten Türkçeyi iyi kullanmıyor“ diyerek sorunu örtbas edemeyiz. Popüler gazetelerde kullanılan dili anlamayacak Türk çok az sayıdadır. Asıl sorun, belirttiğimiz gibi, gazetelerin bu insanlara hitap etmemesi. Genç okuycu kendisini ilgilendiren konuları bu gazetelerde veya medyalarda bulamıyor.
Eğer dil konusunu da ele alacak olursak, elbette Türk gazeteleri Avrupa´da ayakta kalabilmek için artık iki dilli olmaları gerekiyor. Çünkü sadece Türk kesimini değil, Almanya´da yaşayan herkesi hedef kitlesi olarak belirlemek gerekiyor. Bunun içinde Türkler olduğu gibi, Almanlar, Ruslar, Suriyeliler de olmalı. Eğer hedef kitlesini sadece Türkler olarak sabitlersek, kendi kendimize gereksiz bir sınır çizmiş oluruz.
Hedef kitlesini genişletebilmek için, Almanya´daki hem Türklere hem diğer vatandaşlara ulaşabilmek için, genel olarak haberlerin ağırlığı Almanya olmalı. Gazetelerinin sadece 3-4 sayfasını Avrupa´ya ayıran gazeteler Avrupa´daki ihtiyaca da cevap veremediler. İhtiyaçlara cevap verebilmek için bizzat Avrupa´da insanlarımızı ilgilenen konulara değinmeleri gerekiyor.
Özellikle yerel yayın yapan Türk medyasına burada büyük fırsatlar düşüyor. Türklerle ilgili, Türk dernekleriyle ilgili yerel haber yapan mecra yok. İnternetten bu bilgilere, haberlere ulaşamıyorsunuz. Dolayısıyla yerel yayın yapan, örneğin Türk gazeteleri, genele hitap eden medyadan daha avantajlı bir durumda.
Almanya´da yayın yapan Türk medyası aynı zamanda sadece Türk işverenlerden değil, Alman şirketlerden de reklam almalı. Sadece Türk reklam verenlere endeksli bir şirket, belirli sınırlar içerisinde kalır. Halbuki birçok Alman şirket Türk kitlesine ulaşabilmek için fırsat arıyor. Türk medyası bu fırsatı şimdiye kadar büyük ölçüde kullanamadı. Burada halen büyük bir imkan kullanılmıyor.
Olaya sadece Türk medyası açısından değil de, genel olarak baktığımızda gazete satışlarının düştüğünü görüyoruz. İnternet ortamında, hızlı ve anında ulaşabildiğiniz haberler, bir gün sonra gazetede yayınlandığında eskimiş olabiliyor. Bu nedenle genel olarak gazetelerin satışları zaten düşüyor. Fakat başka medya sektörlerinde bu düşüş görülmüyor. Örneğin sektörel dergiler Avrupa´da en çok satan medya organları arasında. Adeta her ay yeni bir dergi çıkıyor. Bu alanı Türk medyası henüz keşfetmiş değil. Bunun gibi, medya sektöründe yeni alanlara da göz atmak gerekir.
2011´de yapılan bir araştırmaya göre Almanya´da Hürriyet 107.000, Türkiye 40.000, Sabah 25.000, Milliyet 16.000, Milli Gazete 12.000, Cumhuriyet 5.000, Ortadoğu 3.000 tirajla yayınlanıyor. Bu rakamlar elbette şuan değişmiştir. Almanya´da 3 milyon´dan fazla Türkün yaşadığını düşünürsek, bu rakamların ne kadar düşük olduğunu anlamış oluruz.
https://twitter.com/Cemil_Sahinoez
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Cemil bey avrupada tv 111 ve dost tvnin izlenme oranlari nasil biliyormusunuz ? veya reytin sistemi var mi ?
Yanıtla (0) (0)Tel Aviv ve Kudüs'de var olan yahudi kitle arasında oldukça büyük bir bloklaşma var.
Yanıtla (0) (0)Türkiye gibi bir ülke İsrail'de sivil toplum, medya ve operasyonel istihbarat çalışmalarına ağırlık verip profesyonelce çalışsa 10-15 yıl içinde İsrail diye bir devlet kalmaz.
İsrail'in korkusu bu İsrail'in %30'u ideolojik keskin bir siyonist konumlanma içinde. Siyaseti de yöneten ve koalisyon hükümetlerinde yer alan bu ideolojik yapı genel politikaları da yönetebiliyor.
İsrail halkının çoğunluğu zorunlu itaat içinde. Askeri teknolojisi iyi ama piyade gücü ilkesiz zayıf. İsrail balon bir devlettir.Tek gücü, Güçlü ülkelerin idari sistemindeki lobi yapılanmalarıdır.
Korkak ve zavallı bir psikoloji içindeler. Sosyolojik olarak sığ ve çözülmeye çok açık bir toplum yapısına sahiptirler.Devamlı saldırgan olmaları zaafiyetlerini kapatmaya yöneliktir.
Bir hafta Tel Aviv, Kudüs, El Halil, Ramallah, Beytül Lahim, Yafa ve kırsal bölgelerde bulundum.
Yanıtla (0) (0)İsrail devşirme ve sadece icat ettiği efsane üzerine oturtulmuş balon bir devlet bozmasıdır.
Millet ve devlet geleneği sapkın bir inanç ideolojisi üzerine inşa edilmeye çalışılıyor.
ABD'yi merkezde kontrol eden ve dar bir global sermaye odağının kumanda merkezi olan siyonist ideolojinin himayesindeki İsrail terör devletinin caydırıcı ve korkutucu tek özelliği orantısız şiddeti silahsız kitlelere karşı kullanmaktan çekinmiyor olmasıdır.İsrail devlet yapısı kast sisteminden oluşan millet sistemi ile uyumlu değildir.Üst tabaka israil vatandaşı olmuyor, ABD ve AB'de, orta tabaka sadece güç ve siyaseti elinde tutup, alt tabaka ise askerlik ve zorunlu hizmetlere tabi tutulan devşirme 3. Sınıf yahudilerden oluşuyor.
Tel Aviv ve Kudüs'de var olan yahudi kitle arasında oldukça büyük bir bloklaşma var.
3 milyon türk var ama 3 tane tv
Yanıtla (0) (0)http://www.risalehaber.com/avrupa-dinsizlik-cukurunda-yuzde-91lere-cikti-323411h.htm Cemil kardesim bu istatislikleri takip ederseniz, maddi manevi ilerleme ve gerilemeleri gormus olursunuz. teşekkür ederiz. Muslumanlarinda boyle buna gore daha objektif ve daha dogru tesbitler yapmasina vesile olur ins.
Yanıtla (0) (0)