Kur'an-ı Kerim'in ilk mushaf parçaları bulundu

Kur'an-ı Kerim'in ilk mushaf parçaları bulundu

Yemen’deki Cami-ül Kebir’in mahzeninde bulunan Kur’an’ın ilk mushaflarının çürümeye terk edildiği ortaya çıktı.

Kamil Maman'ın haberi:

Kuran'ı Kerim'e ait ilk ve en eski Mushaf parçaları Yemen'in başkenti Sana'daki Cami-ül Kebir'in mahzenlerinde bulundu. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in emriyle inşa edilen Cami-ül Kebir'in çaktı katında ve mahzeninde yapılan tadilat sırasında bulunan sandıklar dolusu Mushaf parçalarını incelemek için Yemen'e giden Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Tayyar Altıkulaç, bulunan varakların Kuran'ın günümüze kadar bozulmadan geldiğini gösteren en eski tarihi vesikalar olması bakımından çok önemli olduğunu söyledi.

YILANLARLA DOLU MAHZENDEN ÇIKTI

Mushafları görmek için 4 kere Yemen'e giden Prof. Dr Altıkulaç parçaların uzun süre önce bulunduğunu, fakat üzerinde gerekli çalışmanın yapılamadığını söyledi. Mushaf parçalarına, Cami-ül Kebir'in çatısında meydana gelen çökme sonrası başlatılan tadilatta ulaşıldığını belirten Altıkulaç şöyle konuştu:

"Çalışanlar, mahzeni açtıklarında, içeride Mushaf parçaları dolu olduğunu görüyor. Niçin parçaları diyoruz? Çünkü İslam'ın ilk dönemlerinde Mushaflar bol olmadığı için cemaat parçalayarak kısım kısım okuyor. Elden ele kullanılarak bunlar yıpranıyor. Yazının gelişmesinden sonra Mushaflar çoğalınca, bu parçalar sağda solda kalmasın diye depolanıp bir yerde saklanıyor. Mahzenin kapısını açınca yılanlar dışarıya hücum etmiş. Mahzenin bir de çıkış penceresi gibi bir yeri var, oradan da sular giriyor içeri. Bu çok değerli tarihi vesikaların bir kısmı bu şekilde çürümüş ve kirlenmiş. Hatta güvercinler bu mahzene yuva yapmış."

BİR KISMI LONDRA'DAKİ MÜZAYEDELERDE SATILMIŞ

Bulunan tarihi Mushaflar'ın nasıl gün yüzüne çıktığını dönemin yetkililerinden İsmail El Akva'dan dinlediğini de belirten Altıkulaç, "Yemen'deki yetkililer bunları bulunca toplayıp bir yerde muhafaza etmiş. Ama maalesef zamanın bazı idarecileri bunların bazı kısımlarını alıp Londra müzayede salonlarında satmış. Bu defa da camiinin çatısının altında duvardan taşlar düşünce tadilat yapmak için çatıya çıkıldığında oradaki bölmede de öbek öbek Mushaf parçalarının dolu olduğunu tespit ediyorlar. Buradaki Mushafları da 20 çuvala doldurulup depolanıyor" dedi.

SAHABE DÖNEMİNE AİT OLANLAR DA VAR

Mushaf parçalarının Yemen Kültür Bakanlığı sorumluluğunda olduğunu ifade eden Altıkulaç, "Bunlar tek tek ele alınıp tasnif edilmeli, bakımları yapılmalı ve üzerinde çalışılmalıdır" dedi. Varakların karışık olduğunu vurgulayan Altıkulaç, "Sahabe dönemine ait olanlar da var, ikinci ve üçüncü asra ait olanlarda bulunuyor. Sahabe dönemine ait Mushaf parçaları akademik dünya tarafından incelenip bugünkü Mushaf'la aralarındaki herhangi bir farklılığın olmadığını gösterebilecek önemli bir kaynak. Bu Kuran'ı Kerim'in değişmeden günümüze kadar geldiğini ortaya koyulması açısından çok önemli olacaktır."

Tarihi vesikalar bakım bekliyor

Prof. Dr. Altıkulaç, Alman heyetin üzerinde çalışma yaptığı Mushaf varakları dışında halen sandıklar dolusu Mushaf parçaları bulunduğunu kaydetti. Çalışmalarır nedeniyle yetkililerin kendisini Yemen'e davet ettiğini belirten Altıkulaç, "Yemen'e gittiğimde metal sandıklar dolusu parçaların üzerinde hiç çalışma yapılmadan beklediğini gördüm. Şu anda o tarihi vesikalar bakım bekliyor. Bir çöp konteynırına gelişi güzel nasıl doldurulursa, bu tarihi Kur'an parçaları da öylece bu kocaman sandıklara doldurulup, bırakılmış" dedi.

ALMANLAR 35 BİN PARÇAYI TASNİFLEMİŞ

Prof. Dr. Altıkulaç, Yemenliler'in Mushaf parçalarının korunması ve işlevsel hale getirilmesi için bir çalışma başlatmak istediklerini ifade etti. Danimarkalı uzmanlarla temasa geçildiğini belirten Altıkulaç, "Ancak parçaları Danimarka'ya getirmelerini istiyor. Yemenliler bunu kabul etmiyor. Ardından Almanlar'la görüşüyorlar ve Almanlar Yemen'e bir heyet gönderiyor. Alman Hükümeti ödenek tahsis ediyor bu çalışma için. Bu heyetin başında oryantalist ve Kuran tarihi üzerine çalışan Gerd R Puin adında bir profesör bulunuyor. Almanlar bu çalışmada 35 bin çekim yapmış" dedi.

DETAYLI İNCELENMELİ

Altıkulaç, Yemen'de bulunan bu en eski Mushaf parçalarını derinlemesine incelemek ve bakımını yapmak için ilerde bir çalışma yürütmeyi düşündüklerini ifade etti. Parçaların ciddi bir programla ele alınması ve üzerinde çalışılması gerektiğini ifade eden Altıkulaç şunları söyledi:

"İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi Direktörü Halit Eren'le birlikte Yemen'e giderek oradaki Mushaf parçalarını nasıl değerlendirileceği konusunda ilgililerle konuşmak üzere bir çalışma yapmayı planlıyoruz. Baktığım parçaların günümüzdekilerle karşılaştırmasını yaptığımda Kuran'ın hiç değişikliğe uğramadığı açıkça görülüyor. Burada bulunan Mushaf parçaları arasında İslam'ın ilk yıllarına ait, hicretin ilk dönemlerine uzanan çok sayıda Mushaf parçaları var."

Yemen’e giden ilk sahabeler

Tarihi Mushaflar, gözleri Yemen’e giden sahabelerin üzerine çevirdi. Allah’ın Resulü, ashablarından Hz. Ali, Hz. Ebu Musa El-Eş’ari, Hz. Muaz Bin Cebel ve Hz. Halit Bin Velid gibi isimleri sağlığında Yemen’e gönderdi. Yemenliler’in İslam’a girmesinde özellikle Hz. Ali’nin irşad faaliyetlerinin büyük etkisi oldu. Hz. Ali’nin Yemen’e gitmesiyle halk kitleler halinde İslam’a geçti

Sana Camii olarak da bilinen Cami-ül Kebir, İslam tarihinin de 3. camisi. Hicretten sonra tahminen 627-630 yılında yapılan bu cami, Peygamber Efendimizin emriyle inşa edilmiş. O yıllardan beri defalarca onarılan caminin dikdörtgen avlu ve sütunları üstüne oturtulmuş düz tavanı İslam öncesi mimarisiyle dikkat çekiyor.

Bugün