Bediüzzaman'ı böyle fişlemişler
Devlet, 'devrim düşmanlarını' (!) 1952 yılında ve üstelik Osmanlıca kaleme aldığı irtica raporuyla fişlemiş!...
Devletin irtica raporlarının süreklilik gösterdiği, ele geçirilen 1952 tarihli bir raporla ortaya çıktı. Raporun orjinali Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'nde bulunuyor. Devrimlerin Müslümanlar tarafından yıkılacağını söyleyen belgede trajikomik unsurlar yer alıyor. Belgede, İzmir'de çıkan ve üstelik yasal olan bir dergideki tenkitlerin halk üzerinde derin bir tesir meydana getirdiği, dergiye gelen ve dergide yayınlanan telgraflardan bu durumun anlaşıldığı, durumun irticai bir hale döndüğü iddiaları yer alıyor. Böylece derginin Kemalist devrimleri yıkacak yayın yaptığı söylenen rapor ise hem de 1952 yılında Osmanlıca kaleme alınmış!
Araştırmacı yazar Müfid Yüksel'in ele geçirdiği ve Latin harflerine aktardığı raporda, Necip Fazıl Kısakürek'in evinde, ona gelen tebrik telgraflarının bile incelendiği ve bu tebrik telgraflarını gönderenlerin de gözaltında tutulduğu ve yeni adresler ele geçirildiği de anlatılıyor.
İşte Müfid Yüksel'in Latin harflerine aktardığı ve inanılmaz detayların yer aldığı raporun ilgili bölümleri:
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi
030 01
6741816
Rapor 1952
Büyük Doğu Ve İslâm Demokrat Partisi Kurucularının, Milliyetçiler Derneği Ve Nurcuların Faaliyetlerinden Meydana Gelen Hadiseler
"Fertlerin tabii bir ihtiyacı olan Allah'a inanmak ve i'tikâd sahibi olmak hakkını istismar etmek suretiyle, dini siyasete alet etmek ve bu yolda kazanç temin ve nâm sahibi olmak hevesine kapılan kimseler saf ve câhil halka dini âlet ederek propaganda yaptıkları ve telkînâtta bulundukları ve bu sebeple de zaman zaman umûmî efkârı bulandırdıkları ma'lumdur.
"Bu cümleden olarak Samsun milletvekili Hasan Fehmi Ustaoğlu imzasıyla 3 Ekim 1952 tarihinde ve 81 saylı "Büyük Cihat" gazetesinde (Milletin Atatürk'ün inkılaplarına medyûn bulunduğu iddiası asla doğru değildir.) Ve aynı gazetede Tevfik Furtım imzasıyla; (Müslüman Türk milletinin refah ve saâdeti Kur'ân'ın rehberliğinde aranmalıdır.) başlığı altında yazılan yazılar, Atatürk inkılaplarını benimsemiş ve onun çizdiği yolda yürümeyi kendilerine şiâr edinmiş Türk milleti üzerinde derin te'sirler yarattığından bu yazılar günün mevzuu olarak ele alınmış, mezkûr yazının mevzuu ve yazarları hakkında yapılan tenkidler yayın yolu ile umûmi efkâra duyurulmuştur.
"Bunların arasında; İslâm Demokrat Partisi Genel Başkanı Cevat Rifat Atilhan tarafınfdan mezkûr parti mensuplarından İzmir'de inşaat müteahhidi Mehmet Reşat Düşünür'e yazdığı 15-11-1952 tarihli mektupta ez cümle; "Parti davasını temyizde kazanacağımız muhakkaktır. Fakat belki de zaman kaybedeceğiz. Bunun için Ankara'dan ve İstanbul'dan gelen mülteciler murahhasları, tarih ve ilim deryası olan muharrir İsmail Hâmi Danişmend, Dr. Recep Ferdi, Prof. Ali Fuat Başgil beyler ve sair mühim şahsiyetlerin yardımıyla bize muvâzi bir Hakk Partisi kurmağı tavsiye ve iştirak edeceklerini vaadettiler" denilmektedir.
"İzmir'de inkılapların aleyhinde neşriyatta bulunan Hasan Üçışıklar ile Malatya hadisesi fâillerinin evlerinde yapılan aramada elde edilmiş vesâik arasında Necip Fâzıl Kısakürek'in çıkardığı mecmuâların bazı nüshalarına ve sanıklarla muhabere ettiğine dâir mektuplar bulunduğundan görülen lüzum üzerine Necip Fâzıl Kısakürek'in evinde yapılan aramada; Türk Milliyetçiler Derneği Bursa şubesi müteşebbis hey'etinden Şerefeddin Bayçura ve Ahmed Okur imzalarıyla; (101 Gençlik Adına) Ahmed Emin Yalman'ı Tel'in edici mahiyette mektup, ayrıca Şerafeddin Bayçura imzasıyla ; (Mukaddesatçı Gençlik Adına) çekilmiş (Vatan satıcısısının açtığı iki davada mağlubiyetini okuduk. Kısakürek ve Şerafeddin Laç'ı tebrik ederiz. Zaferiniz mübarek olsun.) meâlinde telgraf, 29 Temmuz 1952 tarihli Büyük Doğu gazetesinde (Lânet) başlıklı yazıda Bursa Gençliği "101" imza adına Şerafeddin Bayçura ve Ahmed Okur imzalı mektupta ez cümle: (Ahmed Emin Yalman'ı tel'in ve tahkir ettikten sonra, bilhassa yaptığın kahpece hakaretten dolayı kafanın Türk mukaddesatçıları tarafından patlatılması yakındır. Böylece mâlum ola. İkinci soysuzluğa yeltenen İzmir'de Yeni Asır, İstanbul'da Cumhuriyet gazeteleri de hiçbir zaman hiçbir yerde emsâline rastlanmamış, şâhit olunmamış bir çoğunlukla dâima tepelerinde olduğumuzu kat'iyyen unutmasınlar.) meâlinde yazılar bulunduğu İstanbul valiliğinden bildirilmiştir.
"Bu cemiyetlerin kurucuları bugün faaliyette bulunan siyasi partileri dinsizlikle itham etmekte ve bu partileri destekleyen gazete ile yazarlarına kötü gözle bakmaktadırlar. Bu sebeple fırsat buldukça muharrirlere sözle hakaret ve tedit etmekle beraber öldürmeğe bile teşebbüs etmişlerdir.
"İrticâî mahiyette neşriyat yapan mecmuâ arasına yaniden katılan ve Çanakkale'de Mübeccel Caka tarafından çıkartılan (Türk) adlı derginin de irticâyı desteklediği ve halk arasında yayılabilmesi için parasız dağıtıldığı Çanakkale vilâyetinden bildirilmiştir. Eskişehir ilinde yayınlanan "Yeşil Nur" ve "Demokrat Hamle" adlı dergilerin de irticâyı destekler mahiyette yazılar yazıldığı müşahade edilmiştir.
"Geri dönmeye çalışan ve gizli cemiyet kurmada faaliyet gösterenlerin taraftarlarını "Nurcular" adlı gizli teşkilâtın lideri "Said-i Nursî"nin kaleme aldığı (Asâ-yı Musa, Gençlik Rehberi, Beş Elma, Yedinci Şuâ, Nur adlı risâle) gibi eserleri de beslemiştir. Said-i Nursî'nin eserleri bir kısım gençlik üzerinde tesir etmiş, bir kısım üniversite talebelerinin de Risâle-i Nur mensuplarını takdir ve takdis ederek bir takım zararlı fikirleri ileri sürmekle beraber gizli bir cemiyet meydana getirdiklerini itiraf-ı lisânla yekdiğerlerine müjdeledikleri ve bu hususta muvaffakiyet temennilerinde bulundukları, Adana Erkek Lisesi müdürü iken ölmüş olan İlyas Sağı'nın masasının bir çekmecesinde 13-12-1952 Tarihinde ele geçirilen ve nurcular tarafından yazılmış mektupların tedkikinden anlaşıldığı ve bu hususta gerekli tahkikata başlanıldığı Seyhan valiliğinden bildirilmiştir.
"Ez cümle bundan başka Büyük Cihat gazetesinin 67. Nüshasında "En Büyük İsbât" yazısı inkılaplarımız aleyhinde görüldüğünden mezkûr gazetenin yazı işleri müdürü Hüseyin Yücel ve Said Nursî hakkında kamu dâvası açılmıştır. 25-12-1952 Tarihinde yapılan mahkemesinde Said Nursî mahkemeye gelmediğinden duruşma 29-1-1953 Tarihine bırakılmıştır.
"Mezkûr sanıklarla irtibatı görülen münfesih İslâm Demokrat Partisi Malatya şubesi başkanı A. Gâlip Akçadağ'ın evinde yapılan aramada Maraş vilâyetinden bakırcı Mustafa Oruç tarafından yazılmış elde edilen mektup " Cemiyetin resmi ve hususi muhaberesinde "Rus tâbirlerini kullanmazsak daha iyi olur. Biliyorsunuz ki, Ruslarda bay, efendi, ağa tâbirleri yoktur. Bunlar umumiyetle büyük küçük birbirlerine "Yoldaş" tâbirini kullanırlar. Yoldaş'a benzer Gönüldaş kelimesinin kullanılmasının uygun olacağını tavsive etmekte ve Demokrat Parti tarafından çıkartılacak aff kanunundan sonra emirlerinin yerine getirileceği" meâlinde olduğundan görülen lüzum üzerine Mustafa Oruc'un evinde yapılan aramada da Necip Fâzıl Kısakürek tarafından yazılan (Davâmızın büyük haysiyeti nâmına tevekkül ile neticeyi beklemeli. Demokrat Parti'nin zaferi hakikatte onun değil arkasından sökün edecek olan "Hakk" Partisinin, yani bizim partimizin mukaddimesidir. Muğlak kaderin istikbâl müjdesi olarak bize verdiği işârettir. Neticeyi 1954'te İnşaallah göreceksiniz. Gâyemiz mâlum olduğuna göre eski Halk Partisi'nin tebdîl-i kıyâfet etmiş tipleriyle aramızda elbette bir anlaşma olamaz. Fakat, davamızı zafere götürmek için dinimizin müsaadesi ve emri nisbetinde bir takım fâideleri teminden geri kalmayacağız.) meâlinde mektup elde edilmiştir.
"Bundan başka Mustafa Oruç'un Said-i Nursî ile tanıştığı, mektuplaştığı ve müritlerinden Seyhan Kaya'yı evinde misafir ettiği tesbit edildiğinden adâlete verilmiş ise de hakim Cemil ç.. tarafından serbest bırakıldığı, Maraş vilâyetinden bildirilmiş, keyfiyet adâlet vekâletine arzedilmiştir.
"İlk bakışta ayrı ayrı birer vak'a gibi görünen bu hâdiselerde mânevi unsur (kasıt) yani gâye ve maksat aynı görüldüğünden, maddi unsur yani icrâ ve hareketlerde bir irtibat olup olmadığının tesbiti bakımından muhtelif vilâyetlerde muhtelif kimselerin ikâmetgâhlarında, iş yerlerinde, üzerlerinde yapılan aramalarda bu suçların icrâ hareketlerinde irtibat tesbit edilememişse de maznunların fiil ve hareketlerinden ve elde edilmeiş vesikaların tedkikinden bu hâdiselerde manevi bir irtibat bulunduğu neticesine varılmakta ve bununla beraber münfesih İslâm Demokrat Partisi, Büyük Doğu Cemiyeti ile Milliyetçiler derneğinin, Nurcular adlı gizli cemiyetle de el ele vermiş oldukları ve iktidarı ele geçirmek maksadıyla "Hakk" veya "Büyük Türkiye" adında bir parti kurmak için gizli olarak teşkilatlanmağa çalıştıkları ve bu maksatla da tarafdarları arasında muhabere yapıldığı, zaman zaman gizli olarak toplantı yapılarak bu mevzû üzerinde bir karara varılabilmek için konuştukları ve toplantı neticelerini birbirlerine duyurdukları anlaşılmaktadır. Malatya hâdisesi suç ortaklarından Muhyiddin Şamlıoğlu'nun üstteğmen olması bu hâdiseye karışması keyfiyeti irticâî propagandanın ordu mensupları arasında da yer aldığı kanaatini uyandırmaktadır."
Dünya Bülteni
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.