1960 medyasında Bediüzzaman’ın vefatı
Said Nursi’nin Urfa’da vefat etmesini gazeteler bugün bile değişmeyen bir üslupla haberleştirmişti
Risale Haber-Haber Merkezi
BEDİÜZZAMAN’IN SON 60 GÜNÜ
Bediüzzaman Said Nursi’nin 23 Mart 1960’ta Urfa’da vefat etmesini gazeteler bugün bile bazı gazetelerde yer aldığı gibi pek değişmeyen bir üslupla haberleştirmişti. Haber detaylarında söylentilere dayalı ve gerçek dışı ifadelerin yer aldığı cümleler o dönem medyasının işlevini de çok açık bir şekilde gösteriyor:
Hürriyet
“Said Nursi Öldü.
“İslahiye de kalp krizi geçiren Nursi Urfa’da bir otelde öldü. Müritleri cenaze töreni için akın ediyor.
“Urfa 23 (Hususi) Said-i Nursi bugün İpek Palas otelinde vefat etmiştir. Doğduğu köy olan Bitlis’in Nurşin köyünü ziyaret etmek üzere Urfa’ya gelirken İslahiye yakınlarında hastalanan Said-i Nursi Müritleri tarafından yorgana sarılarak Urfa’ya getirilmiş, bugün saat 8.30’da vefat etmiştir.
“Bugün saat 13.00’te Urfada Halilürrahman camiinde Bediüzzamanın cenazesi yıkanmıştır. Yarın öğle zamanı Urfa’da defnedilecektir.
“Buraya gelen haberlere göre Diyarbakır, Mardin, Bitlis, Siirt, Antalya, İsparta, Burdur ve Ankara’dan kafileler halinde yüzlerce vasıta ile birçok Nurcu Urfa’ya hareket etmiştir.
“Nurcu tevkif edildi.
“Ankara 23 (Hususi) Nurcu ileri gelenlerinden Merkez Gezici Vaizi Said Özdemir Said-i Nursi’nin Sikke-i Tasdik-i Gaybi adlı kitabından dolayı dini hisleri istismar ederek şahıs ve başkan namına menfaat temin ettiği iddiasıyla tevkif edilmiştir.”
***
Son Posta
“Said Nursi Urfa’da Öldü.
“Emirdağ’ında ikamete mecbur edilmesine rağmen habersizce Urfa’ya giden Nurcunun ibriği, leğeni ve oturağı parçalanarak müritleri tarafından bir hatıra olmak üzere alındı.
“Ankara 23 (Hususi muhabirimizden) 600 bin müridi olduğu söylenen, evinden çıkmadığı halde aynı zamanda 72 camide birden ibadette bulunduğunu iddia eden Said-i Nursi hükumet tarafından ikamete mecbur edildiği Emirdağ’dan üç kâtibi ve hususi otomobiliyle habersizce ayrılarak gittiği Urfa’da İpek Palas Otelinin 9 nolu odasında bu sabah saat 5.37’de ölmüştür.
“Nursi’nin ölümü kısa zamanda Urfa’ya yayılmış İpek Palas Otelini binlerce Nurcu istila etmiştir.
“Otelin 9 nolu odasına girmeye muvaffak olan Nurcular, Nursi’nin yanından ayırmadığı ibriğini, leğenini, mest lastiklerini ve lazımlığını parçalayarak bu parçaları hatıra olarak alıkoymuşlardır.
“Nursi’nin ölüm haberi üzerine Ankara’daki Nurcular gece evlerde toplantılar yaparak Nursi’yi anmışlar ve eserlerinden parçalar okumuşlardır.
“Said Nursi Kimdir?
“Doğu illerine yaptığı seyahat sırasında Urfa’ya da uğrayan ve dün Urfa’da vefat eden Said-i Nursi (Kürdi) 1867 yılında Bitlis vilayetinin Hizan kazasının Uçum bucağına bağlı Nurs (Nors) köyünde doğmuştur.
“Tahsile çok geç başlamış, önce Mehmed Emin adında bir zattan daha sonra da Hizanlı Şeyh Mehmed Nur’dan ders almıştır. Meşrutiyetin ilanı sırasında isminin başına bir de Bediüzzaman sıfatını ilave ederek İstanbul’a gelen Bediüzzaman Said-i Kürdi 31 Mart Vakası’nda tevkif edilmiş, sonra serbest bırakılmıştır.
“Birinci Cihan Harbinden sonra “Daru’l-hikmeti’l-İslamiye”de aza bulunan ve 1341 yılında şark illerinde çıkan isyanların elebaşlarından biri olarak İstiklal mahkemesine verilen Said-i Kürdi, isyanla doğrudan doğruya alakası görülmediği için idamdan kurtulmuş, fakat Isparta’nın Eğirdir ilçesine bağlı Barla bucağında ikamete mecbur edilmiştir.
“Barla’da ikameti sırasında Said-i Kürdi, tarikatçılığı kendine meşgale edinmiş. Nakşibendî tarikatı esaslarına bağlı olmakla beraber Nur tarikatını kurmuş ve mürid toplamağa başlamıştır.
“Said-i Kürdi bundan sonra Kürdi sıfatını bırakarak isminin arkasına Nursi sıfatını eklemiştir. Nursi sıfatını Şeyh Mehmet Nur’un talebesi olması dolayısıyla kullandığı belirtilmekle beraber doğduğu köy olan Nors’a izafeten Norsi (Nursi) dendiği de ileri sürülmektedir.
“Hürriyetin ilanından sonra Derviş Vahdeti’nin çıkarttığı Volkan gazetesinde Bediüzzaman Said-i Kürdi imzasıyla yazıları da çıkan Said-i Kürdi 1952’de Nur Külliyatını çıkartmaya başlamış ve mahkemeye verilmişse de beraat etmiştir.
“1955 yılında tarikatını yaymak için tekrar faaliyete geçen Sadi-i Nursi 1959 yılı sonlarında yurtta seyahatlere başlamış bu arda 2 Ocak’ta şehrimize de gelmiştir. İstanbul’dan adeta Ankara’ya kaçan Said-i Nursi tekrar Emirdağ’da ikamete başlamış ve üç gün evvel doğu illerinde yeni bir geziye başlamıştı.
“Cenaze, Isparta’ya getirilecek
“Konya 23 (Hususi muhabirimizden) Said-i Nursi’nin ölümü Konya cezaevinde mevkuf “bulunana altı Nurcuya telgrafla haber verilmiş ve Nurcular ağlamışlardır.
“Nursi’nin cenazesi Isparta’ya getirilmek için bir heyetin Urfa’ya hareket ettiği bildirilmektedir.”
* * *
Tercüman
“Said-i Nursi dün sabah Urfa’da öldü.
“Nurcubaşının ölümü müritleri arasında teessür uyandırdı.
“Nursinin cenazesine iştirak için kafile halinde Urfa’ya gidenler var.
“Ankara’da dün bir Nurcu tevkif edildi.
“Said-i Nursi’nin yerini almak için Nurcular arasında şimdiden çekişme başladı.
“Urfa 23 (Hususi muhabirimizden) – Nurcularun başı Said-i Nursi veya diğer adı ile Said-i Kürdi bu sabah 93 yaşında olduğu halde şehrimizde ölmüştür. Bundan bir müddet evvel İstanbul’u ziyareti sırasında müritlerinin verdiği beyanatta ilm-i tıbba aşina olduğu için doktora gitmeye lüzum hissetmediğini bildirdikleri Said-i Nursi bugün buradaki doktorların açıkladığına göre yol yorgunluğu ve kalp kifayetsizliğinden hayata gözlerini kapamıştır.
“Burada kalmakta olduğu İpek Palas Otelinde bu sabah 10.30’da Nurcubaşının fenalık geçirdiğini gören müritleri ilk anlarda doktor çağırmamakta ısrar etmişler fakat “Üstadın” birden bire çok ağırlaşmaya başladığını görünce hemen doktora koşmuşlardır.
“Kurtarılamadı
“Otele gelen doktorlar yaşlı Üstadı derhal tedavi etmeye başlamışlar kendisine kalbini kuvvetlendirmek için iğne yapmaya başlamışlardır. Fakat müdahalelerde geç kalındığı için enjeksiyonların bir tesiri olmamış ve 93’lük Nurcubaşı birkaç dakika içinde vefat etmiştir. Son muayeneyi yapan ve cesedin gömülmesine izin veren doktorlar ölüme ihtiyarlıkla beraber yol yorgunluğunun ve kalp kifayetsizliğinin sebebiyet verdiğini açıklamışlardır.
“Son Sözleri
“Nurcu başı son nefesini vermeden önce yanında bulunanlara şunları söylemiştir: “Nazarımda Urfa, taşı ile toprağı ile mübarektir. Urfa halkı için dua ediyorum. Onlar da bana selam ve dua etsinler.”
“Said-i Kürdi’nin ölümünden sonra büyük bir teessüre kapıldıkları görülen müritleri Üstadın çok uzun zamandan beri ağzına bir lokma ekmek koymadığını ve tamamen aç olarak oruç tutmakta olduğunu bildirmişlerdir.
“Ölüm haberi şehrimizde duyulur duyulmaz Üstadın kaldığı otel önünde muazzam bir kalabalık toplanmıştır. Said-i Nursi’nin cesedi bugün Hazret-i Halilibrahim Türbesine götürülmüş ve bilahere Ulu Camiye bırakılmıştır. Nurcubaşının cenazesi yarın (bugün) kaldırılacaktır.
“Teribat alınacak
“Nurcular Said-i Nursi için muazzam bir cenaze töreni hazırlıklarına girişmişlerdir. Ancak cenaze töreninde bazı hadiselerin olmaması için hükümetçe gerekli tedbirler alınacaktır. Bu arada Urfa’ya asayişle ilgili takviye kuvvetleri gelmeye başlamıştır. Civar vilayetlerden cenaze töreninde bulunmak üzere on binlerce kişinin gelmesi beklenmektedir.
“Said-i Nursi’nin ölümü ile bazı hadiselerin vuku bulmaması için bugünden itibaren şehrin civarı askeri kordon altına alınmıştır.
“Gaziantep’te Karşılamamıştı
“Gaziantep 23 (T.H.A.) Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir geziye çıkmış bulunan Nurcubaşı Said-i Kürdi Konya’dan Gaziantep’e gelmiştir.
“Nurcubaşı Isparta plakalı bir otomobille seyahat etmekte ve kendisine üç müridi refakat etmektedir.
“Nurcubaşının otomobili caddeden geçerken acayip kıyafetini merak eden halk yolun iki tarafına toplanmıştır. Said-i Kürdi yol kenarındaki halkı selamlamışsa da halk selamına mukabele etmemiş ve aleyhte tezahüratta bulunmuştur.
“Diğer taraftan Gaziantep’te evvelki gün yağan kırmızı çamur bütün caddeleri kirletmiş ve halk bunu Said-i Kürdi’nin gelişine yorumlamıştır.
“Ankara’da Nurcular teessür içinde
“Ankara 23 (Hususi) Nurcubaşı Said-i Nursi’nin Urfa’da vefat ettiği haberi Ankara’daki Nurcular arsında büyük bir üzüntü uyandırmış ve eski Isparta mebuslarından Tahsin Tola ile tanınmış nurculardan Mustafa Sungur ve 13 kadar Nurcudan müteşekkil bir heyet yarın yapılacak cenaze merasiminde bulunmak üzere bugün Urfa’ya hareket etmişlerdir.
“Maliye Vekâleti civarında Emniyet Müdürlüğüne yakın bir binanın üst katında daimi toplantılar yapıldığı bilinen ve dergâh haline getirilen bu yerde Nurcular bugün de toplanmışlardır. Said-i Nursi’nin ölüm haberi Urfa’dan Ankara’ya gelir gelmez gazeteciler derhal tanıdıkları Nurcularla temasa geçmişler bu arada Nurcuların avukatı olan Mustafa Egemen’i aramışlardır. Haberi gazetecilerden duyan avukat derhal Ankara’daki Nurcuların en büyüğü olan Veli Efendiye durumu bildirmiş, Veli Efendi de telefonla Urfa’yı arayarak resmi makamlardan Said-i Nursi’nin ölüm haberini teyit ettirmiştir. Bizzat Vali Muavininin hakikatin gazetelerin bildirdiği gibi olduğunu söylemesi üzerine Nurcular arasında derin bir matem başlamıştır.
“Veli Efendinin izahatı
“Gazeteciler Nurcuların toplandığı üst kattaki daireye çıkmış, kapıdaki ayakkabı çokluğu dikkati çekmiş ve birçok Nurcunun toplandığı anlaşılmıştır. Bir Nurcu gazetecilere burası Nurculara aittir demiş, muhabirler Veli Efendiyle görüşmek istediklerini söylemişler genç bir adam olan Nurcunun muamelesi değişmiştir.
“Urfa’ya Hareket
“Çok genç olan Veli Efendi davete uyarak kapıya gelirken aralıktan pek çok kimsenin derin bir sükut içinde minderlerde oturdukları ve ahenkli seslerle konuştukları görülmüştür. Veli Efendi muhabirlerin sorularını itirazsız cevaplandırmış Said-i Nursi’nin Urfa’da defnedileceğini, ölüm haberinin Nurcular arasında derin bir üzüntü uyandırdığını derhal eski Isparta mebusu Tahsin Tola ve Mustafa Sungur’un 13 kadar Nurcu ile Urfa’ya hareket ettiklerini söylemiş Nurcubaşının son seyahatleri hakkında şu izahatı vermiştir. “Kati, olarak bilmiyoruz. Yalnız Efendimizin Ankara’ya geliş sebebi muhterem Hacı Bayram Veli Hazretlerini, Konya’ya seyahati ise Mevlana Celaleddin Rumi, Hazretlerini ziyaret etmek içindi. İstanbul’a da Eyüb Sultan Hazretlerini ziyaret etmek için gitmişti. Fakat mümkün olmadı. Herhalde Urfa’ya da Peygamber İbrahim Hazretlerini ziyaret etmek için gitmiştir. Müritlerini ziyaret etmek için de gitmiş olabilir. Bilindiği gibi Nurcuların sayısı 600.000’i aşkındır. Gazeteciler Said-i Nursi’nin yerine kimin geçeceğini de sormuşlar Veli Efendi cevap vermemiş, bir başka Nurcu Nurculuğun bir tarikat olmadığını ifade etmiş ve Nursi’nin yerine hiç kimseyi bırakmadığını söylemekle yetinmiştir.
“Nursi’nin yerini Gıyasettin alacak
“Urfa 23 (Hususi) Said-i Nursi’nin ölümünden boşalan Nurcubaşılığına onun en yakınlarında olan Gıyasettin Emre getirilecektir.
“Gıyasettin Emre Said Nursi’nin yanında uzun zamandan beri bulunmakta ve kendisinin en yakınlarından biri bulunmakta idi. Evvelce PTT idaresinde çalışırken Nurcubaşına daha yakın olabilmek için istifa etmiş ve birlikte çalışmaya başlamıştı.
“Gıyasettin Emre son olarak Said Nursi ile buraya gelmiş ve burada kendisinin müritliğini yapmıştı. Nurcubaşının bütün hususiyetine vakıf olan ve kendisinin Nurculuğa dair eserlerini kaleme alan ve temize çeken ve söylendiğine göre ortaokulu bitirmiş olan Gıyasettin Emre Said-i Nursi’den Farsça ve Kur’an öğrenmiştir.
“Bununla beraber Nursi’ye yakın olanlardan Zübeyir Ankara’da Veli Efendi eski mebuslardan Tahsin Tola ve Konya’da bir iki şahıs daha bulunmaktadır.
“Nurcu Said Özdemir dün tevkif edildi.
“Ankara 23 (Hususi) Nurcuların piri Said Nusi’nin müritlerinden Said Özdemir Nur kitapları bastırmak suçundan tevkif edilmiştir.
“Said-i Nursi Ankara’ya geldiği sırada Sikke-i Tasdik-i Gaybiye isimli kitap polis tarafından toplattırılmış ve bazı şerikleri ile birlikte Said Özdemir bu kitap yüzünden mahkemeye verilmişti. Ankara gezici vaizlerinden olan Said Özdemir’in duruşması devam ederken Pazartesi günü tevkifine karar verilmişti. Özdemir’in avukatı tevkif müzekkeresine itiraz etmişlerse de bu itirazları kabul olunmamıştır. Said Özdemir din istismarına sebep olan Nur kitaplarını bastırmak ve din kisvesi altında faaliyette bulunmakla suçlandırılmaktadır.
“Mahkum 9 Nurcu açlık grevi yapıyor.
“Konya 23 (Hususi) Üç gün evvel şehrimizden geçerken burada bir müridinin evinde misafir olan Said-i Nursi’nin ölümü bu gün şehrimizdeki Nurcular arasında büyük bir süratle yayılmış ve üzüntü yaratmıştır.
“Efendilerinin ölüm haberini alan Nurcu tüccarlar derhal dükkân ve mağazalarını kapatmışlar ve büyük bir sessizlik içinde evlerine ve camilere gitmişlerdir. Bu arada Nurculuk propagandasından maznun bulunarak şehrimiz cezaevinde mevkuf bulunan 9 Nurcu, liderlerinin ölüm haberini öğrenince üzüntüye kapılmışlar ve akşam yemeği yemeyerek açlık grevine başlamışlardır.
“Diğer taraftan Said-i Nursi şehrimizden geçtiği zaman bazı yakın müritlerine haber göndermiş ve onlarla ayrı ayrı vedalaşarak ‘Bundan sonra bezm-i ezelde birbirimize mülaki olacağız. Allah’a ısmarladık”demiştir. Efendilerinin ölüm haberini alan şehrimizdeki Nurcu tüccarlar bu gün akşam saat 17.00 de 6 otomobil kiralayarak Nursi’nin cenaze namazında bulunmak üzere Urfa’ya hareket etmişlerdir.”
“Said-i Nursi Kimdir?
Said-i Nursi 1283 (1867) tarihinde şarktaki kazalarımızın birinde dünyaya geldi. Çocukluğu Bitlis, Siirt, Muş ve Van’da geçti. İlk tahsilini buralarda yaptı. Küçük yaşta siyasi hayata atıldı. Mardin’de 18 yaşında siyasi faaliyetlerinden dolayı elleri bağlı olarak Bitlis’e sürgün edildi. Sonra Van’a giden Said-i Nursi müteakiben İstanbul’a geldi ve Beyazıt’ta ulema ile münakaşa ve münazaralarda bulundu. Bu sırada Molla Said ismi ile anılıyordu. Kendisine Said-i Kürdi diyenler de çoktu.
“Bundan sonra İttihad Terakki, Hürriyet ve İtilaf fırkaları ile mücadelelere girdi. Hürriyetçiler Said’i Divan-ı Harbe verdiler.
“Hürriyetin ilanından sonra İttihad-ı Muhammedi Fırkasını kurdu. Bu fırka meşhur irtica hareketi 31 Mart Vakası üzerine dağıtıldı. Said-i Nursi Batum yolu ile Vana gitti. Tekrar İstanbul’a döndü ve Sultan Reşad’dan şarkta kuracağı üniversite için para istedi. 20 bin altın lira alarak medresetüzzehra adlı üniversitenin temellerinin atıldığı sırada 1. Dünya Harbinin çıkması üzerine bu teşebbüs akim kaldı.
“Said-i Kürdi evvela harbe katılmadı. Bilahere Van Rusların işgaline uğrayınca çarpışmalara katılarak esir düştü ve Sibirya’da iki sene esaret hayatı sürerek 1334’te İstanbul’a geldi.
“İstiklal Harbinde Ankara’ya çağrıldı. Bu davete biraz geç icabet etti. Atatürk’le konuştu. Şarktaki üniversite fikrini ona da açtı. 200 mebustan 167 sinin muvafakatiyle şarktaki üniversite için tahsisat aldı. Ankara’da fazla kalmayan Said-i Nursi rejime sempatisi bulunmadığı için olacak tekrara Van’a gitti ve orada yerleşti.
“Şarktaki isyan sırasında Ege bölgesine sürüldü.
“1935 senesinde Isparta’da ikamet ederken “gizli cemiyet kurmak” suçu ile hakkında tahkikat açıldı. Ve taraftarları ile birlikte Eskişehir ağır Ceza Mahkemesine verildi ve beraat etti. Fakat kanuna aykırı kitap neşretmek suçundan bir sene hapse mahkûm oldu ve Eskişehir hapishanesinden çıktıktan sonra Kastamonu’da ikamete mecbur edildi.
“1943’te tekrar gizli cemiyet kurmak suçu ile yüz taraftarı ile birlikte Denizli Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı. Risale-i Nur adı verilen eserleri de mahkemede tedkik edildi. Ankara’dan tayin edilen ehli vukuflar külliyatın ilmi ve dini olduğu ve zararlı bulunmadığı şeklinde verdikleri rapor üzerine beraat ettiler. Fakat Said-i Nursi tekrar Emirdağ’da ikamete mecbur edildi. Bu sırada Emirdağ Savcısı Kürdi’ye tekrar laikliğe aykırı hareketten dava açtı. Üç sene süren bu dava neticesinde Said-i Nursi’yi 20 aya, taraftarları da bir iki sene hapse mahkûm edildiler.
“1948 senesinde Afyon, 1951 senesinde İstanbul ve 1952 yılında tekrar ağır ceza mahkemelerinde laikliğe aykırı neşriyattan dava açıldı ve bu davalar da beraatla neticelendi.
“1959 yılının son aylarında Emirdağ’dan İstanbul’a adar uzayan otomobille bir seyahat yaptı. Seyahatin geniş akisleri üzerine kendisinin tekrar Emirdağ’da ikamet etmelerinin idari makamlarca talep edildiği söylendi. Ramazan olmasına rağmen güneydoğu Anadolu’ya doğru çıktığı bir seyahat sırasında dün saat 10.30’da Urfa’da 93 yaşında vefat etti. 75 senesi mücadele sürgün ve mahkemelerde geçen 93 senelik bir hayat böylece sona erdi.