Pazar eyledim götürü

Elde Kur'an gibi bir mucize-i baki varken, başka burhan aramak aklıma zait görünür.
Elde Kur'an gibi bir burhan-ı hakikat varken, münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir, diyerek yola koyulur Koca Nursi. Davasını Kur'an etrafında ve Kur'an'dan aldığı dersle örgüler. Mahiyetini Kur'an'ın emrine verir. Aklıyla okur onu, kalbiyle, ruhuyla okur. Bu okumalardan söylenilmesi mümkün ve gerekli olanlar Risale-i Nur keyfiyetiyle tekevvün eder. Özel aşkınlıkları ise Rabbiyle arasında bir sır olarak kalır.

Zaman, imanı kurtarmak zamanıdır, buyurur. İlmini, ihlasını, basiretini, ferasetini ve istidadına ait bütün dehasını o, bu doğru teşhise yönlendirir. İmanı kurtarma vazifesini bütün vazifelerden büyük sayar. Uğraşılarını, meşguliyetlerini başka tercihlerin tümünden soyutlar. Kendisine Yüce Rehberi (a.s) örnek edinir. Bütün enbiya, evliya ve asfiyanın yolu bu yoldur bilir.

İman esaslarının sarsıldığı, İslam erkânının terke uğradığı dönem ve çağda, başka tali konulara vakit ayırmak elbette isabetli yaklaşım, doğru strateji kabul edilemez. Ayrıca böylesi hassas süreçte yapılanmanın da o sürece uygun olması şartı vardır. Bediüzzaman'ın bu bağlamda hem muhteva tercihi hem de yapılanma taktiği gayet isabetli ve harikadır.

O asla, azınlık manasını çağrıştıran bir cemaat yapılanmasına gitmemiştir. Cemaate onun yüklediği mana bütün bir ümmettir. Müştereklikten kastı ise kadrolaşmak ve zihni birlikteliği esas alan ekipler oluşturmaktır. Nitekim hem iğne yapımı hem de lamba yakımı örneği bu bağlamda verilmiş örneklerdir. Zaten çok daha küçük gruplaşmayı öngören cemiyetçilik düşüncesi onun ufkunun çok çok gerisindedir. Bu sebeple de "cemiyetçilik" ithamlarını her defasında şiddetle ret etmiştir.

Kadrolaşmaktan maksat ise, hayatın her kesiminde iman ve İslam'a ait öncelikli meseleleri anlayan, anlatan, anlamlandıran, yaşayan ve yaşatan fertler yetiştirmek; düşüncenin ve de bu düşünceye olan şiddetli ihtiyacın merkezi çekim gücüyle bir birliktelik oluşturmaktır. Böylesi birlikteliğin kadro fertleri aynı düşünceleri paylaşan herkes, adresi ise o fertlerin yaşadığı ve yaşayacağı her yerdir. Ekipler, hayatı dolayısıyla uygarlığı kuşatıcı bütün ünitelerdedir.

Günümüzde gelinen nokta itibarıyla bu kadronun ve kadroya dahil ekiplerin çalışmaları bütün dünyada hummalı bir faaliyet halindedir. Gittikleri her yere iman nurunu taşıyan, iman kaynaklı edep ve terbiyeyi götüren bu insanların karşısında teorik anlamda direnç gösterenler ise sadece inkarcılığın marjinal bağlılarıdır. Genele hakim olan davranış ise ya hüsnü kabuldür ya da dinlemeye, anlamaya teşne görünümdür. Akla, kalbe, ruha hitap eden her söz, her eylem kabul adına adeta bast-ı zaman, tayy-ı mekân kurallarıyla yayılmakta, sürat kaydetmektedir.

Kıyamet öncesi kısa, karanlık dönem hariç, istikbal bütünüyle nurlu kadronun öncülük ettiği nurani çalışmalarca, iman ve İslam adına bloke edilmiş bulunuyor. Hakim ve galip inisiyatifin onlara ait olacağı, binlerce muştulu emare, işaret ve delil yanında aklıselimle konuşan bütün uzman bilgin, bilge ve düşünürlerin de ortak kanaatidir. Bazı "ateistlerin" yirmi birinci asrı kendilerine mal etme gayreti ise gerçekçilikle uzaktan yakından alakası bulunmayan ham hayal bir züğürt tesellisidir. Pazar, dini Allah'a has kılmak uğruna yollara dökülen ve "Pazar eyledim götürü" diyenlerin olmuştur. Gün güne görülecekler de inşallah hep onların dillendirdikleri güzellikler olacaktır.

Bugün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum