11 Eylül'de neden Müslüman oldum?
Guadalope, çeşitli arayışlar sonunda İslam'a dahil oluşunun ilginç anlarını anlattı
Erşan Tartut'un tercümesi:
RİSALEHABER-Muslim Link yazarı Hernan Guadalope Müslüman oluş hikayesini kaleme aldı. Gençliğinden itibaren aklında bir çok soru olduğunu belirten Guadalope, çeşitli arayışlar sonunda İslam'a dahil oluşunun ilginç anlarını anlattı.
11 EYLÜL 2001'DE NEDEN MÜSLÜMAN OLDUM
11 Eylül 2001'den önce bir arayış içerisindeydim, bir hakikat, gerçek manada Allah'a ibadet etme arayışı içerisinde. Katolik bir ailede büyüdüm, küçükken papaz yardımcısı oldum, katolik okuluna kaydoldum ve sonunda çok iyi bir İncil okuyucusu ve mütalaacısı oldum. Bütün "izm"leri araştırmama rağmen -bunlara Binduizm, Budizm, Darvinizim de dahil- her yaş dönemimde Allah'a iman ettim.
9/11'den önce, tüm din ve akımları araştırdığım için kendimi gerçekten birikimli biri hissediyordum ve araştırmalarım sonucunda kesinlikle bir İlah'ın ya da süpergücün var olduğuna kanaat etmiştim. Ama asıl sorun, O'na nasıl yaklaşabilirdim, nasıl ibadet edecektim, hangi inanca, dine göre hareket edecektim. 9/11'den önce beynim bu sorularla meşgul idi. İlginçtir bu zamana kadar İslam ve Müslümanlar hakkında tek bir kelime duymamıştım. Şöyle bir geçmişime göz attığımda benim Hasan, Mahmud, Tamir gibi mükemmel arkadaşlarım oldu, ama ben onların Müslüman olduklarını bilmiyordum ve İslam'ı hiç duymamıştım.
1999'da, üniversite yıllarımda, Ahmer Siddique isimli bir müslüman ile tanıştım. Gerçekten mükemmel bir insandı. Onunla çok samimi olduk, beraber gezer, çay içer, siyasi, sosyal ve tabii ki dini meselelerde sohbet ederdik. Sağlam bir katolik geçmişim olduğu için, O'na kutsal üçleme (trinity) Allah, Hz. İsa, Hz. Meryem, Allah'a iman, Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu meseleler gibi gerçekten zor sorular sorardım. O'na sorduğum soruların hepsi çelişkili idi çünkü daha önceki dönemlerde aynı soruları rahiplere, papazlara sormuştum ve aldığım cevaplar birbirini tutmuyordu ya da beni tatmin etmiyordu. Bundan dolayı benim aklım karışıyordu ve ibadete karşı bir isteksizlik, şevksizlik hissetmiştim, soğumuştum.
Ama ilginçtir, bu 18 yaşındaki müslümandan aynı sorulara aldığım cevaplar o kadar harika idi ki hayatımda böylesini duymamıştım. Akli ve mantıki çerçevede herşeyi izah ediyordu, aynı zamanda ruhuma da hitap ediyordu. O an şunu hatırladım, 15-16 yaşlarında iken, yüzüm ve tişörtüm gözyaşlarımdan sırılsıklam olmuş bir halde, gökyüzüne bakıp şöyle demiştim: "Allah'ım ne olur bana yardım et, bana doğru yolu nasib et." Bugün anladımki duam kabul olmuş ve Allah bana cevap olarak Ahmer'i, İslamiyeti göndermişti...
2001 ilkbahar aylarıydı, Ahmer ile çok sıkı arkadaş olmuştuk. Sürekli sohbet ederdik. Bu zaman diliminde İslam hakkında çok şey öğrendim. Ama dışarıdaki hayat çok tatlı geliyordu. Partiler, dans, müzik, eğlenceler beni Allah'a hakiki manada yönelmekten alıkoyuyordu. Hayatımdaki dönüm noktası sanırım Ahmer'den bir Kur'an istemem oldu.
Kur'an'ı aldım ve o yaz gittiğim her yerde, zaman mekan dinlemeden okudum. Otobüste, çarşıda, duraklarda, her yerde Kur'an okudum. Okudukça okuyasım geliyor, derinlere dalıyordum. Her bir ayet bana hitap ediyordu sanki. Aradığım hakikatleri bulmuştum. Ve gerçek anlamda İslam'ın benden ne istediğini öğrendim, ama herşeye rağmen kendimi ruhen ve mental olarak hazır hissetmiyordum. İslam'ı istiyordum ama erteliyordum sanki.
9/11 günü her zamanki gibi okula gittim. Güzel bir gündü. Herşey normal, olağan seyrinde idi. Odama geçtikten biraz sonra telefonum çaldı arayan hemen televizyonu açmamı istedi. Açtığımda şok olmuştum. Bir kule yıkılmıştı ikincisi yıkılmak üzere idi. Hemen soluğu Ahmer'in yanında aldım. Televizyonu açmasını söyledim. İkimiz de endişeli gözlerle haberi izliyorduk. Ama Ahmer sürekli "İnşallah bunu yapan Müslüman değildir" diyordu. Ben bir anlam verememiştim. İslam'ın bahsettiği, tasvir ettiği Müslüman modeli böyle birşey yapamazdı.
Kendimizi dışarı attık, herkes korkmuş, ağlıyor, sağa sola koşuyordu. Biz de sürekli radyodan son dakika haberlerini alıyorduk. Birkaç saatlik endişeli bekleyişten sonra iki bina da tamamen çöktü, ve içindeki herkes öldü. O sahne karşısında beynimde şimşekler çakıyor, İslam hakkında öğrendiklerim gelip gidiyordu. Hayattaki amacım ne olmalı, hayatıma nasıl yön vermeliyim, ölümün gerçek yüzü ne idi ?
Kur'an'da onlarca defa okuduğum şu ayetleri düşündüm, "İman edip salih amel işleyenlere altından ırmaklar akan cennetler vardır, inkar edenlere de cehennem."
Cennet ve cehennemi, kabir azabını düşündüm ve nasıl olur da kibirli bir şekilde fıtratımı, yaratılış gayemi bir kenara bırakıp eğlenceye dalmışım.
Evet, İslam gerçekten çok güzel bir din ve eğer ben O'nu kabul edeceksem, muhtemelen ileriki yıllarda edeceğim, belki yaşlanınca. Ama şu var ki, ölüm şuan karşımda, gözümün önünde binanın içinde insanlar ölüyor.. Ya benim için ilerisi olmazsa, ya İslam'a girmekte geç kalırsam? Ya Müslüman olmadan ölürsem ?
Çok kısa bir süre içinde tüm bu sorular beynimi doldurdu. Bir ara Ahmer, omuzuma dokundu: "Ben dayanamıyorum, gidiyorum, namaz kılıp dua etmeye ihtiyacım var" dedi. Hiç tereddüt etmeden, duraksamadan " Ben de geliyorum" dedim.
Onun peşinden gittim, Müslüman olmak istediğimi söyledim. Bana şehadet getirmeyi öğretti ve abdest almama yardımcı oldu. Ve ilk namazımı onun arkasında eda ettim.
Evet o gün Müslüman oldum. Hayatımın dönüm noktası oldu, hayatım değişti. O günden sonra hiç geriye bakmadım. Böyle güzel bir dine dahil olduğum için Allah'a hamdolsun...