27 Mayıs darbesiyle Balyoz planının ortak yönleri
Balyoz darbesini planlayanlar için, "12 Eylül'ün ünlü Bayrak Harekât Planı'ndan ilham almışlar." deniyordu. 27 Mayıs darbesinin 50. yılında gün yüzüne çıkan bilgi ve belgelerden sonra Balyoz'un 1960 yılında uygulandığını söylemek mümkün.
Ali Akkuş'un haberi
Darbeciler değişse de darbe mantığı aynı. 50 yıl önce milletin temsilcilerine zulüm edilirken, bugünkü darbeciler, "Acıma yok, bu kez tepeleme var." sözleriyle, doğrudan halkı hedef alıyor.
Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Balyoz vb. darbe planlarını askerlerin 'düşünce hürriyeti' çerçevesinde görenler, 27 Mayıs'a yeniden bakmalı. Darbeler sadece siyasal iktidarı değil, devletin bütün kurumlarını hedef alıyor. Mesela 27 Mayıs'ta, "Bin 402 öğretim üyesi görevden alınıyor, generaller hariç 3 bin 500 albay, yarbay, binbaşı 'bizden değildir' denilerek emekliye sevk ediliyor. 520 hakim ve yargıç tasfiye edildi. Danıştay dairesinde 54 kişilik yargıç kadrosundan 28'i görevden alınanlar arasında." Başarılı olsaydı Çetin Doğan da Balyoz'da aynı yöntemi izleyecekti. Onun planında sadece 1. Ordu'dan tasfiye edilecekler listesinde 823 muvazzaf subayın adı var. Doğan 'önce onların defterleri dürülmeli' diyor. Planda yargı da hedefte. Sıkıyönetim mahkemesine getirilecek sivil yargıçlar belirlenmiş. Aykut Cengiz Engin gibi 28 yargı mensubu isim isim listelenmiş. İlk aşamada 23 valiyi tasfiye etmeyi düşünen Balyoz cuntası, Sayıştay başkanı ile 150 bürokratı gözaltına almayı planlıyor. 1.885 üst düzey kamu görevlisi tek tek fişlenmiş. 27 Mayıs darbecileri Bayar'ın yaveri Tümgeneral Refik Tulga'yı İstanbul valisi yaparken, Balyozcular belediye başkanlarının bile asker olmasını hedefliyor. Adapazarı Belediye Başkanı Aziz Duran'ın yerine emekli Tuğgeneral Muttalip Özdemir'i düşünüyorlar mesela.
Yaşanan darbelerle son dönemde planlananlar arasında o kadar benzerlik var ki. Bunlardan biri basın ile darbeciler arasındaki ilişki. Medya desteği olmadan darbe yapmak mümkün değil. 27 Mayıs'ta gazetelerin çoğu darbecilerin bülteni gibi çıkmış. Bugüne gelince... Örneğin Çetin Doğan, kullanılacak gazeteci listesi yaparken, Özden Örnek darbe günlüklerinde hangi medya patronunun destek vereceğine kadar yazmış. Bütün bunlara rağmen gazeteci olarak darbecilere güvenilemeyeceğini de görmek gerekiyor. Peyami Safa, hükümetten destek aldığı gerekçesiyle Yassıada'da hakim karşısına çıkarılıyor. Yedi sene boyunca hükümet hakkında en ağır yazıları yazdığını söylemesine rağmen zor kurtuluyor.
1960 darbesinin de plan aşaması vardı. Bu planlar, fikir hürriyeti parantezine alınamaz. Başarılı olan her darbe kendi hukukunu tesis ediyor çünkü. Darbe hukukunu anlamak için Yassıada'daki hakim ve savcının ses kayıtlarını unutmamak lazım. Ada komutanı için duruşma salonunda kurulan özel kürsü sözün bittiği yerdir. Dünyada böyle mahkeme yok. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Osman Can, bu duruma, "Cübbeli terör diyelim. Kesinlikle mahkeme demeyelim." diyor.
Zaman