Mehmet Ali BİRAND

Mehmet Ali BİRAND

34 kişiyi öldüreni mutlaka bulmalıyız…

Uludere'de bir cinayet işlendiği artık apaçık ortada. TBMM Araştırma Komisyonu’nun izlediği görüntüler bu durumu artık adeta resmileştirdi. Peki, şimdi ne olacak? 34 kişinin bombalanma emrini kim veya kimler verdi? Bu olayın sorumluları hesap vermeyecekler mi ? Genelkurmay' ın incelemesi neden bitmiyor?

Uludere'de 34 kişi bombalanarak öldürüldü. Bu kişilerin terör örgütü ile ilişkisi yoktu. Yıllardır kaçakçılık yaparak hayatlarını kazanmaya çalışan köylülerdi. TBMM Araştırma Komisyonu bombardımanla ilgili görüntüleri izlendikten sonra acı gerçek bir defa daha ortaya çıktı.
          
Acaba bu görüntüleri izleyen yetkili komutan veya komutanlar, bu gurup hakkında kesin bir fikir elde edemeyince, "Risk almayalım, bunlar belki de PKK'lıdır. Sonra başımıza dert çıkarırız. İyisi mi, vuralım gitsin" mi dediler?
          
Bizim dünyamıza çok uygun bir mantık. Sınır boyunda vurulanların hesabını soran yok ki... Ancak bu defa durum farklı. Şimdi herkez şu sorunun yanıtı arıyor:
          
Bu insanları öldürme emrini kim verdi?
          
Genelkurmay Başkanlığı’nın uzun süredir bu konuda bir inceleme yaptığını biliyoruz.
          
Kamuoyu vicdanı kararını verdi.
          
Uludere'de 34 kişi pisi pisine öldürüldü.
          
Şimdi, "Canım bunlar da eninde sonunda kaçakçıydılar..." deyip geçecek miyiz?
          
Hayır, soruşturmanın bir an önce bitmesini ve sorumluların cezalanmasını bekleyeceğiz.

SAVCILAR BENİ DAVET ETMEDİ, DOSYA GÖSTERMEDİ...
          
Bir yanlışı düzeltmem gerekiyor.
          
Çarşamba günü bu köşede, MİT davasındaki gelişmeleri yakından izleyen savcılarla yaptığım bir görüşmeyi yansıtmıştım.
Hay Allah! Keşke görüşmemiş olsaydım... Keşke bunları da yazmamış olsaydım... Bu insanları gereksiz şekilde rahatsız ettim... Başlarına sorun çıkardım. Zira medya, savcıları ateş hattına attı.
          
Benim yazdıklarımdan alıntı alındı ve "Savcılar Birand'ı davet ettiler, önüne dosyayı koydular ve kamuoyunu etkileme kampanyasına giriştiler..." denildi.
          
Oysa beni kimse davet etmemişti. Ben kendim, tamamen başka bir nedenle gitmiştim ve sonrasında karşılaştığım savcılarla günlük sorunları konuşmuştuk. İster istemez MİT davasına da değinildi. Konuyu ben açtım. Onlar da beni kıramadıklarından -demeç vermek değil-tamamen bir sohbet havası içinde, görüşlerini paylaştılar.
          
Söyledikleri, o ana kadar duymadığım bambaşka bir açı getiriyordu. Ben dahil herkes sadece MİT'in görüşünü duymuştuk ve sizlerle paylaşmıştık. Kimse savcıların görüşünü duymamıştı. İşin bu yönününün de kamuoyu tarafından bilinmesinin önemli olduğunu düşündüm ve isim vermeden yazdım.
          
Bunu, bana gösterilen güveni kötüye kullandığım şeklinde niteleyebilirsiniz.
          
Kuralları bozdum ve savcıların başını derde soktum.
          
Yazılan ve söylenenleri düzeltmek ister ve kendilerinden özür dilerim.

Hürriyet

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.