Aile ve Çocuk Terbiyesi-II

Çocuk terbiyesinde sevgi, bilgi ve ilgi üçgeninin dengeli bir şekilde tesis edilmesi önemlidir. Anne sevgi, bilgi ve ilgi ile çocuklarına muallimlik ederek; baba ciddiyeti ve dirayeti ile çocuklarına rehberlik ve idarecilik mesuliyetini yerine getirerek terbiye süreci yürütülmelidir. Bununla beraber, asrın mizacı ve iktizası iyi değerlendirilmeli, zaman ve mekân unsurları önemsenmelidir.

Terbiye silsilesinde zararlı sıfatların def’i öncelenmeli, faydalı hususların öğretilmesi hedeflenmelidir. Yani terbiyede öncelikle hayata dair ahlaki kurallar öğretilmeli, İslami sınırların ehemmiyetine dikkatler çekilmelidir.

Çocuk terbiyesinde İslami kaideler ile ahlaki değerler birlikte verilmelidir. İyi bir müslüman olabilmenin ancak ahlaklı bir insan olmakla mümkün olabileceği gerçeği çocuklara defaatle bildirilmelidir. Bu mana, mutlak rehberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m) “ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” Hadis-i Şerifi ile desteklenmelidir. (Muvatta, Hüsnu’l Hulk, 8)

En basit bir oyunun dahi kuralsız olmadığı, bir kısım kaide ve sınırlamaların bulunduğu gerçeğinden hareketle, çocuk terbiyesinde ve eğitiminde cemali muameleler kadar, celali müdahalelere de gereken önem verilmelidir. Çocuk terbiyesinde cemal-celal dengesi temin edilemezse yahut gözetilmezse, özellikle ergenlik yaşlarında ciddi sıkıntıların yaşanacağı bilinmelidir.

Evet sınırlar konulmadan, kural tanımlamaları yapılmadan, mes’elenin ciddiyeti anlaşılmadan laubali tavırlar ile başlayan bir terbiye sürecinin büyük bir ihtimalle olumlu neticelenmeyeceği, geleceğin küçük birer firavunu olmaya aday nesillerin yetişeceği gerçeği görülmelidir.

Çocukların maddi öğretiminde en önemli dönem ilkokul ve öncesidir. Bu tespit manevi eğitim için de geçerlidir. Yani bir çocuk 13-15 yaşlarına kadar aileden manevi ciddi bir eğitim ve terbiye almamışsa, ileride telafisi zor yaralara sebebiyet vereceği bilinmelidir.

Çocuk terbiyesinde öğretilmesi gereken unsurlardan birisi de kimlik bilincidir. Varlık ağacının şuurlu meyveleri olmaya aday çocuklara kimlik bilinci, yani aidiyet adresi gösterilmezse kişilik zaafına uğrayacakları, yüzlerini nereye döneceklerini şaşıracakları yahut kıble karmaşası içinde gayri meşru aidiyetlere yaslanacakları gerçeği görülmelidir.

Kimlik duygusu verilmeyen, aidiyet, şahsiyet ve mes’uliyet şuuru gelişmeyen çocukların ölünceye kadar çocuk kalacakları, menfaatleri söz konusu olduğunda kıble değiştirmeyi normal sayacakları, mebzul örneklerinin varlığından hareketle uzak bir ihtimal görülmemelidir.

Çocuk terbiyesinde en tesirli yöntem telkindir. Telkin; hayrı aşılamak, şerden alıkoymak için ehemmiyetli bir vazife olarak değerlendirilmelidir. Tekrar ile yapılan telkinlerin zihin dünyasının şekillenmesi, İslami ve ahlaki değerlerin şuur altına yerleşmesi için gerekli olduğu düşünülmelidir.

Çocuk terbiyesinde verilen eğitim resim çizmeyi öğretmeye benzetilirse, yapılan telkinler bu resmi belirginleştirme ve biçimlendirme adına gayet önemlidir. Telkin; asli vazifelerin ve İslami emirlerin önemsetilmesini netice vermeli, çocuk terbiyesinde bir hidayet sofrası, sürekli tekrar edilen bir istikamet duası olarak nitelendirilmelidir.

Bediüzzaman hazretlerinin telkin hakkında ki şu tespiti şayan-ı ibret olarak görülmelidir: “Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki; en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum vâlidemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki; o dersler fıtratımda, âdeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini, aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma, merhum vâlidemin ders ve telkinatını, seksen yaşımda şimdi gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdekler olarak müşahede ediyorum” (Lem'alar, 200)

Hadis-i Şerifde, çocuk yaşlarda öğretilen hakikatlerin taşa yazı yazmak olarak tarif edildiği, hayat boyu silinmeyeceği gerçeğine çekilen dikkat ana babalara bildirilmelidir.

Elhasıl; aile müessesini değersiz kılan, annelik vazifesini aşağılayan veya önemini azaltan yahut zayıflatan her söylem ve eylemin nurlu geleceğimize yapılacak büyük bir kötülük olacağı görülmelidir. Geleceğimizi imar ve inşa edecek salih çocukların, şuurlu ana babalara ait çocuklar olduğu gerçeği önemsenmelidir. Babanın helal kazanca dair hassasiyeti ile dirayeti olmadan, annenin salahati ve şuuru artmadan çocuk terbiyesinde yol alınamayacağı yahut terbiyenin noksan kalacağı bilinmelidir.

Bir antrenörün sporcularını müsabakalara hazırlarken gösterdiği ciddiyet ile gayreti, çocuklarının ahlaklı birer müslüman olmaları, ahiret imtihanını kazanmaları, cehennem gibi dehşetli bir cezadan kurtulmaları adına ana babalar da göstermeliler, telafisi imkânsız zararlardan çekinmeliler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
17 Yorum