Aile içi iletişim

Azize Çiğdem Eroğlu’nun yazısı

İletişim, çok geniş kapsamlı bir kelime. Evrendeki iletişimden başlar, insanın kendisi ve çevresindeki her şeyle olan iletişimi ile devam eder. Konu başlığımız, aile içi iletişim. Fakat öncelikle evrendeki iletişimden bahsederek yazıma başlamak istiyorum. Güneş sisteminden, yeryüzündeki en küçük varlığa kadar her şey, bu sihirli kelimeyi kapsar.

Tüm varlıklar kendi lisanları ile iletişim içindeler. Bunu asırlardır devam eden düzenden anlıyoruz. Gökyüzünde sayısını bilmediğimiz yıldızların yörüngelerinde hareket halindeyken sınırlarını ihlal etmeyip, bir faciaya sebep olmamaları onların, sessiz bir iletişim içinde olduklarının ispatıdır.

Yeryüzündeki tüm varlıklar arasındaki iletişim de, farklı şekilde devam etmektedir. Denizler ve içinde barındırdıkları çeşitli ve çok sayıdaki canlı arasındaki iletişim uyumu, karadaki hayvanlar ve bitkiler arasında da devam etmektedir.

Biz insanların, dünya denilen alemde rahat bir şekilde yaşama imkanı bulmamızın sebebi, işte bu düzgün iletişim sayesindedir.

Rahat, sakin, huzurlu hayatın devamı da insanların birbirleriyle olan iletişiminin kalitesiyle doğru orantılıdır. Toplumsal iletişimin sağlıklı olmasını da, aile içi iletişimin seviyesi belirler.

İki farklı karaktere sahip kadın ve erkeğin bir araya gelerek oluşturduğu sosyal kuruma aile diyoruz.

“Aile içi iletişim”, bu yönüyle çok büyük bir önem kazanmaktadır. Aileyi oluşturan bireylerin birbiriyle uyum içinde olması demek; toplumsal uyumun da temeli demektir

Elbetteki bu, kolay olmayacak. Fakat aileye katılacak yeni bireylerin, çocukların sağlıklı birer yetişkin olabilmeleri, kesinlikle anne ve baba arasındaki uyumlu bir iletişime bağlıdır.

Öncelikle aile kurumu; sevgi ve saygı temeli üzerine kurulmalıdır. Bu temelin sağlam olması için eşlerin, fedakarlık yapması gerekir. Yani, birbirlerinin hatalarını, kusurlarını çok büyütmeden, nezaket kuralları içinde ele alarak çözüm yoluna gitmeleri, çok önemlidir. Bu sağlandığı takdirde, ailede yetişecek çocukların da gerek ebeveynleri gerekse kardeşleri arasındaki iletişim düzeyi artacaktır. Bu sayede, toplumsal huzurun tesisine büyük ölçüde katkı sağlanacaktır.

Bu konuya Peygamber Efendimizin (sav) hayatından örnekler vererek devam etmek istiyorum. Her konuda bizlere rehber, önder olan sevgili Peygamberimiz, bizzat yaşayarak, aile hayatı ile de en güzel örneği sunmuştur. Çünkü O (s.a.v), Rabbimiz tarafından, alemlere güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş, bir rahmet Peygamberidir.

Aile içi iletişimin en güvenilir kaynağı, bizzat kendisidir. Ailesine karşı daima güler yüzlü, nazik, şefkatli, merhametli duygular içinde olmuştur. Kötü bir söz ağzından çıkmadığı gibi; bizleri de bu konuda ciddi şekilde uyarmıştır.

Evet, aile içi iletişimi özellikle bu yönden ele almak istedim.

Elbetteki her insanın, iyi ya da kötü yanları vardır. Bize düşen görev ise, ailenin sağlıklı birlikteliği için iyi yönlerimizi ön plana çıkarmak olmalıdır. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın maddi ve manevi anlamda sağlıklı olmaları buna bağlıdır. Çünkü çocuklar, anne ve babalarından gördüklerini uygulama gibi bir özelliğe sahiptirler.

Özellikle anne ve babanın sorunlar karşısında birbirlerine her zaman iyi niyetle yaklaşmaları, dinleme, değerlendirme içinde olmaları ve ön yargılara fırsat vermeden çözüm yolunu bulmaları gerekir. İyi bir iletişim demek, iyi bir dinleyici olmak demektir. İyi bir dinleyici olamazsak; iyi bir anne baba da olamayız. Önce eşler olarak birbirimizi sonra da çocuklarımızı dinlemeden sağlıklı bir iletişimden söz edemeyiz. Eğer bunu başaramıyorsak, bir uzman desteği alma yoluna gitmemiz gerekir.

Anne ve baba arasındaki nezakete, anlayışa, hoşgörüye, merhamete dayalı,  önyargılardan uzak bir iletişim, çocuklara da yansıyacaktır. Sağlıklı bir iletişimin olduğu ailede yetişen çocuklar, yetişkin bir birey olarak topluma dahil olduklarında, sahip oldukları bu güzel meziyetler ile toplumsal barışın tesisine büyük ölçüde katkı sağlayacaklardır.

Dinlemenin yanında öfkemizi de kontrol altına almak zorundayız. Her insan, hata yapar. Ailemiz dışındaki iletişim içinde olduğumuz bireylere karşı hoşgörüye dayalı bir davranış içinde olup da, bunu aile fertlerimize karşı gösteremiyorsak, ortada ciddi bir sorun var demektir. Lütfen, dikkat!

Özellikle çocuklarımızla olan iletişimimiz, ayrı bir öneme sahip. Varsa eğer hatalı davranışları, bunun sebebini araştırmalı, bu doğrultuda adım atıp, iletişime geçmeliyiz. Kızmadan, kırıcı olmadan, şefkatli bir tavır içinde olmamız, anne ve babalarına karşı olan güvenlerinin daha da artmasına vesile olacaktır.

Onları, bir birey olarak kabul edip, öyle davranmalıyız. Emir vermeden, ses tonumuzu yükseltmeden, ön yargılı olmadan iletişime geçmeliyiz. Aksi takdirde ailesinde bulamadığı sevgiyi, aile dışındaki çevrelerde aramaya başlayacaktır. Sorunlarını arkadaşları başta olmak üzere, farklı şahıslarla paylaşma ihtiyacı hissedecek; bu durumda çocuğun, gittikçe ailesinden uzaklaşmasına sebep olacaktır.

Aile bireyleri arasındaki iletişim kopukluğu elbetteki toplum içinde bir sorun oluşturacaktır. Kalitesiz bir iletişim, çoğu zaman aile içinde şiddeti de beraberinde getirmektedir. Özellikle ebeveynin birbirlerine şiddet uygulamasına şahit olan çocuklar, yetişkin birey olarak topluma katıldıklarında çoğu zaman agresif, saldırgan tavırlar sergileyebilmektedirler. Maalesef bu tür haberler, ülke gündemindeki yerini halen korumaktadır.

Uzun yazdığımın farkındayım. Konu hem aile hem de toplumsal barışı kapsamaktadır. “Çözümün bir parçası olmayan herkes, sorunun bir parçasıdır” der büyüklerimiz. Soruna odaklı olursak, çözümü gözden kaçırırız. Çözüme odaklı attığımız her adım er ya da geç bizi başarıya ulaştıracaktır.

Sevgiyle kalın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.