Her tartışmada karşılıklı düşman oluyorsanız, tartışmadan kaçınınız. Ailede, var olabilecek gerilimlerin, mutlaka bir sınırda durdurulması gerekir. O sınırı zorlamak son derece sakıncalıdır.

Duyguları sürekli içe atıp, sonunda öfke birikimi oluşturmak yerine, tepkilerimizi normal iletişim kuralları içinde, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru lisanla belirtmek, çok daha uygun olacaktır. Aksi takdirde,  öfke içe atılır ve biriktirilirse, bir anda patlar, sonu alınamayacak yıkımlar olabilir. Bu da aileye ve çocuklara telâfisi imkânsız zararlar verebilir.

Öfkemizi biriktirerek, evlerimizi tehlikeli madde taşıyan bir kamyon haline getirmemek için, dikkatli olalım. Yeri geldiğinde ifade edilemeyen duyguları biriktirmeyelim. Onun için en iyisi, öfkenizi neyin başlattığını bulmak ve kendinizi öfkeyle kaybetmeden, bu nedenlerle başa çıkabilme yollarını öğrenmektir.

Öfkeyi, doğru ifade etme becerisini kazanmaya “öfke kontrolü” denir. Öfke kontrolünde temel amaç; saldırganlıktan uzak, şiddet içermeyen, kişinin kendisine ve çevresindekilere zarar vermeyecek şekilde, duygusunu ifade etme becerisini kazanmasıdır.

Öfke, zor durum ve olaylar karşısında ortaya çıkan, doğal bir duygu olmakla birlikte, hayatımızın kaçınılmaz bir parçasıdır. Günlük yaşantımızda, hepimiz aile içerisinde, trafikte veya işyerimizde birtakım sorunlar yaşayabiliyoruz

İşte tüm bu sorunlar karşısında, gösterdiğimiz öfkenizi nasıl ifade ettiğiniz çok önemlidir. Çünkü öfkenizi doğru zamanda ve sağlıklı bir şekilde ifade edersek onu kontrol etmiş oluruz. Bu sorunların kontrollü bir biçimde ifade edilmesinin adı da, öfke kontrolüdür.
Zira öfkenin esiri olmak, mantığınızı ikinci plana atmak, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabiliyor.

Öfke, kişinin yalnızca kendisine değil, aynı zamanda çevresine de büyük ölçüde zarar veriyor. Kontrolsüz davranış ve iletişim biçimi, yanlış hedefe gönderilen kurşun gibi, hem aksi tepkilere yol açar, hem de istenmeyen kavgaları da kamçılar. Sonunda kendinize zarar vermekle kalmaz,  karşınızdakilere de zarar verirsiniz.