Ailesi başörtülü bir müdür nasıl başörtü yasakçısı olur?
Ata Özer, genelge geldiği için başörtülüleri sınava almadıklarını anlattı ama...
Seda Çakmak'ın haberi:
28 Şuabt sürecinde üniversitelerde uygulanan başörtü yasağı 1998 senesinde Fen ve Anadolu Lisesi giriş sınavlarında da bazı liselerde uygulandı. Sınava Şehremini Lisesi’nde giren ve başörtülmü olduğu gerekçesiyle sınavdan atılan muhabirimiz Seda Çakmak o dönem Şehremini Lisesi’nin Müdürü olan Ata Özer’le 14 yıl sonra yüzleşti. Hayatının akışını değiştiren sınavdan neden atıldığını soran muhabirimize Ata Özer, genelge geldiği için başörtülü öğrencileri alamadığını söyledi. Şehremini Lisesi’nin gözde bir okul olması sebebiyle genelgeye uymak zorunda kaldığını ifade eden Özer, ‘Bağcılar’da sıradan bir lisenin müdürü olsam, başörtülü alırdım’ dedi.
JİTEM odamı basıp tehdit etti
İlahiyat mezunu olduğu için 28 Şubat’ta kendisinin de çok baskı altında olduğunu kaydeden Ata Özer, 11 kişilik JİTEM ekibi tarafından tehdit edildiğini ileri sürerek, “Okulu bastılar. 5 yıllık evrakları aldılar. İnançlı öğrencileri barındırdığım için beni yok etmek istiyorlardı” dedi. Yaptığı hiçbir şeyden pişman olmadığını belirten Özer, o gün yaşananları ve 28 Şubat sürecini muhabirimize anlattı: “Ben hiçbir zaman devletin kanunlarından korkmadım. 2006 yılında Milli Eğitim Müdürü iken başörtülü öğretmenlerin derse girmelerine engel olacak yönetmelikler işlenirken, bütün başörtülü öğretmenleri imam hatiplere dağıtarak inandığı şekli bozdurmadım. Milli Eğitim Müdürlüğü makamından korkmadım, okul müdürü makamını kaybetmekten mi korkacağım? Telefon karşısında hazır ola geçen müdürlerden değilim.
Körü körüne başörtülü alamazdım
Bütün bakanlar ‘tavşana kaç, tazıya tut’ diyorlar. Okul müdürlerini ve aile birliklerini sorumluluk altında bırakıyorlar. Her gelen bakan ayrı konuşuyor. O dönemde ‘Kılık kıyafete uygun olmayan kimseyi almayacaksın’ diye genelge gönderdi. Üst makam bunu diyor. Eee sen ne yapacaksın? Yoksa benim ailem de başörtülü. O devirde görev yapan bakan çıksın, vali çıksın, MEB müdür çıksın. ‘Biz bu genelgeleri göndermedik’ desin. Ben de ‘Bu inanca ihanet ettim’ derim. Önce onlar dürüst olsun. Genelgeler okul müdürlerine gönderdikleri zaman okul müdürleri uymak mecburiyetinde.
Yasak ilçelere göre değişiyordu. O gün basın mensupları bizim okula hücum etti. Sen körü körüne başörtülüyü al. İki müfettiş gelsin. Zaten hazır bekliyor. İki satır yazıyla görevden alır. Görevden alması bir şey ifade etmez. Ama ben oradan ayrıldıktan sonra oradaki inançlı çocukların durumu ne olacak? Gelen kim olacak. Mesele makamı korumak değil. Sistemin gereği. O gün başörtülü alan müdürler de vardı tabi. Bağcılar’daki liselerde neden basın yoktu. Çoğuna genelge gitti. Ama okulun bünyesindeki öğretmenlerin düşünce tarzı o okuldaki inisiyatifi ya daraltır, ya genişletir. Sen sınıftaki öğrenci olarak sınıfa girdin. İçeride kılık kıyafeti uygun olmayan öğrenci var diyor. Tut tutanağı diyorsun. Benim söyleyeceğim bu. ‘At onu’ diyemem.
Çıkartıldığında hakkını arayacaktın
Bir sınava 800 öğrenci geliyor. 25’er kişilik sınıflara giriyor. Onlar sınıflara girdiğinde başına koymuş olduğun iki mümeyyiz kılık kıyafete uymadığın için seni çıkartıyor. Sen çıkartıldığın zaman hakkını arayacaksın. Ama seni çıkartma hakkı yok. Ben çoğunlukla öyle yaptım. Onlara ne oldu. Hiçbir şey olmadı. Çünkü sistemini biliyorum. Atmadım, evrakı dosyaya koyuyordum. Bakanlık ne yaparsa yapsın. Böyle idare ettim. O gün ne yaşandı bilemiyorum. 26 tane sınıf var. 26 sınıfın tümünde meydana gelen olayların bir okul müdürünün bilmesinin imkânı yok. O olayda bir çocuğun velisi beni mahkemeye verdi. Genelgeyi koydum ortaya, beraat ettim. Benim orada kahramanlık yaparak çocukları almam ya da dışarı çıkartmam söz konusu olmaz. Çünkü okul müdürüsün ama 88 öğretmenin var. O öğretmenlerin hepsi sana dost değil. Hepsi sana düşman da değil.”
Bağcılar’da olsam sınava alırdım
Bağcılar’da bir okulda müdür olsaydım farklı olurdu. Harp bir hiledir. Sen şimdi körü körüne denize atar mısın kendini? Atmazsın. Tedbir alırsın. Ama biz de aynı hükümetin yetkilerinin yaptığı gibi ‘Tavşana kaç, tazıya tut’ der gibi yaptık. Kimi öğrenci çıktı, kimini aldık. Olay bu kadar basit. Beni yiyecek bir hata hiç yapmadım. Ne yaptıysam bana emanet çocuklar için yaptım. Yaptığım hiç bir görevden pişman değilim. Benim inancıma göre ‘Allah’a şirk koşmadan gel ve gerisini affederim’ diyen bir yaratıcının kuluyuz. Yaptığım hiç bir şeyden pişman değilim. Bazen kendimi ve ailemi yok etmişim diye pişmanım. Görev yaptığım her yeri dolaş. Hiç bir şekilde pişmanlığım yok. Eğer bilmeden kul hakkına tecavüz etmişsem, Allah affetsin diyorum.
Star