Akademisyenlerden Osmanlı Türkçesi dersine destek

Akademisyenlerden Osmanlı Türkçesi dersine destek

Güneydoğu'daki bazı akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Milli Eğitim Şurası'nda Osmanlı Türkçesinin liselerde zorunlu ders olmasına yönelik tavsiye kararı alınmasını destekledi.

Geçmişi daha iyi öğrenmek ve kavramak için Osmanlıca öğrenmeyi önemli bir fırsat olarak değerlendiren akademisyenler, bölgedeki gençlerin anadillerinin de etkisi ile bu dili daha rahat öğrendiği düşüncesini taşıyor.

Dicle Üniversitesi (DÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ahmet Tanyıldız, AA muhabirine, Osmanlıca'ya yabancı bir dil gibi muamele gösterilmesinin yanlış olduğunu söyledi.

"Liselerde öğretilmesi doğru bir karardır"

Osmanlıca'nın akademik anlamda Farsça ve Arapça'dan beslenen Türkçe olduğunu ifade eden Doç. Dr. Tanyıldız, bu dille ilgili liselerde eğitim verilmesinin kültürel anlamda kimseye bir zararının söz konusu olmayacağını belirtti.

Tanyıldız, "İmam Hatip ve sosyal bilimler liselerinde özellikle halkla dini ve kültürel boyutta iletişime geçecek insanların muhakkak suretle Osmanlıca bilmesi gerekiyor. Bu dilin liselerde öğretilmesi doğru bir karardır. Ancak diğer liselerde de Osmanlıca seçmeli bir ders olabilir" dedi.

Topluma edebi ve kültürel anlamda katkı sağlaması durumunda bu dilin öğrenilmesinin kabul edilmesi gerektiğine işaret eden Tanyıldız, şöyle konuştu:

"Tartışmacıların uç noktalara taşınması bizi düşündürüyor. Yazma bir metni elinize alıp, 'Osmanlıca budur' veya mezar taşlarını gösterip, 'İnsanlara bunu mu öğreteceksiniz?' demek bir algı yanıltmasıdır. Çünkü mezar taşı ve yazma belgeyi okuyabilmek ayrı bir uzmanlık gerektirir. O uzmanlık alanı için üniversitelerde eğitim görülmesi şarttır."

"Nutuk, Osmanlıca diye reddetmemiz mümkün değil"

Cumhuriyetin kuruluşuyla Osmanlıya ait bazı değerlerin kaybolmaya başladığına dikkati çeken Tanyıldız, Cumhuriyeti kuran ve 'ara nesil' diye tabir edilenlerin Osmanlıca'dan ayrılamayacağını ifade etti.

"Atatürk başta olmak üzere devlet büyüklerinin tamamı zaten Osmanlıca'yı iyi biliyordu. Konuşmalarının büyük kısmı bugün Osmanlıca diye tabir ettiğimiz dildi zaten" diyen Tanyıldız, şunları kaydetti:

"Nutuk, Osmanlıca diye reddetmemiz mümkün değildir. Onu bugüne tercüme etmemiz yanlıştır. En azından bu eseri aslından okuyabilmek bile Osmanlıca için bir gelişme sayılabilir. Mehmet Akif, Cenap Şabettin, Ahmet Mithat Efendi'nin tüm romanlarını, Yakup Kadri'nin ilk dönem romanlarını, Atatürk'ün Nutku ve Gençliğe Hitabesi'ni aslından okumak bugünkü tercümelerinden çok daha iyi olsa gerek."

"Güneydoğulu öğrencilerin daha rahat öğrendiğini gözlemliyoruz"

Tanyıldız, üniversitelerin edebiyat, tarih ve ilahiyat gibi bazı fakültelerinde Osmanlıca'nın zorunlu olarak okutulduğunu aktararak, gelen talep üzerine de üniversiteleri aracılığıyla düzenlenen kurslarda bu dilin öğretildiğini ifade etti.

"Güneydoğulu öğrencilerin, anadilleriyle Osmanlıca'yı batı illerinden gelen bir öğrenciye göre daha rahat öğrenebildiğini gözlemliyoruz. Kürtçe ve Zazaca söz dizimi kurallarına göre Osmanlıca'ya yakın" ifadelerini kullanan Tanyıldız, Farsça'dan, Kürtçe'den gelen söz diziminin Osmanlıca ile benzer bir yapı gösterdiğine işaret etti.

"Tarihi ve kültürel mirasla buluşmak için bir fırsattır"

Siirt Üniversitesi (SİÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Şerif Demir de Osmanlıca dersiyle ilgili tartışmaların bu dilin öğretilmesinden ziyade, kullanılan alfabenin öğretilmesinden kaynaklı olduğunu ileri sürdü.

Demir, Osmanlıca'da bulunan ancak bugün kullanılmayan pek çok kelime bulunduğuna dikkati çekerek, bu kelimelerin yeniden Osmanlıca'ya kazandırılmasının kolay olamayacağını savundu. 

"Osmanlı'da kullanılan Arap alfabesidir. Osmanlıca da Arap harflerinin kullanılması, Arap alfabesi olduğu manasına gelmez. Arap alfabesinde 28 harf bulunurken Osmanlıca'da pek çok farklı harfin eklenmesiyle bu sayı 34'ü geçer" ifadelerini kullanan Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Osmanlıca, Osmanlı Devleti'nin çok uluslu ve kültürlü coğrafyasında ağırlıkla Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden oluşan bir dildir. Bir başka ifadeyle yüzyıl önce devlet adamlarının ve halkın kullandığı lisandır. Cumhuriyet ile sadeleştirmeler ve çeşitli müdahalelerle bugüne kadar gelen, halkın kullandığı dildir. Osmanlıca'yı sadece mezar taşını okumak için öğrenmek nasıl yanlış ise, kütüphanelerimizdeki yüz binlerce kitabı okuyamamak da o derece yanlıştır. Osmanlıca geçmişi anlamak ve okumak için gereklidir. Yüzlerce yıllık tarihi ve kültürel mirasla buluşmak için bir fırsattır. Fakat bu durum, herkesin Osmanlıca öğrenmesi gerektiği anlamına da gelmez."

Osmanlıca 40 günde öğreniliyor

İlim Yayma Cemiyeti Diyarbakır Şube Başkanı Doç. Dr. Mustafa Sarıbıyık ise Osmanlıca'yı bilmenin Türkçe'yi güzel konuşmanın garantilerinden biri olduğunu savundu.

Sivil toplum kuruluşu olarak SODES projeleri kapsamında 4 yıl boyunca tarih, açık öğretim fakültesi ve edebiyat bölümü öğrencilerine Osmanlıca dersi verdiklerini anlatan Sarıbıyık, kendilerine müracaat eden 350 öğrenciden 300'e yakınının bu dili 40 gün içinde öğrendiklerini gözlemlediklerini söyledi.

"Tarih bölümü okuyan bir öğrencinin Osmanlıca'yı bilmeden tarihi öğrenmesi mümkün değil. Özellikle Yeniçağ, Yakınçağ ve Cumhuriyet Dönemi'nin tarih kaynaklarına baktığımız zaman bizim tarihimizin genel kaynakları Osmanlıca'dır. Dolayısıyla tarih öğrencileri için Osmanlıca zaten vazgeçilmezdir" diyen Sarıbıyık, ön yargıların ortadan kaldırılması durumunda Osmanlıca'nın öğrenilmesinin kolay bir dil olduğunu aktardı.

Osmanlıca'nın imam hatip liselerinde zorunlu hale getirilmesinin gerektiğini ifade eden Sarıbıyık, şunları kaydetti:

"Çünkü bu liselerde öğrenciler, Arapça okuyorlar. Bu Arapça ifadeleri içerisinde yer yer Farsça ifadeler var. Bunun yanında tamamlayıcısı olmak kaydıyla Osmanlıca'nın mutlaka liselerde zorunlu olması gerekir. Ayrıca liselerde ve ortaokullarda seçmeli ders olarak konulmasında fayda görüyoruz. Çünkü bu öğrencilerden bir kısmı sosyal bilimleri, tarih, edebiyat, çağdaş Türk lehçeleri bölümlerini seçtiklerinde mutlaka Osmanlıca'yla ilgili daha önceden bir tanışıklıklarının olması gerekir. Eğer bu bölümleri seçmeyeceklerse bile kaybedecekleri herhangi bir şeyleri yoktur."

Kurs duyurusu olmadan başvuru yapıldı

Batman Halk Eğitim Merkezi Müdürü Osman Atmalar da bünyelerinde daha önce Osmanlıca'nın da aralarında bulunduğu farklı dillerde kurslar verdiklerini belirterek, Hayrat Vakfı ile birlikte Osmanlıca kursu açacaklarını söyledi.

Osmanlıca kursunun temel, orta ve ileri düzey olmak üzere 3 aşamadan oluştuğunu ve bu aşamaların sonunda kursiyerlere sertifika verdiklerini belirten Atmalar, bu dilin kursuna genellikle tarih ve edebiyat öğretmenlerinin ilgi duyduğunu ifade etti.

Duyuru yapmadan kendilerine başvuruların olduğunu anlatan Atmalar, şöyle konuştu:

"Biz de başvuruları değerlendiriyoruz. 12 kişiyi bulduğumuzda kurs açıyoruz. Geçen dönem içerisinde 2 kursu tamamlayıp kursiyerleri belgelendirdik. Şu anda faal olarak talep alıyoruz. Talebi doldurduğumuz andan itibaren, kursumuza başlayacağız. İşin açıkçası daha duyurusunu yapmadığımız halde başvurular yapıldı. Bunun duyurusunu yaptığımız andan itibaren bu sayı daha da artacak. 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan tavsiye kararlarının hayata geçirilmesi ile ilgili olarak bu yoğunluk artabilir."

AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.