Selahattin GEZER
Akıllı telefon ve Hz. Nuh (as)
Yeni çıkan son model bir cep telefonuna sahip olmak için, çılgınca geceden kuyruğa girip, binlerce lirayı gözünü kıpmadan ödeyip alıyorlar… Bir sonraki modeli heyecanla beklerken, başkalarının elindeki üst model bir telefona ihtirasla veya düşük model ise küçümseyerek bakıyorlar… Adeta telefonun kalitesi insan kalitesinin önüne geçmiş; kaliteyi belirleyen cep telefonu olmuş. Oysa bilmiyorlar ki; asıl akıllı telefona sahip olmak için ruhlar âleminde sıraya girmişlerdi… Sonunda Allah’ın sanatkârlığı ve rahmeti ile ana rahminde herkesin gövdesine takılan harika cep telefonu ile dünyaya teşrif ediyorlar...
Allah’a kul olmak için iletişim şart! Daima açık, daima kapsama alanında olmak lazım. Kafa denilen akıllı telefonumuzla daima gerçek manada yani eserleri yaratan Sanatkârı görmek, duymak, konuşmak-zikir etmek lazım. Bizim ihtiyacımız olduğundan dolayı Allah, istisnalar hariç, herkese tam donanımlı, üstelik hayran bırakacak piksel gücü ile muhteşem bir akıllı telefon vermiş. İlâhi emir ile gözdeki görme kabiliyeti hangi fotoğraf makinesinde veya akıllı telefonda var? Dünyamızda ve bütün kâinattaki San'at-ı İlâhiyi görmesini bilerek, gördüklerimizi hafızaya tefekkürle göndermek akıllı telefonumuzun kamerası gözümüz iledir. Bu telefonumuzla içi boş olmayan hakikatleri konuşmak ve hakikatleri dinlemek, akıllı telefonumuzu güzel kullanmış olmaktır ve ebedi mükâfata ve ebedi akıllı telefona kavuşmaktır. Görmemiz, konuşmamız, dinlememiz ve bunları işleyen beynimiz, kısaca; akıllı telefonumuz, cebimize koyduğumuz normal telefondan çok daha harika ve kıymeti paha biçilmezdir!
Netice olarak; Hz. Âdem zamanından beri her insanın akıllı telefonu var ama farkında değiliz… Üstelik biz böyle bir telefona milyarlar ödemedik! İstenen fatura; Allah için görmek, konuşmak, dinlemek ve tefekkür ile beraber bizden istenen şekilde şükür etmek. Kudret ve ilim sahibi bizim için öyle bir kafa yaratmış ki; hem konuşuyoruz, hem dinliyoruz hem de saniyede bilmem ne kadar fotoğraf çekiyoruz... Üstelik gözlerimizin çektiği fotoğraflar ile hafızamız dolup, taşmıyor. Boşaltmaya ihtiyaç duyulmuyor, ya da ilave bir kafaya-hafıza kartına gerek kalmıyor. İşin garibi; ruhlar âleminden beden libasını giyip, kafa denen akıllı telefonla dünyaya gelmek için can atanlar, dünyaya geldikten sonra, elindeki akıllı telefonun kafa donanımının kıymetini bilmeyip, insan yapısı telefona ise hayran olup, servet ödemesi ve göstere göstere kullanmasıdır. Bari kafa denen akıllı telefonumuza da bir kılıf ayarlayalım. Kılıfımız; Yüce Yaratıcının arzu ettiği şekilde kullanmak olsun. Kafa telefonumuz, cep telefonuna göre çok daha tehlikede; her an için bozuk fikirlerle, yanlış görmek, hatalı konuşmak ve gereksiz dinlemekle elimizden düşebilir üstelik hatalı kullanmanın garantisi yoktur! Hâsılıkelâm; Allahın verdiği akıllı telefona hayranlık duyup, şükür ve ibadet ücretini ödemekten kaçınmak, hiç akıllı telefonları kullananların aklına yakışmıyor?
Hz. Nuh (AS) ve cep telefonu…
Peygamber mucizelerini kabullenemeyen bir sürü hastalıklı kafalar var. Aynı tipler, bilimin ve teknolojinin icatlarına hayranlıkla bakıp, kabul ediyorlar ama teşbihte hata olmasın; Allah’ın icadını, yoktan var etmesini peygamberlere verdiği mucizeleri kabullenemiyorlar... Hz. Nuh zamanında cep telefonu yoktu ama sıra dışı haberdar etme ve harika işler mucizeler neticesinde oluyordu… Yaratılmış bir varlık olan insanın icadına hayran kal, Allah’ın mucizelerini, yoktan var etmesini görmemezlikten gel…
Peygamberlere Allah’ın sonsuz kudretinden ikram edilen mucizeleri görmemezlikten gelen çelişkili kafa, öğrenememiş bir öğretim görevlisi; Hz. Nuh’un oğluyla haberleşmesini cep telefonu ile yaptığını söylüyor. Sırf mucizeyi kabul etmemek için peygamberler zamanında teknoloji vardı demek; mucizeye ve Allah’ın sonsuz kudretine rahatsızlık duymak değil de nedir?
Ah öğrenememiş öğretim görevlileri; sizin uğraştığınız ilimler ve bilimler ziyadesi ile Allah’ı ve sonsuz kudretini, sanatkârlığını gösteriyor... Bütün ilimlerin fıtri lisanı dinlense, hem Allah’a hem de peygamberlerine gerektiği zaman mucize verildiğine kuvvetli bir iman ortaya çıkmış olacaktı! Yüce Yaratıcımız, binlerce yıl önce Peygamberine, “Gemi yap” diye emretti. Üstelik plan ve programını da verdi. Hz. Nuh (as) da yaptı. Gemi mucize eseri olarak dev dalgalara dayandı, inananları sahil-i selamete çıkardı. Ey bu mucizeyi kafası almayan insan; milyarlarca senedir dağılmadan seyahat eden yıldızlar ve ateşi sönmeyen, uzay fırtınalarında batmayan ışıklı gemi güneşler var... Neden kafan almıyor; üstünde yaşadığın dünya bile bir gemi ve uzay boşluğunda milyonlarca sene anarşi çıkarmadan ilerliyor ve sende üzerinde rahatlıkla yaşıyorsun. Tüm bu harika sanatlar, mucizelere inanman için sana vesile olmuyor mu?
Ey uğraştığı mesleklerin ve bilimin fıtri dilini dinlemeyi, Allah’ın kudretini göremeyip sadece şeytanı dinleyenler: Elbette siz gerçekleri göremezsiniz... O zamanlarda insanlığın hayatını kolaylaştırmak ve imanlarına vesile olmak için peygamberlerin gösterdiği mucizeleri inadına kabul etmeyip, insansız hava aracı vardı, füze vardı, UFO ve yüksek teknoloji vardı demek sizi bilim adamı etmez, küfür adamı eder! Söyle bakalım: Midende denizaltımı var ki rızkı ayak tırnağına gönderiyor? Ya da yine midende UFO mu var ki beynine gidip, ihtiyaçları bildiriyor? Vücudun mucizelerle ve her an harikalarla dolu... Hz. Nuh, oğluyla cep telefonu ile konuştu diyen dilin yani bir et parçasının konuşması sana tüm mucizeleri anlamaya yetmiyor mu? Eğer bunlar yetmez ise: Allah’ın bir “Ol!” demesi ile o değer verdiğin bilim ve adamları yoktan var oldu…
Ey itirazcı öğretim görevlisi: Kafa denen akıllı cep telefonunu düzgün kullan ve inadı bırak, Risale-i Nurları oku! İmanın esaslarını ilmi deliller ile ispat eden Bediüzzaman, mucizeleri de itiraz kapısı bırakmayacak şekilde izah etmiş…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.