Akıllı telefonlar hayatımıza gireli aslında o kadar da uzun bir süre olmadı. Günümüzden bir 10 – 12 sene öncesine gittiğimizde akıllı telefonların yeni yeni satışa sunulmaya başladığını görebiliriz. Elbette burada akıllı telefonlar olarak tabir ettiğimiz cihazların iOS, Android, Windows Phone ya da benzer işletim sistemlerini kullanan telefonlar olduğunu da belirtelim. Yoksa işin içerisinde Symbian vs. katacak olursak bu mazi çok daha gerilere gider.

Aradan geçen seneler içerisinde akıllı telefonlar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Özellikle internet paketlerinin ucuzlaması ve insanların her an, her saniye sosyal medyaya bağlı kalma ihtiyacı duyması bu cihazları bizler için daha da önemli bir konuma yükseltti.

Genel anlamda aynı tasarımlar

Şimdiye kadar çıkan akıllı telefonlara baktığımızda genel anlamda standart bir tasarım çizgisine sahip olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunu çok basit bir şekilde örnekleyelim. Yaklaşık olarak 10 yıl önce çıkan ilk iPhone ile geçtiğimiz sene satışa sunulan iPhone 7’yi yan yana koyduğumuzda, tasarım anlamında ne kadar benzer olduklarını rahatlıkla görebiliriz.

Elbette iki cihaz arasında gözle görülür birçok farklılık mevcut. Fakat işin temeline baktığımızda, çerçevelerden tuşunda, ortada bulunan home tuşuna kadar pek çok önemli noktanın aynı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz.

Markalarla özdeşleşen tasarımlar

Bu durum elbette sadece Apple için geçerli değil. Pek çok marka kendisine bir tasarım çizgisi tutturmuş o doğrultuda yoluna devam ediyor. Bir başka örnek verelim. Sony. Sony’nin geçmişten günümüze satışa sunduğu cihazlara baktığımızda yine aynı klasik tasarım çizgisiyle karşılaşıyoruz.

5-6 sene önce satışa sunulan bir Xperia modeliyle, daha satışa sunulmamış, önümüzdeki günlerde raflardaki yerini alacak olan Xperia XZ Premium modeli, tasarımsal anlamda aynı ortak noktalara sahip.

Yani kısacası her marka, kendi klasik tasarım çizgisini yaratmış durumda. İşin garip yanıysa hiçbirinin bundan taviz vermek istememesi. En azından şimdiye kadar bu durum böyleydi. Fakat 2017 ile birlikte akıllı telefonlar için de yeni bir sayfa açılıyor.

Akıllı telefonlar bir sonraki seviyeye geçiyor

2017 ile birlikte akıllı telefon pazarında yeni bir akım başladı. Çerçevesiz kasalar, ön paneli kaplayan ekranlar ve farklı tasarım çizgileri.

Bu akımın fitilini kim ateşledi bilmiyorum ama pazardaki birçok firma şimdiden bu duruma ayak uydurmuş durumda. Örneğin Samsung yıllardır değiştirmediği tasarım çizgisini bir kenara atarak Galaxy S8’de yepyeni bir kimlikle karşımıza çıktı.

Ya da bir diğer örnek LG. LG’de aynı Samsung gibi çerçeveleri olabildiğince daraltıp ekran oranını arttırarak göza daha hoş gelen bir tasarım çizgisi yakaladı. Ve son olarak Apple. Apple belki de bu konudaki en sağlam örnek diyebiliriz. Yıllardan beri iPhone ile özdeşleşen home tuşunu rafa kaldıran Cupertino merkezli şirket ön tarafı tamamen OLED ekranla kaplı yep yeni bir tasarımla kullanıcılarının karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

2017 geçiş dönemi olacak

Kuşkusuz bu yeni trend ilerleyen yıllarda tüm akıllı telefon pazarına hakim olacak. Ön tarafın ekranla kaplı olduğu bu yeni tasarım çizgisi şimdilik sadece amiral gemisi modellerinde karşımıza çıkıyor olabilir. Fakat birkaç sene içerisinde orta segment modellerde de aynı tasarım çizgisini görmeye başlayabiliriz.

Muhtemelen yeni tasarım çizgisine sahip akıllı telefonlar için 2017 bir geçiş dönemi olacak. 2017’de eski tasarım çizgisinde inat eden Sony gibi bazı firmalar da muhtemelen önümüzdeki yıl kendilerine yeni bir yol çizecektir.Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, akıllı telefonlar 2017 ile birlikte tasarım anlamında çağ atlamıştır. Bakalım yeni jenerasyon bize ne gibi sürprizler sunacak.

CNN Türk