Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU
Alevi/Alisever
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
قُلْ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْراً اِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبٰىؕ
"De ki; vazifem karşılığında sizden bir ücret istemiyorum; sizden istediğim ancak akrabaya sevgi ve Ehl-i Beytime muhabbettir.” (Şura, 23)
Allah Resulü Hz. Muhammed Mustafa (asv), "Size iki şey bırakıyorum, onlara temessük etseniz, necat bulursunuz: Biri Kitabullah, biri Al-i Beytim” buyurarak Al-i Beytinin önemini vurgulamıştır. (Lemalar)
“Nur’un mesleğinde hubb-u Al-i Beyt esastır.” (Bediüzzaman)
Resul-ü Ekrem'in (s.a.v.) Hz. Ali’ye söylediği:
“Sende, Hz. İsa gibi bir kısım insan helakete gider. Birisi, ifrat-ı muhabbet, diğeri ifrat-ı adavetle.
Hz. İsa’ya Nasrani muhabbetinden hadd-i meşrudan tecavüz ile-haşa-ibnullah dediler, Yahudiler adavetinden çok tecavüz ettiler, nübüvvetini ve kemalini inkar ettiler.
Senin hakkında da, bir kısım hadd-i meşrudan tecavüz edecek, muhabbetinden helakete gidecektir.” (Mektubat)
Hz. Peygamber, Al-i Beyti peygamberlik vazifesi açısından sever. Çünkü, Sünnet-i Seniyyenin kaynağı, muhafızı, her türlü gereklerinin yerine getiricisi Al-i Beyt’tir. (Mektubat)
Hz. Peygamberin, Al-i Beyt sevgisinden muradı sünnet-i seniyyesi olduğuna göre, sünnet-i seniyyeye uymayanlar Al-i Beyt’ten olmadığı gibi, Al-i Beyt’e hakiki dost da olamazlar. (Mektubat)
CEMEVİ RESMEN İBADETHANE OLMALI MI?
Şu günlerin en canlı tartışmalarından biri Cemevleri resmen ibadethane olsun/olmasın tartışmaları...
-Hakiki Aleviler Müslüman mı değil mi?
-Ali'siz Alevilik olabilir mi?
-Cemevi, Ali'siz Alevilerin hangi ihtiyacını görür?
-Hz. Ali sabah namazını niye mescitte kılardı?
-Şehid edileceği gün sabah namazını niye evinde cemaatle kılmadı?
-O gün lanetli Milcan tarafından şehid edileceğini hissedip bilmemiş olabilir mi?
-Şehid olacağını bildiyse niye ısrarla namazı evinde değil, Kufe Mescidi'nde kıldı?
İlk akla gelen hakiki ve basit cevap şu olmalı:
Hz. Ali (ra) kadere kemal seviyesinde iman eden, mescitte kılacağı 4 rekat cemaat namazının yüce değeri ve bu âli hakikati şehidlikle ilan ve ispat için sabah namazına Kufe Mescidi'ne gitmiştir. (Hicri 40, 19 Ramazan, Miladi 661)
Çünkü, "kainatta imandan sonra en yüksek hakikat namazdır."
İTÜ Camisi
"Hz. Ali’nin (ra) ayağına ok saplanmış. Hz. Ali, 'ben namazdayken oku çıkartın' demiş. Oku çıkardıklarında Hz. Ali dış dünyadan o kadar çok bağlantısını kesmiş ki o acıyı hissetmemiş. Ok çıkartma olayı, Sünni kaynaklarda da yer almıştır." (bknz; Deylemi, İrşadulKûlub, c 2, s 26)
***
Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez, 64. Hükümet Programı’nda yer alan, “Cemevlerine hukuki statü verilmesi”ne değinerek şunları söylüyor:
“Cemevlerinin caminin alternatifi, başka bir inancın mabedi gibi gösterilmesi kırmızı çizgimizdir...
Bizim daima iki kırmızı çizgimiz olmuştur, bundan hiçbir zaman vazgeçmedik.
Bir tanesi; Aleviliğin İslam’ın dışında bir yol olarak tarif edilmesi.
İkincisi de; Cemevlerinin caminin alternatifi, başka bir inancın mabedi gibi gösterilmesi.”
2020'de İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi cemevlerinin ibadethane olması için verdiği önerge AK Parti ve MHP oylarıyla reddedilmişti.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi ise cemevlerinin ibadethane statüsünü onayladı.
AİHM ve Yargıtay'ın da bu doğrultuda kararları var.
Bu meselenin dış odağında ise Alman devletinin olduğu ve kararlı şekilde bu statüyü savunduğu eskiden beri biliniyor.
ÇÖZÜM NE OLABİLİR?
-Bu iş Diyanet İşleri çatısı altında ele alınabilir.
-Bu sorun kademe kademe, zamana yayıp sonuçları görülerek ele alınmalı.
En az bin yıldır; dergah, tekke olarak kullanılan ve 100 yüzyıldır durdurulup/dondurulan dini, siyasi, sosyal bir vaka oldu-bittiye getirilmemeli.
-Önce hareket edip sonra düşünen; siyasi milliyetçi harekete cemevi sorununun çözümü bırakılamaz.
-Bu sorun siyasetüstü tarihi, sosyal, insani bir meseledir, tüm milleti ilgilendirir, halkoylamasına gidilebilir.
-Sonunda oluşabilecek çatlak ve çatışmayı çıkarcı siyaset değil müslüman halkımız ödeyecektir.
-Cemevi statüsü mutlaka İslam'ın kucaklayıcı temelinde çözümlenmelidir.
-İslam'ın ana ırmağından ayrı ve aykırı bir çıkış dış güçlerce kullanılmaya çok müsait potansiyel bir kavgayı içinde barındırır.
-Cemevinin resmi ibadethane olmasının sonraki aşaması muhtemel ki Alevilik resmi din ve aleviler fiilen ayrı millet aşamasıdır.
Çünkü bu toprakların ezelden beri anadinamosu dindir ve milletin de esas şeklini din belirler.
Uzak ve yakın tarihi gör(e)memek mazeret olamaz.
-Kanaatimce sayın Erdoğan "cemevi resmen ibadethane" iddiasını tasdik ederse "aile tahripçisi sözleşme ve yasadan" sonra 2. büyük mağlubiyeti almış ve zokayı yutmuş olur!
-Bin yıllık tekke, dergah, cemevi adıyla resmi mabed olursa bin yıllık tarikat, tasavvuf, ocak, dergah ve tekkelerinin satatüsü ne olmalı?
Cemevlerine her çeşit maddi, manevi imkan ve kolaylığı devlet sağlamalı.
Ama siyasi erk eliyle bir mezhep, bir tarikat, bir kültür ocağı resmen tapınak/mabed ilan edilmemeli.
Mezhepçilik üzerinden yeni bir millet var edilme rizikosuna girilmemeli.
Bu yaralı millet siyasi amaçlı bu operasyonu kaldıramaz.
***
Ey ehl-i hak olan Ehl-i Sünnet ve cemaat! Ve ey Al-i Beytin muhabbetini meslek ittihaz eden Aleviler!
Çabuk bu manasız ve hakikatsiz, haksız, zararlı olan nizaı aranızdan kaldırınız. Yoksa, şimdiki kuvvetli bir surette hükmeyleyen zındıka cereyanı, birbirinizi diğerinin aleyhinde alet edip, ezmesinde istimal edecek.
Bunu mağlup ettikten sonra o aleti de kıracak.
Siz ehl-i tevhid olduğunuzdan, uhuvveti ve ittihadı emreden yüzer esaslı rabıta-i kudsiye mabeyninizde varken, iftirakı iktiza eden cüz’i mes’eleleri bırakmak elzemdir.
(Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, s. 32)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.