Söz konusu çağrı, çevrim içi düzenlenen Avrupa İslami Finans ve Ekonomi Akademisi 4. Uluslararası Konferansında yapıldı. Dün başlayan ve bugün sona eren konferansa 17 ülkeden 40'a yakın akademisyen ve araştırmacı katıldı.

Konferansın kapanış bildirisinde, ekonomik blokların, ekonomik bağımlılıktan kurtulma yolundaki ilk adım olduğu belirtildi.

Bildiride, İslam ülkelerinin ekonomik bağımsızlığının dünyadan kopmaları anlamına gelmediği, uluslararası ticari ilişkilerin kaçınılmaz olduğu ancak bu ilişkilerin karşılıklı ve dengeli çıkarlara göre, Batılı ülkelere veya uluslararası kuruluşlara tabiiyet ve teslimiyetten uzak, sağlam ekonomik temellere dayanması gerektiği vurgulandı.

Ekonomik bağımsızlığın ancak bağımsız siyasi irade ve rasyonel bir ekonomik ve mali politikanın varlığı ile bütünleşik bir şekilde sağlanabileceği kaydedildi.

İslam ülkelerindeki para otoritelerinin, para politikasının bağımsızlığı konusuna özel önem göstermesi gerektiği aktarılan bildiride, İslam ülkeleri arasındaki entegrasyonun ilk aşamalarında ikili ve çoklu ödeme sisteminin rolü etkinleştirilerek istenen ekonomik birliğin kurulmasıyla sonuçlanması gerektiği ifade edildi.

İslami sermaye piyasaları arasında entegrasyonun sağlanması ve bunların İslam ülkeleri için finansal ve yatırım entegrasyonunu artıracak şekilde birleşik bir İslami finans piyasası çatısı altında toplanması çağrısında bulunulan bildiride, İslam milletinin rantiye ekonomisinden yapısal üretken bir ekonomiye geçmesi ve özellikle imalat sanayileri başta olmak üzere tarım ve sanayi sektörüne odaklanması gerektiği belirtildi.

İslam ülkelerinde, iç finansal akımların oluşumu ve bunların oluşum yerine yeniden dağıtılması yoluyla istenilen ekonomik bağımsızlığın elde edilebilmesi için zekat finans kurumlarının statüsünün güçlendirilmesi gerektiği vurgulanan bildiride, İslam ülkelerinde özel sektörün ortak bir entegre vizyonla ithalatın yerini alması, ihracatın geliştirilmesi ve gıda güvenliği için stratejik planlamanın önemine işaret edildi.

Avrupa kıtasındaki birlik ve bütünleşme tecrübesinde olduğu gibi, birlik konusunda gayrimüslim ülkelerin tecrübelerinden yararlanmanın zorunlu olduğu aktarılan bildiride, İslam dünyasını ekonomik krizlerden kurtarmanın tek çaresinin bu ülkelerde İslami ekonomik sistemin uygulanması olduğu vurgulandı.

İslam ülkelerinde ekonomik bağımsızlığı sağlamak ve ekonomik bağımlılıktan kurtarmak için, bu ülkelerdeki hükümetlerin ve özel sektörün himayesinde bilim adamları, araştırmacılar ve pratik uygulayıcılardan oluşan uluslararası bir organın oluşturulması çağrısında bulunuldu.

Öte yandan, konferansa başkanlık eden Eşref Devabe, Arabi 21 internet sitesine yaptığı açıklamada, "İslam ülkeleri, ekonomik bağımsızlık unsurlarına sahiptir ancak bunlar aktif hale getirilmemiştir, bu da özellikle Rusya-Ukrayna savaşının, İslam ülkelerinin gıda güvenliğinin kırılganlığını ve ekonomik bağımlılıklarını ortaya çıkarmasından sonra o unsurları harekete geçirme ihtiyacını doğurmuştur." diye konuştu.

İslam ülkelerinin ekonomik bağımsızlığına kavuşmalarının önündeki en önemli engellerden birinin bu ülkelerin hükümetleri arasındaki siyasi farklılıklar olduğunu vurgulayan Devabe, anlaşmazlıklar çözülene kadar bu çerçevede ilk olarak özel sektör ile ticaret odaları ve sanayi birlikleri tarafından temsil edilen üçüncü sektör arasında koordinasyonun sağlanması gerektiğini vurguladı.

Devabe, Türkiye, Malezya ve Katar gibi ülkeler arasında kurulan blokların ve bunların tüm İslam ülkelerini kapsayacak şekilde genişletilmesinin önemine işaret etti.

aa