Hilal ÇORBACIOĞLU
Allah anlatımı
“Yiyecekleri, giyecekleri, oyuncakları Allah verir” anlatımı okul öncesi çocuğu için doğru mudur?
Bilmek isteriz, bu ihtiyaçla dünyaya gelmişiz. Bize bunca dile gelesi güzelliği vereni bilmek isteriz. Fıtri ihtiyaç çocukluk yıllarında ahenkli bir şekilde çıkar ortaya. Sonra yanlış müdahalelerle alışkanlığa dönüşür, hayret etmemeye, görmemeye başlarız. İlim yolculuğunda kanıksadığımız her olağanüstü güzellik olağan görünmeye başlar. Bu yanlış müdahalelerden biri de çocukluk döneminde hayret duygumuzun yerle bir edilmesidir.
Bu soruya verilecek doğru cevap çocuğun hayret duygusunu öldürmemeli, aynı zamanda da bu dünyada ona sebep olarak kılınan şeylere ilahiyat atfetmemesi arasında durmalıdır. Yani nimeti kendine vereni bilmeli, tanımalı, lakin nimetin sebeplerle gönderildiğini de idrak etmelidir.
Babasının gidip marketten çikolata aldığını gören çocuk, “Bu çikolatayı kim verdi sana baba” diye sorduğunda, “Bunu bana Allah verdi” demesi doğru değildir. “Bu çikolatayı bana marketteki abla verdi oğlum, lakin oraya gidip bu çikolatayı alabilecek gücü bana Allah verdi” demesi daha uygundur.
Zira ilk cevabı duyan çocuk marketteki kız ve Allah ile ilgili bağ kurup yanlış şeyler düşünebilir ve daha farklı tuhaf sorular sorabilir. İkincisini duyan çocuk ise Allah kavramıyla daha doğru bir şekilde karşılaşacaktır. Allah’tan bahsetmek, Allah’a dayandırmak şüphesiz çocuğun zihninde Allah kavramının oturmasına sebep olur. Sevdiği şeyleri, sevdiklerini Allah’ın yarattığını verdiğini bilmesi kulluk vazifesinin birinci basamağıdır. Fakat o basamaklardan sağlam çıkabilmesi için yukarıdaki örneği baz almak önemlidir. Anne babanın çocuk dışında kendilerine sesli dile getirdikleri mesajlar önemlidir.
“Allah’a şükür hanım bu güzel nimetleri yeme kuvveti verdi bize Allah.” “Çok şükür ki Allah bu tat alma duygusunu vermiş de bu nimetlerin tadını alıyorum” gibi vereni ve verdiklerini de ifade etmek gerekir.
Aslında Besmelenin sırrında O’nu hatırlamak ve hatırlatmada da bu sır gizlidir. Her an esmasını, sıfatlarını okumak ve okutmak için bir fırsattır. Sadece doğru cümleleri kurarak bu tefekkür yolculuğuna beraber çıkılabilir. Böylece soyut gelişim dönemine henüz geçmeyen çocuğumuz, somut örneklerle başlayan tefekkür yolculuğunda yaratıcısını tanıyabilir. Ve bu yolculuk aslında her anne babanın en önemli vazifesidir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.