Hatice DURAK
Allah için mi seviyoruz?
Niçin seviyoruz?
Allah için mi?
Nefsimiz hesabına mı?
Mahlukatın zatı hesabına mı?
Bu sorulara cevap verebiliyor muyuz? Veriyorsak, cevabımız ne, Allah hesabınamı? Emin miyiz? Yoksa vicdanımızı rahatlatmak için mi? Bu cevap
Allah için sevdiğimizi nasıl anlıyoruz? Hangi sonuçlardan anlarız Allah için sevdiğimizi
Evet, zamanın bediisinin 32.sözde sunduğu ölçüler takdire şayan
Önce akla gelebilecek şöyle bir suale cevap verelimAllahı da seviyorum, ama başka şeyleri de kendi zatları namına sevmemde ne sakınca olabilir...Allahı zatı hesabına, mahlûkatı da zatı hesabına sevmeyi isteyen nefistir. Allah sevgisini mahlûkatından ayrı tutmak Olabilir mi sizce? Düşünün, elmayı seviyorsunuz, çok lezzetli buluyorsunuz, çok güzel çok seviyorumdiyorsunuz. Nimeti görüp münimi göremeden istifade ediyorsunuz Nimetten inama geçip, münimi hakikiyi bulamamak Bize hediye getireni değil de, hediyeyi sevmek Hediye sevgisini verenden ayrı tutmak Oysaki hediyenin güzelliliği nisbetinde hediye getiren zat sevilir Bu sadece bir örnek. Bu kâinatta bize her türlü hediyeyi ihsan eden zatı sevmeliyiz. Bize sayısız hediyeler ve nimetler sunan zattan gafil olup hediyelere perestiş etmek. Ne kadar doğru? Her ihsan Ondansa ihsana olan muhabbette Ona olmalıdır. Onun için olmalıdır
Sadede dönelim. Allah için sevmenin ölçüsü nedir? Nasıl anlarız Allah için sevdiğimizi. Nur deryasından yudumladığım bazı katrelerden
Dünyayı niçin seviyoruz?Ahiret ve cennetin muvakkat fidanlığıolduğu için mi? Yoksa keyif ve eğlence yeri olduğu için mi? Niçin seviyoruz. Sevmiyor muyuz yoksa
Ahiretin tarlası ve esma-i hüsnanın nakışlarının tecelli ettiği bu mekân sevilmez mi? En büyük ticaret yapılacak olan bu mekân sevilmez mi? Bu iki yüzüyle
Ama Allah için nefret te edilir şu garip dünyaya. Çünkü hakiki manasıyla sevilmediği zaman insanı Allahtan uzaklaştıran da dünyadır. VeDünya sevgisi hataların başı(hadis)olur
Leziz taamları ve meyveleri severim, peder ve valide ve evlâtlarımı severim, refika-i hayatımı severim, dost ve ahbaplarımı severim, enbiya ve evliyâyı severim, hayatımı, gençliğimi severim, baharı ve güzel şeyleri ve dünyayı severim. Nasıl bunları sevmeyeceğim? Nasıl bütün bu muhabbetleri Cenâb-ı Hakkın zât ve sıfat ve esmâsına verebilirim? Bu ne demektir?" (Sözler583)
Bir elmayı yerken elmayı mı severiz? Rahman ve Münim isimlerini mi? Annemizi babamızı onlara muhtaç olduğunuz zaman mı severiz? Yoksa onlar bize muhtaç olduğu zaman mı? Ayetteki hürmet emrine mi ittiba ederiz? Yoksa hayatlarını istiskal mi ederiz? Ya eşlerimizi genç ve güzelken mi severiz? Yoksa yaşlandıkça ebedi hayat arkadaş olduklarını düşünüp daha çok mu severiz? Ya hayatı niçin severiz? Sermaye olduğu için mi? Yoksa bir kere daha mı dünyaya geleceğimmantığıyla mı? Elimizde muhafaza edemediğimiz katiyyen gidecek olan latif gençliğinizi hissiyatınıza mağlup olarak gayrı meşru dairede harcayarak mı seversiniz? Yoksa terbiye-i islamiye ile baki bir gençliği kazandırdığı için mi?
Dostlar vardır salihtirler. Onları Salih amelleri cihetinde sevmek Allah namına sevmektir. H.z.Ebubekirin H.z. Muhammede olan dostluğu bu sırdandır. Ensar muhacir kardeşliği gene bu sırdandır. Ve büyük zatlarıda amel-i Salih cihetinde sevmek lazımdır. Unutmayalım ki hala Hazreti İsa ve Aliyi Allah namına değil de mecazi olarak seven ve helak olan birçok insan var. Zaten hadiste Hazreti Aliye denildiği gibi;
Sende, Hazret-i İsâ (a.s.) gibi, iki kısım insan helâkete gider: Birisi ifrat-ı muhabbet, diğeri ifrat-ı adâvetle. Hazret-i İsâ'ya, Nasrânî, muhabbetinden, hadd-i meşrudan tecavüzle -hâşâ- 'ibnullah' dediler. Yahudi, adâvetinden çok tecavüz ettiler, nübüvvetini ve kemâlini inkâr ettiler. Senin hakkında da, bir kısım, hadd-i meşrudan tecavüz edecek, muhabbetinden helâkete gidecektir."(Mektubat107)
Aklıma ve kalbime en çok sorduğum soru 'Gerçekten Allah için mi seviyorsun''...
Düşünüyorum düşünüyorum düşünüyorum...
Ağır bir imtihan...
Bir sevgi Allah için başlayıp Allah için devam etmiyor da olabilir...
Bu yüzden her an imtihan her an cihad burada da söz konusu...
Beklentisiz safi bir sevgiyi elde edecek miyiz?
İhlâs ihlâs ihlâs....
Onun için Onun için Onun için
Kolay mı? Karşılıksız sevmek
Karşılıksa, en büyük karşılık olan Rızayı İlahi yetmiyor mu bize yoksa
Bu yazı nefsimedir
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.