Allah, kendini beğenenleri, çok övünenleri sevmez
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Hadid Suresi 22-24. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
22 . Yeryüzünde ve nefislerinizde baş(ınız)a gelen hiçbir musîbet yoktur ki, mutlakā onu yaratmamızdan önce bir kitabda (Levh-i Mahfûz’da yazılı) olmasın! (*) Şübhesiz ki bu, Allah’a göre pek kolaydır.
23 . Tâ ki elinizden gidene üzülmeyesiniz ve (Allah’ın) size verdiği ile şımarmayasınız! Çünki Allah, bütün kendini beğenenleri, çok övünenleri sevmez.
24 . Onlar (o şımaran kimselerdir) ki, cimrilik ederler ve insanlara da cimriliği emrederler. İşte kim (Allah yolunda sarf etmekten) yüz çevirirse, artık (bilsin ki) şübhesiz Ganî (hiçbir şeye muhtaç olmayan), Hamîd (hamd edilmeye yegâne lâyık olan), ancak Allah’dır.
(*) “Evet, ma‘nen terakkî etmeyen (yükselmeyen) avam (sıradan halk) içinde kaderin cây-ı isti‘mâli (kullanılma yeri) var. Fakat o da mâziyât (geçmişte) ve mesâibdedir (musîbetlerdedir) ki, ye’sin (ümidsizliğin) ve hüznün ilâcıdır. Yoksa maâsî (isyan) ve istikbâliyâtta (geleceğe âid şeylerde) cârî (geçerli) değildir ki, sefâhete (günahlara) ve atâlete (boş durmaya) sebeb olsun. Demek kader mes’elesi, teklif ve mes’ûliyetten kurtarmak için değildir, belki fahır ve gururdan kurtarmak içindir ki, îmâna girmiş. Cüz’-i ihtiyârî (insanın cüz’î irâdesi), seyyiâta (günahlara) merci‘ olmak içindir ki, akîdeye (inançesaslarına) dâhil olmuş. Yoksa mehâsine masdar (iyiliklere kaynak) olarak tefer‘un etmek (fir‘avunlaşmak) için değildir.” (Tılsımlar, 26. Söz, 79)