Allah seni bildiği gibi yapsın demek günah mı?

Allah seni bildiği gibi yapsın demek günah mı?

Allah seni bildiği gibi yapsın şeklinde dua yapılır mı? Böyle bir duada bulunmak doğru mu? Bu dua mıdır, yoksa beddua mıdır? Bu sözü dua veya beddua anlamında demenin inanç bakımından veya kul hakkı açısından bir sakıncası olur mu?

Normalde “Allah seni bildiği gibi yapsın” sözü, anlamı açık olmayan bir ifadedir. Bu söz, söyleyenin niyetine göre değerlendirilebilir.

“Allah seni bildiği gibi yapsın” sözünü beddua niyeti olmadan bir dua niyetiyle söylemenin bir sakıncası olmaz. Ancak yanlış anlamaya da uygun bir söz olduğundan, bunun yerine “Allah senin iyiliğini versin.” “Allah seni iyilikle mükâfatlandırsın” gibi açık ve anlaşılır ifadeler kullanılması güzel olur. Böylece hem yanlış anlamalara meydan verilmemiş olur, hem de açıkça dua edilmiş olur.

Ancak, “Allah seni bildiği gibi yapsın” ifadesini, beddua niyeti ile söylemek uygun değildir. Zira beddua, Farsçada "kötü" anlamına gelen bed ile Arapçada "isteme, dileme" gibi anlamlara gelen dua kelimelerinden oluşmuş bir bileşik isimdir.

Bir kimsenin başına kötü şeylerin gelmesi için yapılan duaya beddua denilmektedir.

İslam'da Müslümanların gerek kendileri ve gerekse başkalarına haklı bir gerekçe olmadıkça beddua etmeleri yasaklanmıştır. Bu konuda Peygamber Efendimiz (asm): "Kendi aleyhinize, evlatlarınızın ve mallarınızın aleyhine sakın beddua etmeyiniz. Olur ki, duaların kabul olacağı bir saate rastlarsınız da bedduanız kabul olmuş olur." buyurmuştur. (Müslim, Zühd, 74)

Peygamber Efendimiz (asm), her ne kadar ileri gelen bazı müşrikler hakkında istisnai olarak beddua etmiş olsa da (Ahmed. b. Hanbel, Müsned, 1/393-397), beddua etmekten kaçınırdı.

Kendisinin lanet eden değil, aksine rahmet peygamberi olduğunu söylerdi.

Mekke döneminde İslamı tebliğ etmek üzere Taif'e gittiğinde, orada kötü bir davranışla karşı karşıya kalmış; dönüşte taş yağmuruna tutulmuş, mübarek ayakları kanlar içerisinde kalmıştı. O sırada Allah tarafından kendisine "onlar aleyhine yapacağı duanın kabul edileceği, dilerse onları helak edeceği" bildirilmiş, fakat Peygamber Efendimiz (asm) "Hayır, belki bunların soyundan sana ibadet edecek çocuklar doğar, ya Rabb" demiştir. (Buharî, Bedü’l-Halk, 7; Müslim, Cihad, 111)

Uhud'da dişini kıran, yüzünü yaralayan düşmanları için: "Allah'ım! Kavmimi bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar" diye dua etmiştir. (Beyhakî, Şuabu’l-İman, II, 164 Hadis No: 1447, 1448)

Ayrıca Hz. Peygamber'in, genellikle müşrik düşmanlarına beddua etmek yerine onların hidayete ermeleri için dua ettiği de bilinmektedir (Buhari, Daavat, 59)

İslam bilginleri de, Müslümanların olur olmaz sebeplerle birbirleri aleyhine beddua etmelerinin İslam ahlakıyla uyuşmayacağına dikkat çekmişlerdir. Hatta bilhassa mutasavvıflar, bedduanın tasavvufi edeple bağdaşmadığını belirtirler.

Lüzumsuz yere beddua eden kişi bundan pişman olup Allah'tan af istemelidir. Eğer bedduayı hak etmeyen birine beddua etmişse, tövbe etmekle beraber ayrıca ondan helallik de almalıdır.

Haksızlığa uğrayan kimsenin, beddua etmek yerine, karşıdaki kişiyi "Allah'a havale ettim" demesi veya "Allah seni bildiği gibi yapsın" demesi, kısmen bedduadan daha uygun bir hareket olabilir. (bk. TDV Diyanet İslam Ansiklopedisi, Beddua md.)

Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.