Veyahut, bir sultan-ı mu'cizekâr, kendi iktidarını göstermek için veya ibret ve tenezzüh için bir işaretle dağları kaldırır, memleketleri tebdil eder, denizi karaya çevirdiğini gördüğün halde, sonra görsen ki, büyük bir taş dereye yuvarlanmış, o zâtın kendi ziyâfetine dâvet ettiği misafirlerin yolunu kesmiş, geçemiyorlar. Biri sana dese, "O zât, bir işaretle, o taşı, ne kadar büyük olursa olsun, kaldıracak veya dağıtacak; misafirlerini yolda bırakmayacak." Sen desen ki, "Kaldırmaz veya kaldıramaz." ne kadar divânece hareket ettiğini anlarsın./ Sözler | Onuncu Söz