Her insana latife-i rabbaniye takılmıştır.

Görmeye engel bir şey yok... Mümkün... O zaman bakıp görebilirsin.

Görmek kendinde görmektir (aslı’nda)... Ayna sendedir... Yeter ki kirlerinden arınsın ve netleşsin.

Bu, senin, kabiliyetin oranında Rabbini görmektir.

Kalbin siyahı bu görüntünün düştüğü perdedir; Sevgili’nin (c.c) bu ‘ayna perde’ üzerinden bir resmi görünecektir... Sana özgü bir görüntü... ‘Ben’liğinin sınırlarında senin olacaktır.

Nasıl ki, herkes ‘güneş benimdir’ diyebilir, bu resim de sende yansıyan güneştir, o aslında sendeki güneştir. Onun külliyeti içinde kendine bir ‘ben’i bu şekilde yakalayabilirsin.

Fakat... Hakikatte, güneşi külliyen istersen... O zaman perdeyi yırtıp, aynayı sıfırlaman gerekir.

Bu, sendeki sevgiliyi her yerde ve her şeyde bırakıp, arı bir su gibi yokluğa sızıp, büyük bir havuzu kazanarak; bütünüyle muhatap olmayı ve nihayetinde hakikate teslim olmayı getirir.

Sen yoksundur, senin kıymet ve kerametin de yoktur; yalnız hakikat vardır.

O'nun kudret elinde ve hikmet perdesinde her şey hakikatin temsilini oynamaktadır.

Hakikat bu temsildedir; perde yırtılmış ve ucu gözün önündedir.

Bu eli (hakikatin dalı) tutmakla evrensel hiyerarşiye katılırsın... Derecene göre bir yerin olur... O yerde yükselirsin... İlmelyakîni, aynelyakîn hatta hakkalyakîni yakalarsın... Zevki, neşeyi geçip ‘asıl’ı ve özü çekersin.

Onu tanırsın... Tanıdıkça yaklaşırsın... Yaklaştıkça yakınlaşırsın... Uzaklığını yakaladıkça, O’nun yakınlığını kazanmaktır... Sonra, her vurduğun yerde hakikat fışkırır... Her hakikat O’na senden ve sana O’ndan bir konuşmadır... Her konuşma muhabbeti getirir... Her muhabbet buluşma arzusunu arttırır... Her buluşma arzusu karşılıklıdır.

Kendindeki keşif O’nun sana bir ikramıdır... Kendini sana göstermesidir.

Her ‘sen’in gibi, huzura alınırsın. En büyük ödül budur. ‘Hakikaten’ bir görüşme müjdesini alabilmek...

Neticede, O’nu görmek istiyorsan şimdi de görebilirsin... Göz içindedir... Eğer O’nun bütün mevcudata vereceği büyük davete katılmak ve kainatın Sahibi olarak muhatap olmak ve görüşmek istiyorsan, din gününü bekleyip makamını layık olacak şekilde büyütmelisin... Hakikatte terakkiye sarılmalısın.