Altı bin sayfalık Risale-i Nur’u evden çıkmadan 17 kere elle yazdı
Teksir ve matbaanın yasak olduğu bir dönemde Risale-i Nur Külliyatı’nı tam 17 kere yazmış, 40 sene evinden dışarı çıkmamıştı...
Bugün Isparta/Kuleönü kahramanı Büyük Ruhlu Küçük Ali ağabeyimizin vefat yıl dönümüdür... 1907’de doğan Küçük Ali Ağabey 13 Kasım 1974 tarihinde Rahmet-i Rahman’a vasıl oldu. Rahmet dualarımızla anıyoruz... Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-1 kitabında Küçük Ali ağabeyi Kuleönü köyünde kendi evinde 1972 senesinde yaptıkları ziyareti şöyle anlatıyor:
BÜYÜK RUHLU KÜÇÜK ALİ AĞABEY KÜLLİYAT’I TAM 17 KERE YAZDI
“Mübarekler Pehlivanı Büyük Ruhlu Küçük Ali” ağabeyimiz, 1907 senesinde Isparta’nın Atabey ilçesinin Kuleönü köyünde doğmuştur. Nur davasında çok önemli hizmetlere vesile olduğunu, Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin ona yaptığı iltifatlarından anlıyoruz. Teksir ve matbaanın yasak olduğu bir dönemde Risale-i Nur Külliyatı’nı tam 17 kere yazmış, 40 sene evinden dışarı çıkmamıştır...
“Büyük Ruhlu Küçük Ali” Ağabey, Üstad’ımızın “Sarıbıçak Mustafa” veya “Kuleönlü Mustafa” olarak Külliyat’ta bahsettiği Mustafa Hulusi’nin kardeşidir. Aslında soyadları “Sallabacak” iken, Said Nursi tarafından “Sarıbıçak” olarak değiştirilmiştir. Daha sonraları da soyadını ‘Çelik’ olarak değiştirmiştir.
Büyük Ruhlu Küçük Ali’nin inci gibi el yazısı... İkinci Mektup’tan...
KULEÖNÜ’NDE HUZUR VE SAADET DOLU BİR EV...
Ankara’da talebeyiz… 1972 senesinin Mayıs ayında Mehmet Kurdoğlu, İsmail Anbarlı, Selahattin Yeşilyurt ağabeylerle birlikte Teknik Öğretmen ve ODTÜ’den 10’a yakın talebeyle, Isparta ve civarı seyahatine çıktık. Araba, Said Özdemir ağabeyin Chevrolet marka pikabı. Şoförümüz İsmail Anbarlı...
Sav köyünde Mustafa Gül ağabeyi ziyaret ettikten sonra, Kuleönü köyüne geçip, “Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabey”in evine gittik. Tek katlı köy evinde, zemin üzerine serilmiş kilimin üzerine oturduk. Ev fevkalâde mütevazı ve sade... Fakat huzur ve saadet dolu...
ÜSTAD BEDİÜZZAMAN NEDEN “KÜÇÜK ALİ” DEMİŞTİ?
Bediüzzaman Diyor ki:
“Mübarek heyetinin büyük bir kahramanı Büyük Ali’nin sisteminde Küçük Ali’nin Mucizat-ı Kur’aniyesi, Mucizat-ı Ahmediye’nin tam mutabık bir baki pırlanta tarzında mevki aldı. Erhamürrahimin her harfine mukabil yazana on sevap ihsan eylesin! Âmin...” (Kastamonu Lâhikası, 84)
Hz. Üstad’ın daha birçok mektubunda ‘Büyük Ali’ ve ‘Küçük Ali’ isimleri yan yana geçmektedir. Hep merak ederdim; Aziz Üstad niçin “Küçük Ali” demişti? Acaba Büyük Ali’den (İslamköylü Hafız Ali) yaş olarak mı, yoksa görünüş olarak mı küçüktü? Kuleönü’nde gördüm ki; hakikaten Küçük Ali Ağabey beden itibarıyla küçük, zayıf ve kısa boylu idi. Ama cismanî küçüklüğü nasıl gözle görünüyorsa, biraz konuştuktan sonra, “ruhunun büyüklüğü” cisminin küçüklüğünden daha zahir ve daha parlak şekilde tecessüm ediyordu...
Bediüzzaman Hazretlerinin ‘Büyük Ali’ dediği İslamköylü Hafız Ali Ergün 1898 doğumlu olup ‘Küçük Ali’den 9 yaş büyüktür. Küçük Ali’den bedenen de büyüktü. Hafızlık talebesi Hafız Ahmed Lütfi O’nu şöyle tarif ediyor: “Hocam Hâfız Ali, 1.75 veya 1.80 boylarında ince uzun bir yapıdaydı… Yüzü de uzuncaydı… Esmer değil beyaz tenliydi…” (Ö. Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-3)
MUNİS BİR SES, TATLI TEBESSÜMLER, DERS VERİCİ DÜŞÜNDÜRÜCÜ LÂTİFELER...
Büyük Ruhlu Küçük Ali ağabeyin evindeyiz;
Yumuşak munis bir ses, devamlı tatlı bir tebessüm, ders verici düşündürücü lâtifeler... Bu vasıflar böyle bir nur kahramanı için, Hz. Üstad’ın “Mübarekler Pehlivanı”, “Büyük Ruhlu” taltifleriyle ifadesini buluyordu. Küçük Ali ağabeyin hasbiliği ile evindeki huzur ortamı bütünleşince bambaşka bir âleme sürüklenip gidiyordu insan...
Barla Lâhikası’nda, “Kuleönü’nden Sarıbıçak Mübarek Mustafa’nın kardeşi Küçük Ali’nin fıkrasıdır” diye başlayan bir mektuba Küçük Ali ağabeyin “Âciz Talebeniz Ali Ulvî” olarak da imza attığını görüyoruz. (Barla Lâhikası, 157)
KÜÇÜK ALİ AĞABEYİN DERS OKUMA TARZI
Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabey kısa bir hasbıhalden sonra kendi el yazması olduğunu zannettiğimiz Osmanlıca Sözler kitabından, Yirminci Söz’ün İkinci Makamı’ndan bir parça okuyuverdi bizlere. Okumaya başlamadan önce zihinlerimizi derse tevcih etmek için, “Kardeşlerim! Üstad eserlerini kalp ve akla hitap ederek yazmıştır” diye başlayan uzunca bir konuşma yaptı. Sonradan anladık ki, Ali Ağabey bu konuşmasında bize, Barla Lâhikası sayfa 143’te geçen, Ağabeyi Mustafa’ya aid oldukça uzun mektuba; kendisinin yazdığı haşiyenin aynısını anlatmış. Barla Lâhikası o tarihte daha basılmamıştı, henüz okumamıştık.
Bizimle beraber gelen bedenen küçük yapıda ODTÜ’de okuyan, “Eskişehirli Mehmet” dediğimiz bir kardeşimiz vardı; Küçük Ali ağabeye yakın oturuyordu. Ali Ağabey ara sıra durup, Mehmet’in yüzüne hafifçe “Değil mi kardeş?” deyip, okşar gibi tokatlıyordu. Böylece hem yorgun olan bizlerin dikkatini topluyor, hem de dersi canlı tutuyordu. Hatta bir ara Mehmet Kurdoğlu Ağabey: “Ağabey, bu da bizim Küçük Mehmet’imiz!” diye lâtife yapmıştı. Artık o kardeşimizin adı da “Küçük Mehmet” olarak kalmış oldu. Büyük Ruhlu Küçük Ali ağabeyi bir daha görmek nasip olmadı...
Büyük Ruhlu Küçük Ali ağabeyin Kuleönü köyündeki mezarı.
KÜÇÜK ALİ AĞABEYİN MEZAR KİTABESİ ŞÖYLEDİR:
Yâ Bâki!
Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi Mübarekler Heyeti’nin önde gelen rükünlerinden kendisi ile beraber ağabeyi Sarıbıçak Mustafa’nın kaleminde kendisinde olduğu için ömrünün sonuna kadar evinden çıkmadan Nur’ları yazan, Risale-i Nur’un hizmetini dünyada her şeye tercihen hayatının en büyük maksadı yapan; Mübarekler Pehlivanı ve Nur’un Büyük Abdurrahman’ı Büyük Ruhlu Küçük Ali Çelik
D. 1324 Ö. 1974 Ruhuna Fatiha
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.