Amaç iki tarafı da zayıflatmak mı?

İddiaya göre Suriye’ye yapılacak operasyonun amacı güçlenen Esad iktidarını zayıflatmak ve iç savaşın sürmesini sağlamak.

Yani, son günlerde güçlenen Esad güçleri iktidarı tamamen ele geçirmesin, muhaliflerin savaşmaya takatleri kalsın diye; birazcık ayar yapmak.

Çünkü Esat güçlenirse bölgede İran daha etkili olacak. İran, Irak, Suriye, Lübnan’daki Hizbullah’ı da katarsak hayli güçlü bir Şii ittifakı ortaya çıkıyor. Karşısında muhalifler ve onları destekleyenler. Yani Türkiye, Suudi Arabistan veya Sünni kesim.

Savaşan böyle bir tabloyu güçlendirmek, savaşmalarının devamını sağlamak…

Bu tablo kimin işine yarıyor? Başta İsrail’in, sonrada diğer batılı ülkelerin…

Çatışma devam ederse ve biraz da genişlerse bu sayede İran zayıflayacak, Türkiye bölgesel güç olma şansını kaçırmış olacak, yalnız kalması (eskiden olduğu gibi) devam etmiş olacak. Ve böylece Ortadoğu’yu yönetmek daha kolay olacak. İsrail de dolayısıyla güven altına alınmış olacak.

Bu bir senaryodur. Ancak senaryo da olsa insana hayli mantıklı geliyor. Neden olmasın?

İran’la Türkiye’nin çatışmasından Müslümanların dışında kim rahatsız olabilir ki… Hemen hepsi zil takıp oynar.

ABD, “Türkiye müttefikim, aman yazık, müttefikim zarar görmesin mi?” der. Veya İngiltere veya Fransa, Türkiye’ye günahlarını bile vermek istemeyen bu ülkeler mi rahatsız olacak? Rusya ile Çin’i hiç söylememe gerek yok. Onlar zaten başından beri bu işte taraf olmaları bu meselede hayli hevesli oldukları açık ve net görünüyor.

Bu senaryoyu dile getirmek bile insanı incitiyor. Hayli rahatsız ediyor. Ama neylersin ki, görünen o…

İnsanı derinden inciten bir görüntü var.

Aslında bu tablo asırlardır başka şekillerde sürdürülüyordu, şimdilerde farklı bir boyut kazanmış oldu. Daha doğrusu artık bizler de bunu görmeye başladık.

Üstadımız bu tablonun yok olması için hayli çaba göstermiştir. Önerdiği düsturlar hayli etkileyici ve yol göstericidir. Uyulabilse mesele çözülür.

Mesela şu düsturu: “Bizim cemaatimizin meşrebi, muhabbete muhabbet ve husûmete husûmettir. Yâni, beyne’I-İslâm muhabbete imdat ve husumet askerini bozmaktır.” (Hutbe-i Şamiye sh. 90) diyor.

Evet, muhabbet bu meselede çok etkili bir iksirdir. Müslümanları bir birine raptedecek, ittihad-ı İslam’ın önünü açacak en etkili duygudur. Bu duyguyu işletmenin yollarını aramak, Müslümanlar arasındaki muhabbeti kıracak her türlü hareketten sakınmak, düşmanlıkları da yok edecek şekilde davranmak her müminin vazifesidir.

“Dâhilde silah çekilmez” kaidesi de aslında bu neticenin doğmasına neden olacak en etkili yöntemdir. Silah çekenler bilmelidirler ki, Müslümanlar arasındaki düşmanlığı biraz daha körüklemiş oluyorlar. Ve düşmanın ekmeğine yağ sürüyorlar.

Vakıa bu münafıkları (darbecileri) bize müsallat etmişler. Münafık kâfirden eşettir. Ancak sonuç değişmiyor. Bir münafığı bertaraf edeceğim derken düşmanın ekmeğine yağ sürdüğümüzün farkında olmuyoruz. Allah basiretimizi arttırsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum