Amerika'nın utanç yasasıydı

Amerika'nın utanç yasasıydı

Bugün 17 Mayıs. 17 Mayıs'ın önemi ise, 1954 yılında Amerika Birleşik Devletleri ve Dünya'nın gördüğü en...

Ömer Çiftçi'nin haberi:

RİSALEHABER-Bugün 17 Mayıs. Bundan 62 yıl önce, yani 17 Mayıs 1954 tarihinde, tarihin gördüğü en "ırkçı" ve belki de en mide bulandırıcı yasalarından biri nihayet yürürlükten kaldırıldı.

Amerika Birleşik Devletleri, kuruluşundan beri her ne kadar "Özgürlük" ve "Eşitlik" söylemlerini ön plana koysa da, bu söylemlerin lafta kaldığını tarih boyunca bize göstermiş bir devlettir.

Bugün itibari ile Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump, Müslümanlar'a karşı "ırkçı" söylemleri ile gündemden düşmüyor, hatta bu söylemler belirli kesimlerde olumlu yankılar bile buluyor. Eğer Donald Trump seçilirse, Amerika Birleşik Devletleri belki de 62 yıl geriye dönecek.

Çünkü bundan 62 yıl önceye kadar, ABD'nin 17 eyaletinde 50'li yıllara kadar yürürlükte olan yasalar, siyah çocukların beyaz çocuklarla aynı okullara gitmelerini yasaklıyordu. Bu uygulamanın dayanağı, bir zamanlar Louisiana'da bir mahkemenin vermiş olduğu bir karardı. Bu karara göre, siyahlarla beyazlar farklı eğitim kurumlarında aynı olanaklara sahip oldukları müddetçe, ırk ayırımcılığının hukuka uygun olduğunu söylüyordu. Fakat eşit imkanlar diye bir şey hiçbir şekilde mevcut değildi.

50'li yılların başlarında ise siyahlar, yavaşça uyanış hareketlerine başlamış ve başta bu konu ile ilgili olmak üzere pek çok dava açmıştır. Dönemin Amerika Başkanı Einsenhower da bu konuda siyahilerin yanında yer almıştır.  17 Mayıs 1954'te ise dokuz yargıç oybirliğiyle okullardaki ırk ayırımcılığının anayasanın eşitlik ilkesinin ihlali anlamına geldiğine karar vermiştir.

O gün siyahilere karşı yapılan bir ayrımcılık kaldırılmış olsa da, Amerika ve ırklar arası ayrımcılık bugün bile birbirinden kopmayan iki olgu olmuştur.

BEDİÜZZAMAN IRKÇILIK İÇİN NE DEMİŞTİ?

Peki Bediüzzaman Said Nursi ırkçılık ve milliyetçilik konusuna nasıl yaklaşır? Bunları birbirinden nasıl ayırır?

Avrupa'da dini akımların yerini materyalist akımlara bırakması ile revaçta olmaya başlayan Irkçılık, 1900'lü yılların başı ve ortasında belki de en güçlü dönemini yaşamıştır. Irkçılık akımlarının ortaya çıkardığı, Darwinist ve Materyalist ideolojiler, 2.Dünya Savaşı'nda 50 Milyondan fazla İnsanın ölümüne yol açmıştır. 2. Dünya Savaşı sonrası da devam eden ve temeli Sosyal Darwinizm'e dayan bu ideolojiler, Risale-i Nur'larda da genişçe eleştirilmiştir.

Bediüzzaman Said Nursi, Irkçılık ve Milliyetçilik ayrımını şöyle değerlendirmiştir:

"Fakat fikr-i milliyet iki kısımdır: Bir kısmı menfidir, şeâmetlidir (kötü ve uğursuz), zararlıdır. Başkasını yutmakla beslenir, diğerlerine adâvetle devam eder, müteyakkız davranır. Şu ise, muhasamet (kavga ve düşmanlığa)  ve keşmekeşe sebeptir." (Mektubat- 26.Mektup- Üçüncü Mebhas)

Irkçılığı kavga ve düşmanlığa sebep olarak gören Bediüzzaman Said Nursi'nin işaret ettiği gibi, gerçekten de 2. Dünya Savaşında doruk noktasına ulaşan bu kavga, 50'li yıllarda da Amerika'da siyahilerin çeteleşmesi ve belki de olaylardan ilgisiz olan beyaz ırkın bile acı çekmesi ile sonuçlanmıştır.

"Müsbet milliyet, hayat-ı içtimaiyenin ihtiyac-ı dahilîsinden ileri geliyor. Teâvüne, tesanüde sebeptir; menfaatli bir kuvvet temin eder, uhuvvet-i İslâmiyeyi daha ziyade teyid edecek bir vasıta olur." (Mektubat- 26.Mektup- Dördüncü Mesele)

Kaynak: RisaleHaber.com

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.