Sabri ALTUN
Anlat be dayı!
Matruşka bebekleri mi desem, iç içe girmiş kaleler mi desem?
Bir açıyorsun yenisi çıkıyor.
Bir deviriyorsun yeni kaleler ortaya çıkıyor.
Evet, garip, ilginç, kafa törpüleyici hatta iç gıcıklayıcı ve de tüyler ürpertici bir rejim...
Rahmetlik babaannem sağ olsaydı "alsana Deccal işte!" diyecekti.
Rahmetlik Hoca dayım yaşasaydı çok daha farklı bir yorum getirecekti.
Mesela yorumlarından birisinde şöyle derdi:
"Bu ülkeyi bir iç rejim idare ediyor. Bu rejim en orta yerde duruyor onun önünde en az altı tane peş peşe kale surları.
Merkeze ulaşıp devirmek için altı tane anahtar lazım yahut ta tek tek kaleleri devirip en içe doğru gitmek lazım.
Fakat... Hele bir iç kale var ki onu delmek ve devirmek çok zor.
Hatta bugünkü şartlarda imkânsız." (O gün dediği tarih 1990)
Tabi arada bunca zaman geçti.
Ben hala onun yorumunu anlamaya çalışıyorum.
Kaleler ne?
İç rejim ne?
Acaba kendince bir masal mı anlatmıştı rahmetlik?
Kendisi hak dünyada inşaallah cennet bahçelerinden bir bahçede beni seyrediyordur.
Bugün onun laflarını düşünüyorum:
Acaba en dış kale devlet sermayesi mi?
Ondan sonra basın mı?
Ondan sonra üniversite gibi önemli kamu kurumları mı? Yani bürokrasi mi?
Ondan sonraki surlar askeriye mi?
En zoru yargı mı?
Eğer bunları kast etmişse bence bir tarafını eksik görmüş.
Bu kale surlarını birbiriyle ilişkilendiren koordinasyon sistemini görmemiş.
Yani çete tipi oluşumları...
Yani Ergenekon benzeri yapılanmayı...
90’lı yıllarda gazetelerde 250 civarında devlet çetesi olduğunu belirten haberler okumuştuk.
Acaba hala bu durum devam ediyor mu?
***
Keşke rahmetlik dayım sağ olsaydı da; "bana bir şeyler anlat dayı" deseydim.
Bana olacakları anlat.
Bu günlerde canım çok sıkılıyor be dayı.
Anlat ki ufkum açılsın.
Anlat ki gözlerimdeki ışık yansın.
Anlat ki ruhum mancınıktan kurtulsun.
Bana Hizbullah'ı anlat.
Neden salıverdiklerini anlat.
Suçsuzlarsa neden yakalandıklarını, suçluysalar neden bıraktıklarını anlat.
Son on yılın gelgitlerini anlat.
Anlat ki suskun bir dünyanın haykırışı olsun.
Bu ülkede bir daha ihtilaller olacak mı?
Anlat ki iktidarlar devrilsin.
Yahut da iktidarlar muktedir olsun.
Neye ve ya kime güveneceğimizi anlat.
Yıkıldı yıkılacak dediğimiz kalelerin neden tekrar dirilmeye başladığını anlat.
Havaya kalkan şu balyozun bir türlü yere inmediğini anlat.
Canhıraş bir feryadın alacakaranlık kuşağındaki yankısını anlat.
Sen “Özal’a” düşkündün ben de kızıyordum.
Hala ona niçin kızdığımı bilmiyorum.
Bana ona da anlat.
***
Yahu be dayı!
Hak dünyadasınız, mana âlemindesiniz.
Biliyorum ki ne zaman bu âlemde zulumatlar çoğaldıysa mana âleminin dikkatini çekmiştir.
Hele konu İslam mukadderatı olunca divanlar kurulur, toplantılar yapılır, helaket ve felaket devrinde olup bitenleri değerlendirirler.
Ve işte bugün İslam mukadderatının konuşulacağı zamandır.
İslam âlemi üzerindeki toz bulutları İsrafilvari bir sur bekliyor.
Tüm İslam ülkeleri kendi putlarını devirmek için intibaha gelmişler.
Bu da mana âleminin kesin alkışını alıyordur.
Belki sevinmem lazım, fakat nedense tam sevinemiyorum.
Çünkü hala ruhumu sıkan sıkıntılarım var.
“İhtilaller ülkesi” vasfını hala atmış değiliz.
Ülkemiz de hala insanlar fişleniyormuş.
Hala darbe yapanlara hesap soramıyoruz.
Düşünebiliyor musunuz; darbe hazırlığı yapanları tutuklamaya başladılar diye yer yerinden oynuyor.
Meclis kürsüsünde “neden bunlar tutuklandı?” diye velvele kopartılıyor.
Kozmik oda açılıyor, Gölcük’te çuvallar dolusu belgeler çıkıyor, yine de “yalandır yalan” diye koca koca adamlar geçiştirmeye çalışıyor.
İhtilal olunca tankın üzerine atlayacaklarmış.
Hakkat dayı! Bu pişkinliğe ne ad verelim?
Son olarak şunu söyle:
Senin tabirince en az altı tane iç içe kalelerin kaçı devrilmiş?
Yoksa bütün bunca kargaşa o iç rejimin kendisini koruma adına yaptığı bir aldatmacamıdır?
Acaba biz hayallerle mi avunuyoruz?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.