Annelerdeki 'içgüdü' değil sevk-i ilahi

Annelerdeki 'içgüdü' değil sevk-i ilahi

Hürriyet gazetesinde yer alan bir haber anneliğin yavrularını korumak büyük bir değişime yol açtığını ortaya çıkardı

Risale Haber-Haber Merkezi

Hürriyet gazetesinde yer alan bir haber anneliğin yavrularını korumak için kadınlarda büyük bir değişime yol açtığını ortaya çıkardı. Ayı örneği verilen haberde "şefkat kahramanı" olan annelerin değişimleri "içgüdü" yorumu yer aldı.

Gazetedeki haber şöyle:

"ABD’de bilim insanları emziren annelerin doğaları gereği “korkusuzlaştıklarını” ve yavrularını korumak için bir “ayı” kadar tehlikeli olabileceklerini belirtti. California Üniversitesi’nde bebek emziren, bebeğini hazır sütle besleyen ve çocuğu olmayan 60 kadın incelendi.
Emziren kadınların kan basınçlarının düştüğünü ve hormon düzeylerinin değiştiği tespit edildi. “Anaç savunma mekanizması” diye adlandırılan bu değişimlerin dişi ayılardakiyle benzer olduğu görüldü. Bunun yavruyu yırtıcı hayvanlardan koruma içgüdüsü olduğu belirtildi."

RİSALE-İ NUR'DAKİ ANNELİK YORUMU

Risale-i Nur'un bir çok bölümünde annelerin yavrularıyla ilgili şefkat örneklerine dikkat çekilir. İnsanlarda olduğu gibi hayvanlarda da yabruları için canını feda edeceği belirtilir.

İşte annelerin yavrularıyla birlikte gelen değişime bir kaç örnek:

Evet, rahmet-i Rabbâniyenin en hürmetli, en halâvetli, en lâtif ve en şirin bir cilvesi olan şefkat-i valide, hakaik-i kâinat içinde en muhterem, en mükerrem bir hakikattir. Ve valide, en kerîm, en rahîm, öyle fedakâr bir dosttur ki, o şefkat saikasıyla, bir valide, bütün dünyasını ve hayatını ve rahatını, veledi için feda eder. Hattâ, valideliğin en basit ve en ednâ derecesinde olan korkak tavuk, o şefkatin küçücük bir lem’asıyla, yavrusunu müdafaa için ite atılır, arslana saldırır. (Mektubat, On Birinci Mektup)

Hem, gerek nebatî ve gerek hayvanî ve gerek insanî bütün validelerin o rahîm şefkatleriyle ve süt gibi o lâtif gıda ile o âciz ve zayıf yavruların terbiyesi, ne kadar geniş bir rahmetin cilvesi işlediği bedaheten anlaşılır.

Evet, aç bir arslan, zayıf bir yavrusunu kendi nefsine tercih ederek, elde ettiği bir eti yemeyip yavrusuna vermesi; hem korkak tavuk, yavrusunu himaye için ite, arslana saldırması; hem incir ağacı, kendi çamur yiyerek, yavrusu olan meyvelerine halis süt vermesi, bilbedâhe, nihayetsiz Rahîm, Kerîm, Şefîk bir Zâtın hesabıyla hareket ettiklerini, kör olmayana gösteriyorlar. Evet, nebatat ve behimiyat gibi şuursuzların gayet derecede şuurkârâne ve hakîmâne işler görmesi bizzarure gösterir ki, gayet derecede Alîm ve Hakîm birisi vardır ki, onları işlettiriyor. Onlar, Onun namıyla işliyorlar. (Sözler, Onuncu Söz)