Artık hakiki meşveret dönemi

Artık hakiki meşveret dönemi

Meşveretin zamanının geldiğine dikkat çeken Vakit yazarı Muhsin Meriç, istişare mekanizmasına dahil olanların kazanacağını söyledi

Risale Haber-Meşveretin zamanının geldiğine dikkat çeken Vakit yazarı Muhsin Meriç, artık istişare mekanizmasına dahil olanlar ın kazanacağını söyledi.

Asya’nın geri kalmasının en mühim sebeplerinden birinin de bu meşvereti yapmamak olduğuna dikkat çeken Meriç, "Çoğunluğunu İslâm dünyasının oluşturduğu bu kıtanın istikbâlini parlak kılacak tılsımlı anahtar, şûrâdır. Bir buçuk milyara yaklaşan İslâm dünyasının, sırtındaki gereksiz yükleri atabilmesinin, hastalıklarından kurtulmasının, zaaflarını ve çaresizliklerini bertaraf edip yeterli bir kuvvet ve kudrete sahip olmasının şartı, meşverettir" dedi.

Meşveret ihtiyacını ruhumuzun derinliklerinde hissetmek zorunda olduğumuzu ifade eden Meriç, "Bütün medeniyetlerin üstadı, bu emsal ihtiyaçlar değil midir? Biliyoruz ki, iki güçlü adam birbiriyle boğuşurken, zayıf bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir terâzide iki dağ birbirine karşı dengede bulunsa, bir küçük taş, dengelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirebilir. Günümüz dünyasında her taşın kendi çapında bir ağırlığı olduğunu unutmamalı, bu uğurda yapılan hiçbir çalışmayı küçümsememeliyiz" şeklinde yazdı.

20 GÖZLE BAKMAK 10 AKILLA DÜŞÜNMEK

Meriç yazısını şöyle sürdürdü:
"Şahsi fikirlerimizi dikte edeceğimiz birer mecra olarak görmemek ve düşüncelerimize muhalif bile olsa meşveretle varılan neticeye kendi fikrimizmiş gibi sahip çıkmak kaydıyla yapılabilecek haklı ve olumlu bir meşveret, samimiyete, mükemmelliğe, ittifaka ve dayanışmaya giden yolu kolaylaştırır, rahmet-i ilahiyenin celbine vesile olur.
Ayrı ayrı olduğunda sınırlı güce sahip fertlerin ittifak ve tesanüdle nasıl mucizevî güçlere kavuştuklarının örnekleri tarihimizde çoklukla mevcuttur. Kardeşlik sırrı, maksat ve vazife birliği, işbölümü ve koordinasyon gibi ciddi mutabakatlar ancak güçlü bir meşveretle olabilir.

"Bu suretle kurulan hakiki ve samîmî bir ittifakta her bir ferd, her bir kuruluş, her bir ülke, diğer kardeşlerinin, kardeş toplumların, kardeş ülkelerin gözleriyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir bir hale gelir. Nasılki gerçekten ittifak etmiş, omuz omuza vermiş on adamın her biri yirmi gözle bakar, on akıl ile düşünür, yirmi kulakla işitir, yirmi el ile çalışır bir tarzda ma’nevî kıymet ve kuvvet kazanırlar.

"İşte İslâm ülkelerinin ve bu ülkeler bünyesinde kurulacak ve kurulmuş bulunan tüm gönüllü teşekküllerin ve cemiyetlerin, aralarındaki farklılıkları zenginlikleri bilip, maksadda, esasta, gayede birlik içerisinde, hakiki bir ittihad, ittifak ve tesanüdü meşveretle tesis ederek fevkalade kuvvet ve kudret kazanmaları, târihin kendilerine yüklediği onurlu bir vazifedir.

"Bu gaye ile meşveretin tesisi için gönüllü teşekküller, cemiyetler, meslekler ve meşrepler arasında her düzeyde iletişim ve işbirliği zeminleri hazırlanmalı, buna süreklilik kazandırılmalıdır. Meşverete kuvvet verecek toplantılara, organizasyonlara, yayın ve araştırmalara destek verilmeli, siyâsî karar mekanizmalarına tesirli bir surette yön verebilecek, icabeden kararları gecikmeden alma ve yürütme etkinliğine mâlik bir birliğe zaman kaybetmeden ulaşılmalıdır.
Yeni dönemde istişare mekanizmasına dahil olanlar kazanacaklar.