Arzın sakinleri için semâya çıkmaya bir yol vardır
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Onuncu Risale
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطِينِ 1
İ’lem eyyühe’l-aziz! Şu âyet-i kerimenin yüksek semâsına çıkıp sırrını fehmetmek için yedi basamaklı bir merdiven kuruyoruz.
Birinci basamak: Semâvâtın, melâike ile tesmiye edilen münasip sakinleri vardır. Çünkü, küre-i arzın semâya nisbeten küçüklüğü ve hakaretiyle beraber zevilhayatla dolu olması, semâvâtın o müzeyyen burçları zevi’l-idrak ile dolu olmasını tasrih ediyor. Ve keza, semâvâtın bu kadar ziynetler ile tezyin edilmesi, behemehal zevi’l-idrâkin takdir ve istihsan ile nazar-ı hayretlerini celb etmek içindir. Çünkü, hüsn-ü ziynet, âşıkların celbi içindir. Yemek ve taam da aç olanlara yapılır. Maahaza, ins ve cin o vazifeyi ifâya kâfi değillerdir. Ancak, gayr-ı mahdut, oraya münasip melâike ve ruhânîler o vazifeyi ifâ edebilir.
İkinci basamak: Arzın semâvat ile alâkası, muamelesi olup aralarında çok büyük irtibat vardır. Evet, arza gelen ziya, hararet, bereket ve saire semâvattan geliyor. Arzdan da semâya dualar, ibadetler, ruhlar gidiyor. Demek, aralarında cereyan eden ticarî muameleden anlaşılıyor ki, arzın sakinleri için semâya çıkmaya bir yol vardır ki, enbiya, evliya, ervah, cesetlerinden tecerrüd ile semâvâta uruç ederler.
Üçüncü basamak: Semâvatta devam ile cereyan eden sükûn, sükût, nizam, intizam, ıttıraddan hissedildiğine nazaran, semâvat ehli, arz sakinleri gibi değildirler. Evet, arzda bulunan nifak, şikak, ihtilâf, ezdâdın içtimâı, hayır ve şerrin ihtilâtı gibi şeyler, semâvatta yoktur. Bu sayede, semâvatta nizam ve intizamı bozacak bir hal yoktur. Sakinleri, verilen emirlere kemâl-i itaatle imtisal ediyorlar.
1 : “Şeytanlar için o yıldızları birer mermi yaptık.” Mülk Sûresi, 67:5.
Bediüzzaman Said Nursi
Mesnevi-i Nuriye