Sabri ALTUN
Asya'nın bahtına saplandım
Semanın altıncı katıdır.
Hz. Musa ile Hz. Resulullah (asm) konuşmaktadır.
Hz. Musa:
“Ya Nebiyi muhterem, ümmetine 5 vakit de ağır gelir var git az daha indir. Ben tecrübe etmişim.”
Resulullah:
“Ya Musa artık gidemem rabbim 50 dedi 5’e indirdi her birisine 10 sevap verdi, yine 50 yaptı. Artık hicap ederim.”
Hz. Musa mütebessimdi yüzüne baktı Resulullah’ın.
“Ümmetin” diyecekti ki durdu. Kim bilir ne diyecekti.
Bir an derin bir sükût yaşandı.
Sonra yüzünü Kâbe’ye dönderdi.
Gözlerinde Kudüs ışıldıyordu.
“Işık Kâbe’de parlayacak artık” dedi.
Sonra Gazze’yi okudum gözlerinde…
Gazze’de çocuklar tanklara taş atıyordu.
Zamanın ezeliyetinden sesleniyordu.
“Ümmetim” dedi. “Ümmetim haram işliyor.”
Sonra Asya’nın bahtı parladı uzaktan uzağa.
Sonra bana baktı ve beni görmedi.
Ben de Asya’nın bahtına saplandım.
*
Bu gün bir hıçkırık tuttu beni.
Günahlarım boyumu çoktan aşmıştı.
Ruhuma kezzap dökülüyordu.
Hz. İsa zamanında yaşasaydım onun ayaklarının altında beni de çarmıha gererler miydi?
Duygusuzluklarımın hicabıdır beni kahreden.
“İnsanı yardım” adına ölemeyişimdir belki de…
Yahut da tur dağında Hz. Musa’yı beklemeyişim…
Belki de Taif’te Resulullah’a atılan taşlara perde olamayışımdır.
Daha da kötüsü, öksürüyor diye kızımı yatağı başında sabaha kadar beklerken, Gazze’de anasını yitiren bebeğe mama bulamayışımdır.
Hissizliklerim yüzüme vuruyordu.
Gözlerimdeki ışık kayboluyordu ki;
Asya’nın bahtına saplandım.
*
Bir siren sesi duydum peşine takıldım.
Bir gemi dolusu oyuncak vardı Gazzeli çocuklara alınmıştı.
Yüzlerde tebessüm ruhlarda ılıklık vardı.
Gemideki kadınlar ve kızlar kurbanlık koyun gibi kına yakmış ben de boyun bükmüştüm.
Bir bebeğin ağlayışına irkilmiştim ki bir it hırıltısına dönmüştü.
Çöken bir duman canhıraş bir karanlığa bürünmüştü.
Deniz durmuş mahlûkat lal kesilmişti.
Bir kez daha şahit olunacaktı “bozguncu milletin” bozgunculuğuna.
Aslında Gazzeli bir çocuğa oyuncak yakışmayacağı için bu kaderin bir hükmüydü.
Onlara rabbimin ilhamıyla attıkları taşlar en güzel oyuncaklardı.
Ve farkında olmadan oyuncaklarını ellerinde alacaktık.
İşte o zaman Gazzeli bir çocuğun neden tanklara taş attığını anlamıştım.
İşte o zaman Gazzeli bir çocuğun büyüklüğüne saygıyla eğilmiştim.
Hatta onu kurtarmaya giden gemilerle birlikte Gazzeli çocuğun arkasına sığınmıştım.
Gazzeli çocuk gözlerimde o kadar büyümüştü ki İsrail altında ezilmişti.
İşte o zaman Gazzeli çocuğun elini öperken Asya'nın bahtına saplandım.
*
Yüzü yaralı gözü donuk Gazzeli bir çocuk ilk kez farklı bir ümitle bir gemi bekledi.
Belki annesinin kokusunu hatırlayacaktı.
Belki de babasının eve dönüşünü hissedecekti.
Dünyadan amcalar, teyzeler kendisini sevecekti.
Sahile çıktı gözlerini ufuk’a dikti.
Geldi gelecekti gemi.
Gün boyu bekledi. Gece yatmak istemedi.
“Ya gelirde göremesem” diye.
Ama gelmedi işte.
Sonra duydu ki İsrail askerleri bırakmamış.
Ateş fışkıran namlularını gemiye dikmişler gemiyi durdurmuşlar.
“Onların elinde hiç mi taş yoktu ki şu pis askerlere atsalardı” diye düşündü.
Sonra küçücük avuçlarını semaya kaldırdı:
“Allahım “dedi sadece...
Gerisini getirmedi ne diyeceğini bilmiyordu çünkü.
Ama cevap verecek birisinin olduğunu biliyordu.
Onun için avuçlarını açmış sadece “Allahım” demişti.
Sonra ellerini yüzüne sürdü oyuncak taşlarını toplamaya gitti zıplaya zıplaya…
Onun yerine ben düşündüm: Arşı alayı titreten bu kelime yani “Allahım” ne demekti?
O Kahhar demektir.
O Adil demektir.
O Hafiz-i mutlaktır.
O Halıktır.
Her şey O’nundur.
Peki, her şey O’nun mülkü ise…
O’nun mülkünde bunca eşkıyalık neyin nesi?
O: “küfür devam eder ama zülüm devam edemez” demişti.
Lakin hala zülüm işleniyordu.
Birden yine “O” aklıma geldi.
O “Hâkim”di hikmetle iş yapardı.
Bunca büyük bir zülüm küçücük bir dünyada cezalandırılamazdı.
Demek büyük bir ceza yeri vardı.
Demek her şey bir mahkeme-i Kübra’ya bırakılıyor.
Demek Asya’nın bahtı hala “miftah” bekliyor.
Demek ben de Asya’nın bahtına saplanıyorum.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.