Zafer AKGÜL
Ateşin çocukları
Önce “Büyük orman yangınlarının çıkarılması gerekiyor!” diye işaret fişeği gibi nâra atanlar, sonra utanmadan arsızca sosyal medya hesaplarından “Ciğerlerimiz yanıyor. Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim…” diye romantik cümlelerle, timsah gözyaşları dökerek kendini kamufle ettiğini sanan münafıklara bir sözümüz var. Sizde yürek yoktur. Çünkü münafıkların bir alameti de acımasız olmaları, merhamet nedir bilmemeleridir.
Adem’in (as) çocukları olmak; insan olmak yetmiyormuş gibi kendilerini kurdun, kuşun, aslanın, kaplanın, yılanın dahası ayın, güneşin çocukları olarak niteleyen nice putperest inançların kulu kölesi olmuş kitlelerin yanında bir de “Ateşin Çocukları” olmakla övünen şeytanın, zındıka komitelerinin uşaklığına evrilmiş insan bozması kitleler çıktı karşımıza.
Sinsilik, iki yüzlülük kısaca münafıklık mesleğinde ustalaşmış bu kitleler, ellerinden gelse dünyayı ateşe verecekler. Kin ve nefret, intikam ve vahşet fıtratlı birer insan bozması bu anlayışın mensupları bırakın insanların yakıp yok etmeyi, sapık emellerine ulaşmak için bitki, hayvan ayırımı yapmadan ormanları ateşe vererek adeta ruhundaki cehennemin neler yapacağının işaretlerini verir. Dünya bunlara kalsa zaten 40 gün içinde kıyameti kopar insanlığın başına.
Ateşin Çocukları her devirde vardı aslında. Nice Firavunlar, Nemrudlar, Cengizler, Hulagular, Şeddatlar; nice Ad, Semud ve Lut kavimleri gelip geçti. Hepsi de acımasız, anlayışsız ve alaycı tavırların içindelerdi. Kendilerini muhataplarından daha akıllı ve uyanık zannettiler. Sonra apansız bir azapla helak oldular. Şimdi yerlerinde ve yurtlarında köpekler geziyor.
Başkaları adına çalışan, iç ve dış mihrakların maaşlı elemanı olan ajan provakatör denilen sınıfta da görevinin, misyonunun mizacı gereği acıma ve merhamet duygusu yoktur. Mesela orman yakılacaksa o yangınlar sonucunda canlı saydığımız, insanlığa ve diğer hayvanlara binlerce faydası olan otlar ve ağaçlardan tutun da trilyonlarca ormanda yaşayan geyiğinden, kaplumbağasına, köstebeğinden karıncasına, kurdundan kuşunu kadar, hatta toprağın yüzde 90’ını teşkil eden bakterilere kadar her şeyi mahvedeceğini bildiği halde şeytanî görevi ifa etmeyi her şeyden daha önemli sayar ve gözünü kırpmadan, en ufak bir iç sızlama, vicdan azabı çekmeden robot gibi tutuşturup çeker gider.
Ateşi çocukları, Kaira suresinde geçen “Ateşin Anası” Ümmühü haviye gerçeğini akla getirir. Cehennemin 7 tabakasından biri ve en alttaki tabakanın adına Haviye denir. Bu tabaka azabı en çetin, en zor ve en acımasız ateş çukurunun ve uçurumunun adıdır. Ve ilginçtir burası Münafıklar için hazırlanmış tabakadır.
Cennet ucuz olmadığı gibi cehennem de lüzumsuz değildir hakikaten. İyi ki cehennem var. Şefkatini lüzumsuz ve adaletten uzak şekilde ölçüyü-mizanı kaçırarak kullanıp “Allah kullarını cehenneme niye atar ki?” diye itiraz eden eblehlere sadece şu milyonlarca ağacı, bitkiyi ve hayvanatı hasis menfaati uğruna yakanları göstermek kâfi gelmeli eğer vicdanı tefessüh etmemişse.
Son sözümüz: Allahım! Ülkemizin ve insanlığın ciğerleri olan ormanları ateşe verenleri ve buna açıktan veya gizliden sevinenlerin ciğerlerini hem bu dünyada hem ahirette yak. Amin. Yakılan ağaçlar, bitkiler, otlardaki atomlar sayısınca; hayvanlardaki hücreler sayısınca âmin…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.