Avrupa'dan etik gazetecilik çağrısı
Avrupa Gazeteciler Federasyonu, ekonomi krizden kurtulmak için etik gazeteciliğin canlandırılmasına yönelik kampanya çağrısında bulundu
Avrupa Gazeteciler Federasyonu, ekonomik krizin etkisiyle gazeteciliğin tehdit altında olduğunu belirterek, etik gazeteciliğe bağlılığın canlandırılmasına yönelik bir kampanya çağrısında bulundu.
Federasyon, gazeteciliğin rolünün güçlendirilmesinin çoğulculuğun temel taşı olduğunu, gazetecilerin yapacakları eylemlerle değişimin öncüsü olacağını vurguladı.
Medyanın içinde bulunduğu sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun Bulgaristan’ın Varna kentindeki toplantısında tartışıldı. Toplantıya Türkiye Gazeteciler Sendikası da katıldı. Toplantı sonunda "Değişimin Öncüsü Gazetecilik" başlıklı bildirge yayımlandı.
ETİK GAZETECİLİK GİRİŞİMİ
Teknolojinin gelişimiyle geleneksel medyanın giderek zayıfladığına dikkat çekilen bildirgede, ekonomik krizin de etkisiyle gerilemenin çarpıcı bir biçimde hızlandığı vurgulandı. Bildirgede medyada çoğulculuğun teminat altında tutulabileceğinin garantisinin olmadığı, kamusal radyo-televizyonların da siyasi baskı altında olduğu belirtilirken, "Etik Gazetecilik Girişimi" çerçevesinde medyada kamu yararı değerleri ve etik gazeteciliğe bağlılığın yeniden canlandırılmasına yönelik Avrupa çapında bir kampanya çağrısında bulunuldu. Kampanyanın ilkeleri şöyle belirlendi:
"Sansür ve otosansür kabul edilemez. Gazetecilerin özgür çalışmalarına olanak sağlayacak yasal, düzenleyici koşulların oluşturulmaması durumunda demokrasi işlevini yerine getiremez.
Tüm gazetecilerin fikri haklarının ve profesyonel statülerinin koruyucu düzenlemelerle desteklendiği uygun çalışma koşullarına sahip olması, nitelikli gazeteciliğin güvencesidir.
Gazetecilerin mesleki eğitimine ve yetişmesine daha fazla önem verilmelidir.
Medya dallarının birbirine giderek daha fazla benzemesi basın konseyi ve radyo televizyon yayıncılığı konseyleri, farklı biçimlerdeki iç düzenleme, ortak düzenlemeler gibi yeni yönetim modelleri gerektirmektedir.
Enformasyon dünyasındaki değişim gazeteciler ve sendikaların tek başlarına üstesinden gelemeyecekleri yenilikler getirmektedir. Medyanın rolünün güçlendirilmesi için medya sahipleri, açık toplum grupları ve siyasetçiler de dahil yeni ittifaklar oluşturulmalıdır."
"DEĞİŞİMİN ÖNCÜSÜ GAZETECİLER OLACAK"
Bildirgede gazeteciliğin rolünün güçlendirilmesinin, Avrupa’nın demokratik hayatında çoğulculuğun temel taşı olduğu vurgulanarak gazetecilerin yapacakları eylemlerle değişimin öncüsü olacağı belirtildi. Federasyonun planladığı eylemler şöyle anlatıldı:
"Medya sektöründeki gelişmelerin incelenmesine olanak sağlanması için Avrupa düzeyindeki siyasetin değişmesi yönünde kampanya yürütmek, yeni girişimleri teşvik etmek ve medyadaki krizin doğurduğu belirsizlik ortamında AB ülkelerinin yol bulmalarına yardımcı olmak üzere, basın sendikalarının da katılımıyla AB bünyesinde bir "medya görev gücü’ oluşturmak.
Hükümetlerle diyalog altyapısının iyileştirilmesi olanaklarını medya sahipleri ve diğer taraflarla birlikte araştırmak.
Medyaya acil destek kapsamında yapılacak önerileri desteklerken temel etik ilkelerine, sosyal haklara saygı çerçevesinde gerçekleşmesinde ısrarcı olmak.
Avrupa’daki basın endüstrisindeki değişimi izlemek ve gelişmeleri haberleştirmek, Maliyet azaltma stratejilerine karşı direnişlerde gazetecilere destek olmak, sendikaların gelişimini ve yayılmasını teşvik etmek, Avrupa’da medyanın geliştirilmesi amaçlı yeni girişimlerin olgunlaştırılması amacıyla 2009’da medya krizi üzerine Avrupa çapında bir konferans düzenlemek."
Medyatara
Said Nursi'nin gazetecilik ilkesi:
Gazeteler iki kıyas-ı fasid cihetiyle ve haysiyet kırıcı bir neşriyat ile ahlak-ı İslamiyeyi sarstılar ve efkar-ı umûmiyeyi perişan ettiler. Ben de, gazetelerle, onları reddeden makaleler neşrettim. Dedim ki:
"Ey gazeteciler! Edibler edepli olmalı; hem de, edeb-i İslamiye ile müteeddib olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umûmi-i müşterek-i milletten bîtarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i halise tanzim etmeli. Halbuki, siz iki kıyas-ı fasidle, yani taşrayı İstanbul'a ve İstanbul'u Avrupa'ya kıyas ederek, efkar-ı umûmiyeyi bataklığa düşürdünüz ve şahsî garazları ve fikr-i intikamı uyandırdınız. Zîra, elifba okumayan çocuğa felsefe-i tabiiye dersi verilmez. Ve erkeğe tiyatrocu karı libası yakışmaz. Ve Avrupa'nın hissiyatı İstanbul'da tatbik olunmaz. Akvamın ihtilafı; mekanların ve aktarın tehalüfü, zamanların ve asırların ihtilafı gibidir. Birisinin libası, ötekinin endamına gelmez. Demek, Fransız Büyük İhtilali bize tamamen hareket düsturu olamaz. Yanlışlık, tatbik-i nazariyat ve mukteza-i hali düşünmemekten çıkar." (Bediüzzaman Said Nursi, Tarihçe-i Hayat)