Ayasofya'nın ibadete açılma zamanı geldi

Ayasofya'nın ibadete açılma zamanı geldi

Tarihçi Talha Uğurluel’den çarpıcı açıklamalar

Melik Duvaklı’nın röportajı:

Tarihçi Talha Uğurluel, 'Ayasofya'nın ibadete açılması için hukuki engel kalmadı. Böylece Fatih'in kemikleri de sızlamamış olur' dedi.

Osmanlı döneminden kalma üç Ayasofya caminden İznik ve Trabzon'dakiler ibadete açıldı. Bir tek fethin sembolü olan İstanbul'daki Ayasofya halen müze olarak işletiliyor. Tarihçi Talha Uğurluel'e göre tapu kayıtlarında halen cami olarak kayıtlı olan Ayasofya'nın en azından bir bölümün ibadete açılmasının vakti geldi. Uğurluel ile Cumhuriyet döneminde Ayasofya camilerinin başına gelenleri ve yakın tarihin bilinmeyenlerini konuştuk.

Cumhuriyet'ten sonra değişime uğrayan kaç Ayasofya var?
Üç Ayasofya var: İstanbul, İznik ve Trabzon.

İstanbul'daki Ayasofya nasıl müze yapılmış?
1934 yılında bakanlar kurulu kararıyla müzeye çevriliyor. Tabii bundan önce 4 sene gibi bir restorasyon süreci de var. 1930'la 34 arası kapatılıyor. 1930'a kadar namaz kılındı Ayasofya'da.

MÜZE OLACAĞININ KARARI DAHA ÖNCE ALINMIŞ

1930 yılında neden kapatılıyor?
1930 yılında hiç kimseye bir şey söylenmeden Ayasofya tadilata alınıyor. Halk sanıyor ki tadilat bitirilip cami açılacak. Fakat, demek ki bunun kararı önceden alınmış. Neden böyle söylüyorum. 1930-34 dönemi tadilatı resmen müze olacağı biliniyormuş gibi yapılıyor. İşi Amerikalı ve Avrupalı Roma uzmanları yapıyor. Ayasofya'nın duvarlarındaki bütün cami özellikleri kaldırılıyor, arkasındaki tablolar çıkarılıyor. Hatta Ayasofya'nın girişindeki yan bölüm kazılıyor, ikinci Ayasofya'nın ana giriş portalı bulunuyor. Hala da o kısım gözüküyor. Demek ki bu karar çoktan alınmış. Ama duyurulmamış. 1934'te de Ayasofya'nın müze olduğuna dair karar çıkarılıyor. Ayasofya'nın müze olma meselesi hala tartışılmalıdır. Çünkü bugün elimizde bulunan 1936 tarihli Cumhuriyet dönemi tapu kayıtlarında Ayasofya için müze tabiri kullanılmaz. Cami-ül Kebir tabiri denilir. 1934'teki bakanlar kurulu kararında en altta Atatürk'ün de imzası var ama o imza baktığınız zaman Atatürk'ün bildiğimiz imzasına benzemiyor. Atatürk imzası değildir. Şu da var ki; muteber tarihçiler, o dönemde bu karar alındığında Atatürk'ün bunu bilmemesi mümkün değil, diyorlar.

AVRUPANIN TÜRKİYE’Yİ TANIMA ŞARTI HİLAFET VE AYASOFYA

Resmi kayıtlarda caminin hangi gerekçeyle müzeye çevrildiği bilgisi olmadığına göre sizce neden böyle bir şey yapılmış olabilir?
Lozan Anlaşmasının maddeleri resmi olarak ilan edilmediği için net konuşamıyorsunuz bazı şeyleri. Ama varsayım olarak şöyle olabilir diyebiliyorsunuz. Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiğinde Avrupalı ülkelerin hepsi sıraya girdiler ve hemen tanıdılar. Neden böyle kuyruğa girdiler? Bu da insanın aklına acaba “pazarlıkta neler verildi?” sorusunu getiriyor. Bunları düşünmek lazım. Akla geliyor; birincisi halifelik, ikincisi Ayasofya'nın müzeye çevrilmesi gibi bir takım Avrupa'nın olmazsa olmaz maddeleri. Mesela İngiltere diğerlerinden bir yıl sonra tanımıştır Türkiye'yi. Halifeliğin kaldırılması bir yıl bekletiliyor; acaba onu mu beklediler?

Lozan'ın üzerindeki gizem bu meseleleri de tartışmalı hale getiriyor.
Ayasofya pazarlık konusu. Nereden biliyoruz; Çanakkale Savaşından. Harbe gelenlerin içerisinde İngilizlerin en ünlü şairleri de vardı. Onlar için çok önemliydi. Şiirlerine aynen şöyle yazmışlar: “Osmanlı yeniçerilerinin zaferle İstanbul'a girdikleri gibi şehre biz gireceğiz. Ayasofya'yı damına kendi elimizle bu kez Haç'ı biz takacağız.” Hala da bugün Hıristiyan Avrupa'nın zihninde bu var.

İznik ve Trabzon'daki Ayasofyalar nasıl değişime uğradı?
Onlarınki İstanbul'daki gibi radikal olmadı.  1204 yılında 4. Haçlı seferi sırasında Kudüs'ü almak için yola çıkan Katolikler, Ortodoks Roma'nın elindeki İstanbul'u işgal ettiler. Tam 57 yıl sürdü işgal. Ve öyle yağmaladılar ki, “İstanbul'da Latin külahı görmektense Osmanlı sarığı girmeyi tercih ederiz” sözü bu tecrübeden dolayı çıkmıştır. Bu işgal döneminde İstanbul'daki Doğu Roma yönetimi kaçıyor. Hanedanın bir kısmı İznik'e yerleşiyor, bir kısmı da Trabzon'a. İki ayrı imparatorluk kuruyorlar. Ve her biri ayrı bir Ayasofya inşa ediyor.

Bunlar daha sonra nasıl camiye çevriliyor?
Orhan Gazi 1326 yılında İznik'i aldığında fethin sembolü olarak Ayasofya'yı camiye çeviriyor. Trabzon'dakini ise Fatih Sultan Mehmet cami yapıyor.

İznik ve Trabzon'daki Ayasofya camileri daha sonra neden cami olmaktan çıkıyor?
İznik ve Trabzon'da İstanbul'da olduğu gibi direkt devlet eliyle 'biz bunu müzeleştireceğiz' şeklinde bir düzenleme olmuyor. Yapı atıllaşıyor. İznik Ayasofya'sı 1960'lı yıllara kadar cami olarak kullanılıyor. Sonra boş kalıyor, cemaat kullanamaz hale geliyor. 4 duvardan ibaret duruyordu, kapısında bir memur koyup müzeye çevirmişlerdi. İznik Ayasofya bundan birkaç sene önce restore edilerek tekrar camiye çevrildi ve Diyanet'e bağlandı. Minaresi de yapıldı. Turistler de istedikleri gibi gezebiliyorlar.

Trabzon'daki Ayasofya nasıl bir süreçten geçiyor?
Orası da benzer evrelerden geçiyor. O da İznik Ayasofya gibi atıllaşması üzerine müzeye çevriliyor. Yakın zamanda da tekrar camiye çevrildi.

KURUL KARARIYLA BU İŞ ÇÖZÜLÜR HUKUKİ BİR ENGEL YOK

İstanbul Ayasofya'sının camiye çevrilmesinin önünde hukuki bir engel var mı?
Hukuki bir engel yok. Bence İznik Ayasofya'sında yapılan burada da yapılmalı. Devasa bir yapı. Kilise mimarisi üzerine yapılmış. Ortada bir ana nef (bölüm) var. Yanlarda iki tane nef var. Benim teklifim; bu üç nefli yapının en sağ nefi tamamen ibadete ayrılabilir. Sağdaki nefin ön tarafında hiç ikona yok. Osmanlı döneminde olduğu gibi tahta zemin konulabilir oraya; halısı döşenir ve insanlar ibadetini yapar. En azından böyle bir düzenleme yapılabilir. Hem Fatih Sultan Mehmet'in kemikleri sızlamamış olur, hem insanlar gelir namazını kılar.

Bunun için ne gerekiyor; idari mi yoksa hukuki bir karar mı?
Bence bir kurul kararı ile bu iş çözülür. Görüldüğü gibi Trabzon'un ve İznik'in açılması belli çevreleri huylandırdı. Bu işin ucunun farklı derinliklere gidip gitmediğini bilemeyiz. Ama İznik ve Trabzon'da bu olduğunda çok da sıkıntı olmadı. Osmanlı'nın yaptığını yaptık. 'Aya 'kutsal demek, 'Sofya' ise bilgelik. Yani 'kutsal bilgelik'. Osmanlı bu yapıların adını bile değiştirmemiş.

Ayasofya tapu kayıtlarında cami ama müze yapılmış. O zaman ortada yasadışı bir durum mu var?
Türkiye artık o eski Türkiye değil. Yani mahkeme sürecine gidilebilir. Halkta artık tarih bilinci var. İnsanlar ecdadını seviyor. Ayasofya'nın ibadete açılmasının vakti gelmiştir.

Türkiye Gazetesi