Eyüp OTMAN
Badıllı Ağabeye dualarla…
Bir yaprak daha düştü, sonbaharın başında,
Vasıl oldu toprağa, Yetmiş sekiz yaşında.
Az kaldılar geride, Üstadımdan emanet,
Gelin hürmet edelim, kılmayalım eziyet.
Ne zahmetler çekmişler, hayatları malûmdur,
Onlara söz söylemek, Üstadıma zulümdür.
Üstad için yıllarca fedâ-yı can etmişler,
Üstad nerede ise; ardı sıra gitmişler.
Koca Altmış bir sene, Davaya hizmet etti,
Daha On yedisinde, Üstad Yoluna gitti.
Küçük Sözleri yazıp, Üstada varıverdi,
Üstad da dua yazıp, geriye veriverdi.
Bastı Üstad bağrına, Abdurrahman yerine,
Has Talebe eyleyip, kattı sevdiklerine.
Ayrılmadı Ağabeyim, hiç Üstadın yolundan,
Çok iltifatlar gördü, Üstadımın dilinden.
Delilsiz iş yapmaz, konuşmazdı hiçbir an,
Müdellel konuşurdu, konuştuğu her zaman.
Bildiklerini yazdı, Mufassal bir şekilde,
Her şey yerli yerinde, Tarihçe-i Kebirde.
Hatıra eşyalar, onda temerküz etmiş,
Mevlâna Halit Cübbesi, terekesine yetmiş.
Eşyalar içinde yeri Müstesna imiş,
Kutlu Hatıra diye, çok zamanlar giyermiş.
Mukabele edenler, gidiyor birer-birer,
Yüce Rabbim, katından Ağbeyime makam ver.
Resûl, Üstad yan-yana, Ona kucak açsınlar,
Evc-i Âlâ Makamına hep birlikte uçsunlar.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.