Hikmet HOCAOĞLU
Baş-arı…
Neden bir anne ya da babanın gözünde hep çocuk kalırız? Bu soruya içsel bir bakışla bakalım mı? 50 yaşında bile olsak bir şey değişmez ve hep çocuğuzdur, sanki (!) bir taraflarımızın tamamlanmasına mâni olmamak için bize bir türlü “oldun!” demez ebeveynimiz…
Evet, aslında tam da bu yaklaşımları sayesinde biz hep daha iyisine koşar, hem karakteristik olarak kemal yoluna iterler bizi, hem kendilerine karşı tutumlarımızı dengeler bu bakış! Her zaman bizden tecrübe cihetinde bir adım ileride olmaları ise üçüncü bir fırsat zeminidir aslında, doğru kanalize edebilirsek.
Rabb’in Rububiyet cüz’ünden bir cüzdür yüzlerinde cilvelenen o bakış! Hem bir terbiye biçimidir, hem bir frenleme sistemi. Yani kaymakam olabilirsin, lüks araba alabilirsin, saraylar edinirsin dünyalık, oysa bu metod ile bize bunların bir başarı sınırı olmadığını, kemal yolunda bir kota koymamamız gerektiğini, bir altyazı halinde verirler ki; içindeki gizli öğreti budur!
Allah-u Teala mealen; “Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, biz sana rızık veriyoruz. (Güzel) Sonuç takvanındır.” buyuruyor (Taha-132). Namazı kıl ve bitti demiyor, sebat et sabit ol, kaim ol, kararlı ol diyor ve bunu defaatle tekrar ediyor Kur’an-ı Kerim’de…
Başarı varılan bir nokta değil, sürekli dönmekte olan bir çark ise, hep daha iyisini elde etmek isteyen, başarıyı sonuçta değil süreçte arar...
Yok! Ben sürekli yanılmak istiyorum diyen, sonuç odaklı yaşar!
Bu nedenle gayrete fokuslanan bakış, teslim olur.
Stres diye bilinen hastalık; hayatı kontrol çabasından başkası değil...!!!
Fıtrat'taki İslam'ın ispatıdır bu! Teslim olmak içgüdüsel (fıtri) bir meyil. Oysa kontrol çabası demek evham demek, stres demek, imkansızı zorlarken gelişen ruhsal hastalıkların anası demek! Bir bahçe hayal edelim mesela! İçindeki tüm meyveler bizim ve bedava, hepimiz içindeyiz ve hepimize yeterinden bile fazlası var! Bazılarımız diyor ki; "Bu bahçe benimdir!" O halde bu iddia ile, hem güneşini, hem suyunu, hem toprağını,hem aşısını, hem bakımını vs. asla kaldıramayacağı bir yükü sırtına alıyor! Oysa bu ifadeyi kullanmasa da o meyveler bedava idi... Bu arada "bedava kadar pahalısı yoktur!" derdi rahmetli dedem!... Bu bedavanın tek bedeli var ki o da; Şükür akçesi...!!!
Hani Üstad Hz. Çok güzel özetlemiş; “Tevbe’yi netice veren bir başarısızlık, kibri netice veren bir başarıdan efdaldir!...”
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.