Basel Said Nursi Vakfı'ndan anma programı
Bediüzzaman Said Nursî (r.a), vefatının 51. Yıl dönümde yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılıyor.
Basel Said-i Nursi Vakfı, düzenlediği programla vefatının 51. yıl dönümünde Üstad hazretlerini yâd etti.
Program, vakıf üyelerinden Kerim Anıl'ın Cevşen'ül Kebir'i okunmasıyla başladı. Okuduğu Cevşen sonrası Üstad'ın doğumundan vefatına kadar süren tarihi sürece kısaca değinen Anıl, konuşmasını yine Üstad'ın sarf ettiği, "Yüzer milyon kahraman başların fedâ oldukları kudsî bir hakikate başımız dahi fedâ olsun. Dünyayı başımıza ateş yapsanız, hakikat-i Kur'âniyeye fedâ olan başlar, zındıkaya teslim-i silâh etmeyecek ve vazife-i kudsiyesinden vazgeçmeyecekler inşaallah'' şeklindeki sözleriyle tamamladı.
Üstad'ın veciz sözlerini dinleyen katılımcıların bakışları altında yerini alan Yahya Yılmaz, sohbetine, Bediüzzaman'ın ahlakta yüksek payeye ulaştığını, ilimde ise sırra varan özelliğini İbnu Malik'in, "bazı âlimler resullere varis olurlar, bazıları da derecelerine göre nebilere varis olurlar" sözleriyle açıklık getirerek başladı. Peygamberlerden varis kalan iki çeşit ilim olduğunu belirten Yılmaz, bunlardan birinin ahkâm, diğerinin ise Üstadı'nda üzerinde taşıdığı ahlak ve sır ilmi olduğunu vurguladı.
Yılmaz, sohbetinin devamında, Üstad'ın zor şartlar altında yüklenmiş olduğu dava yükünü "emir olundukları gibi yerine getiren" muvahhid mümin şahsiyet olduğunu, seçkin sahabe Ebu Zer'den (r.a) örnek vererek açıkladı. Ebu Zer (r.a) ensesini göstererek, "(Beni öldürmek için) kılıcı şuraya koysanız, ben de Resulullah'tan (a.s) işitmiş olduğum bir sözü siz, işiniz tamamlanıncaya kadar ilan edeceğimi bilsem, yine infaz ederim.'' şeklindeki sözlerini aktaran Yılmaz, Üstad'ında Divanı Harbi Örfi'de Ümmet'in selameti için söylediği her şeye sahip çıkarak arkasında durduğunu ve zamanın zabitlerine korkusuzca aktardığını belirtti.
Üstad gibi bilge bir âlimin yaşamına ve eserlerine bakıldığında toplumun bütün katmanlarında daimi bir etki ve eşsiz bir önderlik görüleceğinin altını çizen Yılmaz, bu itibarla Üstad'ın hayatını ve zengin kişiliğini şu üç bölümde değerlendirdi:
- Kendi milletine önderliği ve hizmeti.
- Kendi dini olan İslam'a ve dolaysıyla ümmetine olan orijinal katkısı, fen ve felsefe çağındaki Kuran dellallığı.
- İnsanlığın maddi ve manevi sorunları ve bu kâinatın mana ve mahiyeti ile ilgili çözümlemeleri.
Yahya Yılmaz ayrıca Üstadı sadece siyasi kimliğiyle değil, Onun kültürümüzdeki Mevlana ve Yunus Emre çizgisinin çağdaş iz düşümü olarak değerlendirilmesi gerektiğine de vurgu yaptı. Üstad'ın; siyasi bir hareketin değil, iman merkezli bir hareketin öncüsü olduğunu ifade eden Yılmaz, bu niteliği ile de sadece bizde değil, tüm dünyada okunup anlaşılmaya çalışıldığını belirtti.
Yılmaz, konuşmasının son bölümünde Üstad'ın yaşamında tımarhaneler, zehirlenmeler, sürgünler gibi birçok eziyet gördüğüne değinerek, "Üstad'ın eski Said ve yeni Said dönemleri bir birine zıt değildir. Eski Said dönemi Yeni Said dönemine bir zemin oluşturarak, Yeni Said'in olgunlaşmasını sağlayan bir dönemdir" dedi.
Program yapılan kapanış duasıyla sona erdi.
Medya 73