Abdurrahman İRAZ
Başlık bulamadım
Yazıya nasıl başlayayayım diye düşünürken, Şanlıurfa mevlidinde yaşadığım bir ihlas vakasını hatırladım. O vakada ihlas var mıydı, hadise ihlaslı mıydı, anlatan muhlis miydi ya da tersi miydi diye düşününce kendime şu soruyu sordum. Sence ihlas nedir? Evet altını çizerek söylüyorum. BENCE:
İhlas… Kalpten, gönülden, yürekten olmaktır.
İhlas… Yani gerçekten samimi olmak. Yani içi dışı bir olmak. Yani kafasının gerisinde hiçbir şey olmamak. Yani ön kabulleri olmamak. Yani kalbinden ne geçiyorsa onu söylemek veya en azından aksini söylememek . Yani ak dediğine biraz sonra kapalı kapılar ardında kara dememek. Yani kardeş dediğin kişiye gerçekten anandan doğmuş gibi davranmak.
İhlas… Yani kalbinden nasıl geçiyorsa öyle. Yani aklın nasıl söylüyorsa öyle. Yani duygularının görünür hali. Yani mücessem güven. .
İhlas… Yani ihlaslı kişi diyor ki:’ Ben güvenilir kişiyim. Ben sizi aldatmıyorum. Ben sizi yanıltmıyorum. Ve ben şimdi size ne söylüyorsam öyle. Yani ‘bana güvenebilirsiniz’ değil bana kesinlikle güvenin. Şimdi size söylediğimin aksini asla başka yerde duymayacaksınız. Duyarsanız onu ben söylemedim.
İhlas… Yani aka ak, siyaha siyah demek. Yani ben Allah’tan korkuyorum, ben ahirete inanıyorum, ben cehennemden korkuyorum, ben hesap gününe kesinlikle inanıyorum. Onun için ben muhakkak doğru konuşuyorum.
İhlas… Yani hesap günü ameller, en gizli düşünceler, ayak oyunları, düzenbazlıklar, katakulliler, sahtecilikler ve yanlış bakışların ekranda gösterileceğine inanmak ve o inançla yaşamak. Bir gün yapılan sahtekarlıkların önüne çıkabileceğine inanmak ve ona göre yaşamak.
İhlas… Yani yüzün gülerek, gözlerini gözlerime dikerek, nasılsın gözüm deyince içinden beni nasıl karalayacağının hesaplarını yapmamak.
İhlas… Yani Allah’tan korkmak. Meleklerine inanmak. Ve meleklerinin her daim benimle olduğuna, benim amellerimi yazdığına ve bu yazılanların karşıma mutlaka ve muhakkak çıkacağına iman etmek.
İhlas… Yani bir ve beraber olmak. Bölmemek. Parçalamamak. Kırmamak. Dökmemek.
İhlas… Yani yaptığı her işte Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmak. Onun rızasını kazandığımız zaman başka hiçbir şeye ihtiyacımızın kalmayacağına inanmak.
İhlas… Yani iman ve Kur’an hizmeti yaptıklarına inananlar, iman ve Kur’an hizmeti yapanları tenkit etmeyecekler, onlara karşı üstünlük taslamayacaklar ve kardeşlerine karşı böbürlenmeyecekler.
İhlas… Yani kardeşinin ayıbını görmeyecek veya görmezlikten gelecek. Ama nefsinin en küçük bir ayıbını da görüp tövbe ve istiğfar edecek. Ve bir daha asla tekrar etmeyecek.
İhlas… Yani iman ve Kuran hizmetindeki arkadaşını kendinin bir parçası gibi görecek. Acısı ile acıyacak, sevinciyle sevinecek.
İhlas… Yani kardeşi ile gizli veya açık bir rekabetin içine girmeyecek. Tam aksine ona her daim yardımcı ve muin olacak.
İhlas… Yani zengin ve fakir kendilerini birbirlerinin tamamlayıcısı görmek. Bir dişlinin erkek ve dişi dişleri gibi.
İhlas… Arkadaşlarımıza inanmak, güvenmek, itimat etmek, sevmek, sevilmek ve gerçekten yürekten gülmek.
İhlas… Yani göründüğü gibi olmak veya olduğu gibi görünmek.
İhlas… Yani İslam. Yani iman. Muhlis. Saf. Temiz. Berrak. Billur gibi.
Aslında uzun zamandır Şanlıurfa mevlidini yazmayı düşünüyordum ve o niyet ile yazıya yazmaya başladım. Demek benim ihlasa ihtiyacım vardı ki, mevlidi yazayım derken satırlar ihlasa boyandı.
Hürmet ve muhabbetle…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.