Batılı güçler Afrika'da yeni taktikler kullanıyor
Doğrudan müdahaleyi istemeyen dış güçler Afrika'da yerel terör örgütlerini destekliyor.
Burkina Faso tarihinin en derin krizini yaşıyor. Ülkedeki bu kriz bugün farklı nedenlerle alevlenmiş durumda. Krizin ilk belirtileri, 2014 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Blaise Compaoré’nin iktidarını sürdürmeye yönelik tasarladığı anayasa değişliği üzerinden patlak veren halk protestoları nedeniyle güçlü bir şekilde hissedilmişti. Ekim 2014’te ise Compaoré’nin toplumun farklı kesimlerinin baskılarından dolayı iktidarı bırakıp Fildişi Sahili Cumhuriyeti’ne kaçmak zorunda kalmasının ardından ülke yönetimi askerlerin eline geçti. [1]
Afrika Birliği’nin sürece doğrudan müdahil olarak başlattığı müzakereler sonucunda Kasım 2014’te yönetim tekrar el değiştirerek bu sefer sivillere geçti. Göreve yeni gelen geçici Cumhurbaşkanı Michel Kafando, ülkede istikrarı sağlamanın en iyi yolunun demokratik bir seçim olduğunu düşünüp Kasım 2015’i seçim tarihi olarak ilan etti. Fakat seçime yaklaşık iki ay kala eski Cumhurbaşkanı Blaise Compaoré’nin yandaşlarının bir darbe girişimde bulunup geçici cumhurbaşkanını ve başbakanı sarayda rehin almasıyla giderek tırmanan süreç, ülkeyi yeni bir krize sürükledi. Peki, niye Burkina Faso? Sahel bölgesinde Fransa-Afrika politikasının yürütülmesi için Burkina Faso dışındaki diğer ülkelerde de Frankofon (Fransızca konuşan) devlet adamları yönetimin başında [2]. Fransa’nın Burkina Faso’daki siyasi eli olan kişinin 2014 yılında iktidardan uzaklaştırılmasının akabinde seçilen ve mevcut Burkina Faso cumhurbaşkanı olan Roch Marc Christian Kaboré, Fransız buyruklarına boyun eğmeye rıza göstermediği için yaşanıyor tüm bu gelişmeler. Kısacası, onlarca yıldır darbelerle boğuşan Burkina Faso’nun, yeniden dönüştürülerek Fransa ekseninden çıkması engellenmek isteniyor.
Etnik gruplar arasındaki meselenin perde arkası
Sahel bölgesinde özellikle Burkina Faso ve Mali’de günümüzde etnik gruplar arasında meydana gelen gerginlik, daha önce hiç bu derinlikte yaşanmamıştı. Söz konusu etnik grup çatışması Mali’de Fülaniler ve Dogon arasında gerçekleşirken, Burkina Faso’da Fülaniler ile Mosiler arasında patlak veriyor. 2015 senesinde Mali Cumhuriyeti’nde kurulan “Masina Kurtuluş Cephesi” ile bölgede Fülani sorunu su yüzüne çıkmaya başladı. Bir Fülani olan Amadou Koufa tarafından kurulan bu cephenin üye sayısının dört bine ulaştığı söyleniyor.
Peki, Amadou Koufa kim ve kime bağlı?
Amadou Koufa, İyad Ag Ghali’ye bağlı. Ag Ghali, 2013 yılında Mali Cumhuriyeti devletine karşı kuzey bölgesinde otonomi isteyen ve bir zamanlar bölücü Tevârik (Tuareg) isyancı grubuna bağlı bir şahıs. Bizzat sahadan elde edilen bilgilere göre, bu örgütlerin neredeyse tamamı dış odaklar tarafından destekleniyor ve hiçbiri bu topraklara ait değil. [3]
Peki, Fülani etnik sorunu Burkina Faso’ya nasıl ulaştı? Burkina Faso’da “Ensaru” adında Amadou Koufa’nın kurmuş olduğu “Masina Kurtuluş Cephesi”nin bir kolu bulunmaktadır. Malam İbrahim Dicko (Fülani), bu örgütün kurucusudur. Kendisinin Amadou Koufa ile bağlantısının olduğu kaydediliyor. Amadou Koufa gibi bölgenin kanaat önderlerinden kabul edilen Malam Ibrahim, bu protestoların “halk nezdinde eşitsizliğe karşı” başladığını iddia etse de asıl mesele bu değil. Çünkü bağlı olduğu ve Mali’de bulunan “Masina Kurtuluş Cephesi”, silahlandırılmış bir tedhiş örgütüdür. Bu cephe kurulduktan sonra ertesi yıl Burkina Faso’nun Soum vilayetinde, yani Malam İbrahim’in örgütünün bulunduğu bu bölgeyi istikrarsızlaşmaya başladı. Soum bölge nüfusunun büyük bir kısmını Fülanilerin teşkil ettiği biliniyor. Bölge istikrarını bozmak için kurulan bu örgütlerin, emperyal amaçlara hizmet eden yapay örgütler olduğu yadsınamaz bir gerçek.
Küresel güçler, Afrika’daki çıkarlarını korumak için bölgesel “yeni oyun kurucular” ile varlıklarını muhafaza etme arayışındalar. Sahel bölgesinde bilhassa 2013 yılından itibaren dış kaynaklı istikrarsızlaştırıcı eğilimlerin güç kazandığı görülüyor. Aynı yıl bu bölgede çeşitli silahlı gruplar ortaya çıktı ve şu an bu örgütlerin varlığı Burkina Faso’ya kadar uzanmış bulunuyor. [4] Bu örgütlerin kullandıkları silahlar nereden geliyor ve kim tarafından finanse ediliyor, merak konusu. Ayrıca Libya üzerinden Sahel bölgesine doğru Batı’nın özellikle Fransa’nın silah satışını artırdığı kaydediliyor. [5]
2012 yılı itibarıyla faaliyete geçen Ensaru silahlı grubu, Soum vilayetinin çevresinde çeşitli saldırı ve eylemler gerçekleştirmeye başladı. Mali’nin kuzeyinde yakalanan, başkent Bamako’da bir müddet hapsedilen ve sonra da salıverilen Malam İbrahim, 2015 yılında Fransa’nın desteklediği Amadou Koufa ile görüştü. Bu iki şahıs birbirlerini yakından tanıyor ve Burkina Faso ve Mali’de tehlikenin ana unsurları olarak görülüyorlar. 16 Aralık 2016 tarihinde Burkina Faso’daki Nassoumbou askeri kampına yönelik gerçekleştirilen ve 12 Burkina Fasolu askerin hayatını kaybetmesine sebebiyet veren saldırının failinin, Ensaru olduğu iddia ediliyor. [6] Ana tabloya bakıldığında Burkina Faso ve Mali hakkında Batı medyasınca servis edilen Fülani ve diğer etnik gruplar arasındaki gergin olaylar, tamamen tasarlanmış birer kurgudur. Bu farklı etnik gruplar, evlilik ve diğer bağlarla birbirlerine yüzyıllardır bağlı olup barış içinde hep kardeşçe yaşadılar ve yaşamaya da devam edecekler.
Milisler: Krizin diğer yüzü
2013 yılından bu yana Sahel bölgesi ülkeleri ve bu ülkelerin komşularının çoğu, silahlı grupların hedefinde. Bugün güvenlik açısından zorluk çekilen Burkina Faso’da 2018’den itibaren siviller okullar başta olmak üzere birçok mekanda zaman zaman silahlı gruplar (milisler) tarafından öldürülüyor. Bu milisler bir tarafta Mosilerin (etnik grup) köylerini yakıyor, diğer taraftan Fülanilerin en önemli geçim kaynakları olan hayvan sürülerini yok ediyorlar. [7] Mali Cumhuriyeti’nde kurulan, avcı kıyafeti giydirilmiş ve Burkina Faso’ya uzanan bu milis grupların Mosi, Dogon ve Fülani etnik grupları adına sivilleri öldürmesi, Batı medyasında etnik veya kabile çatışması olarak algılanıyor. Yerel etnik gruplar adına katliam yapan bu milislerin Fülani, Dogon ve Mosi dilleri dışında başka bir yerel dil konuştukları iddia ediliyor. Bu milislerin Fildişi ve Libya'dan bu bölgeye transfer edildikleri de iddialar arasında. Liberya’da askerliğini yapan, Gine ve Fildişi ülkelerinde isyan hareketlerini yürüten eski bir asker, yaptığı video açıklamasında bölgede bulunan milislerin Fülani, Dogon veya Mosi olmadığını, aksine milislerin büyük bir kısmının Fildişi Sahili’nden geldiğini söyleyerek milislerin mevcut önderinin ismini söylemiştir. Bu isyancı liderin, Fildişi’nden Mali ve Burkina Faso’ya milisler transfer ederek, onlara avcı kıyafetleri giydirip her türlü kaçakçılık ve katliam eylemi yaptırdığı dile getiriliyor.
Fildişi Cumhuriyeti’nin milis yetiştirme konusunda uzman bir ülke olduğu, 2002 yıllarından Laurent Gbagbo’nun devrilişine kadar sürdürülen isyan hareketlerinden anlaşılabilir. Nitekim Fildişi’nde tıpkı Burkina Faso’dakine benzer avcı kıyafeti giydirilmiş milisler göze çarpıyor. [8] Kısacası Fildişi’nde isyancılar üzerinden gerçekleştirilen operasyonların bir kısmı Burkina Faso’da da yürütülmekte. [9] Mali ve Burkina Faso’da yaşanmakta olan bu milis krizi, silah kaçakçılığı ve mal yağmalamalarına yol açmasının yanında büyük bir insani krize de neden oluyor. Burkina Faso’da Şubat 2019’da yaşanan bu kriz nedeniyle bin okul kapatıldı ve 83 bin kişi zorunlu göçe tabi tutularak yerinden edildi ki [10] bu göç hareketleri, Afrika’nın bölgesel bağlamda güvenliğini tehdit eden unsurlardan biri olarak karşımızda durmaktadır.
[Mali Cumhuriyeti başta olmak üzere Batı Afrika’da siyaset, sömürgecilik ve emperyalist politikalar üzerine araştırmalarını sürdüren Amadou TOGOLA, Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM)’de çalışmalarını sürdürmektedir.]
AA
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.