Bazan o gibi duaların hürmetine denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar

Bazan o gibi duaların hürmetine denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar

Günün Risale-i Nur dersi

dunun-risale-dersi.png

Bismillahirrahmanirrahim

Remz

Arkadaş! Bilhassa muztar olanların dualarının büyük bir tesiri vardır. Bazan o gibi duaların hürmetine, en büyük birşey en küçük birşeye musahhar ve muti’ olur. Evet, kırık bir tahta parçası üzerindeki fakir ve kalbi kırık bir mâsumun duası hürmetine, denizin fırtınası, şiddeti, hiddeti inmeye başlar. Demek dualara cevap veren Zât, bütün mahlûkata hâkimdir. Öyleyse, bütün mahlûkata dahi Hâlıktır.

Remz

Kardeşlerim! Nefsin en mühim bir hastalığı da şudur ki, küllü cüz’îde, büyüğü küçükte görmek istiyor. Göremediği takdirde red ve inkâr eder. Meselâ, küçük bir kabarcıkta, güneşin tamamıyla tecelliyâtını ister. Bunu göremediği için, o kabarcıktaki cilvenin güneşten olduğunu inkâr eder. Halbuki, şemsin vahdeti, tecelliyâtının da vahdetini istilzam etmez.

Ve keza, delâlet etmek tazammun etmeyi iktizâ etmez. Meselâ, kabarcıktaki güneşin cilvesi güneşin vücuduna delâlet eder, fakat güneşi tazammun edemez, yani içine alamaz.

Ve keza, birşeyi birşeyle tavsif edenin o şeyle muttasıf olması lâzım gelmez. Meselâ, şeffaf bir zerre, şemsi tavsif eder, fakat şems olamaz. Balarısı Sâni-i Hakîmi vasıflandırır, amma Sâni olamaz.

Bediüzzaman Said Nursi
Mesnevi-i Nuriye