Selahattin GEZER
Bediüzzaman kıskançlığı
Büyük hakikatlerin, hem şuur ağzıyla, hem de kâinat ağzıyla ve mevcudat ağzıyla ispat edilmesi gereken bu asırda, deliller ile Allah’ın varlığını, Hz. Resulullah (sav)’in son peygamber olduğunu ispatlayan, ahreti, kaderi, melaikeyi vs. yine harika ve ilmi misallerle ispatlayan ve hiçbir şüphe bırakmayan Bediüzzaman’a düşman olmak, zalimce tenkit etmek, dil uzatmak, ya kıskançlıktır, ya da o hakikatlere düşman olmaktır. İlmi ve felsefeyi sadece insanları dalalete sürüklemek için kullananlar karşısında, aynı şekilde; ilimle, irfanla Kur’an’ın müdafaasını yapan ve hakikatlerini ispatlayan bir adama insaf ve sağlam iman sahipleri ancak alkış tutar ve muhabbet eder.
İman ve Kur’an hizmetkârı, büyük dava eri ve çileli insan Bediüzzaman’ın ebedi âleme göçmesi yarım asrı geçti. Eserleri kesintisiz iman hizmeti vermeye devam ederken, düşmanları da kesintisiz düşmanlığa devam ediyor; bu hal kıyamete kadar da sürecek… Önce bu insafsız tavırları için Allah’a şükretmemiz lazım; eğer tersi olsaydı aynı kişilerden büyük alkış alırdı.
Tarih boyunca kim gerçekten hakikat kahramanı olmuş, ömrünü Kur’an ve sünnete adamış ise aynı zihniyet rahat durmamış; düşman kesilmiş. İşte Başta Hz. Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya (sav) en yakınlarından bile düşman çıkmış ve Bütün peygamberlere… Efendimizden sonra sahabenin önde gelenlerine ve daha sonra İslam’a hizmetkâr olmuş İman kahramanlarına düşmanlık hep var olmuş... Mücedditler, müçtehitler, evliyanın önde gelenleri ve bütün Hak dostları arızalı Müslüman ve arızalı din adamları tarafından saldırı ve hakaret görmüşlerdir… İşin garibi; bu saldırgan zihniyetin mensupları geçmişten bu güne din adına ortaya çıkmış ve sapık fikirlilere hiç ilişmemiş ve hep el üstünde tutmuşlar. Kimde bozuk fikir var ise bu kirli çevrelerin kahramanı olmuş. Gerçek dava insanlarının düşmanı bu kirli zihniyetliler, dalalete sapmış felsefecileri bile bile baş tacı etmişlerdir... Zaten Hz. Peygamberimize olan düşmanlıklarını da gölgelemek için Kur’an bize yeteri tekrarlayıp durmaktadırlar…
Bediüzzaman düşmanlarına sorsak; asıl derdiniz ve düşmanlık nedeniniz nedir diye onu da mert bir şekilde söyleyemezler… Düşmanlıklarının asıl sebebi; Bediüzzaman gibi muhteşem bir eser ortaya koyamamalarıdır. Zaten koyamazlar. Bediüzzaman Allah’ın yardımı ile hakikat adına söylenmesi gereken sözü söyleyerek, zirvede bırakmıştır. Kur’an etrafındaki surları hakikat gülleleri ile parçalayarak, insanların Kur’an’a olan sevgisini dört elle sarılacak tutku haline getirmiştir. Bir tek insanın imanına vesile olamayan bu çürük beyinlilerin Bediüzzaman düşmanlığı sadece kendilerine zarar verir. Çatlasalar da – patlasalar da Risale-i Nur Külliyatı gibi bir eser ortaya koyamazlar. Yazdıklarıyla ancak etraflarında birkaç kişi toplayabilirler; onlarında vebaline girerler. Bu sözde din adına ortaya çıkan kirli ve karanlık tipler en azından eserlerini kaleme aldıklarında o şiddetli ve dehşetli dönem yoktur. Bu herifler, asla o zamanın hücrelerine ve verilen zehirlere rağmen şuuru kaybetmeden ayakta duramazlardı. Bu rahat ortamın, sözde ilahiyatçıları ve sözde hocaları, o dönemin İstibdadı karşısında korkularından hakikatleri bir kenara koyup, başlarını eğer giderdiler... Ya Bediüzzaman? Harika bir şecaat ve imanla, hakikatleri o dönemin din düşmanı zalimleri yüzüne pervasızca haykırmış!.. Felâket ve helâketin zirve yaptığı o dönemde, gerçek bir kahraman olarak, mahkemelerde bile Kur’an hakikatlerini büyük bir yüreklilikle müdafaa etmiş. Bu kahramanlık, küfre boyun eğmemek, yumuşak döşek ve dolu mide sahibi dandik ve naylon din ve bilim adamlarının harcı değildir. Ezanlar, camiler başkalaşmış, Kur’an ve sarık suç aleti sayılmış, gâvurun adetleri zorla yaşam tarzı yapılmış o dönemde, bu herifler bütün değerlerimizi bir kenara kor, o zamanın peşine takılıp giderdiler…
Müslümanın inancını serbestçe yaşadığı bu dönemde, zor günlerin dava erlerine çamur atmak, beğenmemek fikir ve ilim sahibi etmez. Üstadın dediği gibi hayalen o günlere gidip, Türkçe ezanı işitip, camilerin ahır edildiğini gördükten sonra acaba din adına kahramanlık edebilirler miydi? Böyle rahatlıkta ahkâm kesmek kolaydır. Allah denilmesinin yasak olduğu dönemlerde, Allah’ın varlığını delillerle ispat etmek ve zalimler karşısında susmamak cesareti asla sizlerde olamazdı! Ancak bu hal Bediüzzaman gibi bir Kur’an fedaisine hastır. Size de o dehşetli dönemde; sürgünler, hapisler, sevdiklerinden ayrı bırakılmalar ve envai çeşit zulümler karşısında Müslümanların imdadına yetişen ve küfrün belini kıran eserleri ortaya koyan Bediüzzaman’a minnettarlık ve rahmetle anmak düşer.
Bu düşünceleri kirli ilahiyatçı ve fikir insanlarının hali 15 Temmuz’da bankamatiklere ve marketlere saldıran, sadece nüfus cüzdanı Türk olanların hali gibi. CHP’nin o dönemki zulmü karşısında sadece kendi nefislerini düşünürdüler; mukaddesat namına bir şeyleri kalmazdı…
Çocukluğu ve gençliği kire bulaşmamış, dünya namına zevk tanımamış dava insanı Bediüzzaman; tertemiz hayatıyla, muhteşem hakikatleri ortaya koymuştur... Ya saldıran bu kirli insanlar? Bu kendilerini bir şey sanan arızalı tipler, Allahsız felsefeyle kirlenmişler, ehlisünnet çizgisinden sapan bilgilerle kirlenmişler, dünyanın sefahatiyle, yalan siyasetle kirlenmişler… Yetmemiş televizyonla, sinemayla, sokaklarla, caddelerle gazete ve dergilerle kısaca nefse hoş gelen tüm çirkin görüntülerle kirlenmişler ve kalkmışlar bütün hayatı Allah’ı zikretmek, Peygamberimizin Sünnetini ihya etmek ve iman kurtaran reçeteler ortaya koymayı kendine gaye edinen Bediüzzaman’a laf atıyorlar… Dünya dillerine çevrilen Risale-i Nurlarla insanlık hidayete; namaza, Kur’an’a, oruca vs. kulluğa koşuyor, bu kendi sözleri ve eserleri daha fazla rağbet görmesini isteyen herifler ise Bediüzzaman düşmanlığına koşuyor. Koşun bakalım elbet bir gün dalağınız şişecek, eğer var ise…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.