Bediüzzaman ve para ilişkisi

Bediüzzaman ve para ilişkisi

Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, din-iman hizmetleri ve para arasındaki ilişkiye dair meseleyi köşesine taşıdı

Mehmet Şevket Eygi'nin yazısı:

Din iman hizmetleri ve para  
 
İlmiyle ‘âmil gerçek ulemâ, gerçek şeyhler, gerçek mürşidler, gerçek evliyaullah, muhlis ve has hizmetkârlar kutsal hizmetlerini, irşadlarını ücret mukabilinde yapmamışlardır.

Tebası (uyruğu) oldukları devletlerden veya başka devletlerden para almamışlar, yardım kabul etmemişlerdir.

Bırakın para ve yardım almak, zaruret ve mecburiyet olmadıkça sultanların, onların valilerinin ve vekillerinin huzurlarına çıkmamışlar, davetlerini kabul etmemişlerdir.

Bazı büyük veliler istisnaî olarak sultanların veya valilerin nezdlerine gittilerse, bunu, Müslümanları onların zulümlerinden kurtarmak veya zulümlerini azaltmak için yapmışlardır. Bazen de tesirli nasihatlar etmek için...

Hüccetülislâm İmamı Gazalî hazretleri, Halilülrahman şehrinde Hazret-i İbrahim aleyhisselamın kabrinde Allah’a üç söz vermişti. Bu sözlerden biri, sultanların huzuruna çıkmamaktı.

Bediüzzaman hazretleri İman,Kur’ân,İslâm, Sünnet ve Şeriat hizmetleri için kimseden para talep etmemiş, kendisi istemeden teklif edilse bile kabul etmemiştir.

İslâmî hizmetler, iktisat, ticaret, finans, endüstri (sanayi) işleri gibi görülmez.

Parayla, maddeyle yapılması gereken dinî hizmetler sırf ticaret kafası ve zihniyetiyle yürütülmemelidir.

İman, İslâm, Kur’ân, Şeriat, Sünnet hizmetleri parayla yapılmamalıdır.

Yanlış anlaşılmasın okul açılacaksa, yurt yapılacaksa, fakirlere yardım edilecekse elbette para lazımdır ve bu para bulunup o hizmetler görülecektir ama İman, İslâm, Kur’ân, Sünnet ve Şeriat hizmetleri parasal hale getirilmemelidir.

Böyle bir şey ihlâsa aykırı olur.

Bir işin, bir hizmetin içine para girerse şeytan da girer, kir ve pislik oluşur.

İman, İslâm, Kur’ân, Sünnet,Şeriat hizmetleri Allah için yapılır ve ücreti Allah’tan istenir ve beklenir. Haliq için yapılan hizmetin ücreti mahluqattan istenmez.

Zamanımızda bozuk bir mezhebe bağlı bir Arap ülkesinden bazıları para ve yardım alarak sözde din ve iman hizmetleri yapıyorlar. Yabancı bir devletten para alarak ehl-i sünnete hizmet yapmak bile caiz değilken, bozuk bir mezhebin propagandasını yapmak nasıl caiz olabilir?

Dışarıdan para alanlar birtakım yanlış, bid’at inançları yayıyor:

1. Allah göktedir...
2. Allah’ın eli ve ayağı vardır...
3. İslâm’da kabir ziyareti yoktur.
4. İslâm’da kabir yapmak yoktur.
5. Kabirleri ziyaret edip Fatiha okumak şirktir.
6. Tarikat büyükleri Allah’ın velisi değil, şeytanın velisidir.
7. İslâm’da tasavvuf tarikatı yoktur.

İşte bu gibi batıl inançları yaymak için para alanlar hizmet mi ediyor, yoksa hezimete mi sebep oluyor?

Sevgili din kardeşlerimin, dışarıdan para alarak bozuk mezheplerin ve fırkaların batıl inançlarını yaymaya çalışanlara karşı uyanık olmalarını tavsiye ederim.
 
Milli Gazete