Bediüzzaman’a çayhanede bir soru sormuştu

Bediüzzaman’a çayhanede bir soru sormuştu

Şeyh Bahid Hazretlerini ölümünün 76. Yılına rahmet dualarıyla anıyoruz…

Ömer Özcan’ın haberi:

Şeyh Bâhid Efendi, 1854 yılında Mısır'ın Asyut eyaletinde doğmuş olup, İslâm dünyasının tanınmış âlimlerindendir, Ezher Üniversitesi hocalardandır. Mısır Başmüftülüğünde de bulunmuştur. Asıl adı Muhammed Bahid’tir.

Büyük bir İslâm âlimi olan Muhammed Bahit, Risale-i Nur'da kendisinden söz edilen önemli şahsiyetlerden birisidir. Risale-i Nur’un Emirdağ Lâhikasında, “Câmiü'l-Ezher'in Reis-i Uleması olan Şeyh Bahid Hazretleri (r.a.)” şeklinde ismi geçmektedir.

Yirminci asrın Hak ve hakikat adamı, hakperest âlim Muhammed Bahid Efendi, 18 Ekim 1935 tarihinde 81 yaşında iken Kahire'de vefat etmiştir.
Şeyh Bahid Hazretlerini ölümünün 76. Yılına rahmet dualarıyla anıyoruz…

BEDİÜZZAMAN İLE ŞEYH BAHİD ARASINDA ÇAYHANEDE GEÇEN KONUŞMA

İkinci Meşrutiyetin ilânından hemen sonra İstanbul’a gelen Şeyh Bahid Efendi, Ayasofya civarında, henüz genç yaştaki Bediüzzaman ile karşılaşır ve orada, Şeyh Bahid Hazretlerini hayrette bırakan kısa bir sohbetleri olur. Aslında bu buluşmanın zemini İstanbul uleması tarafından hazırlanmıştır. Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayat kitabında, Bediüzzaman ile Şeyh Bahid arasında geçen bu konuşma şu şekilde anlatılmaktadır:

“Hattâ bu zamanlarda Mısır Câmi-ül-Ez'her Üniversitesi reislerinden meşhur Şeyh Bahîd Efendi İstanbula bir seyahat için geldiğinde; kürdistan'ın sarp, yalçın kayaları arasından gelerek İstanbul'da bulunan Bediüzzaman Said Nursî'yi ilzam edemeyen İstanbul uleması, Şeyh Bahîd'den bu genç hocanın ilzam edilmesini isterler. Şeyh Bahîd de bu teklifi kabul ederek bir münazara zemini arar. Ve bir namaz vakti Ayasofya camiinden çıkıp çayhaneye oturulduğunda bunu fırsat telâkki eden Şeyh Bahîd Efendi, yanında ulema hazır bulunduğu halde Bediüzzaman'a hitaben:

Yâni: –Avrupa ve Osmanlılar hakkında ne diyorsunuz, fikriniz nedir? der.
Şeyh Bahîd Efendinin bu sualden maksadı; Bediüzzaman'ın şek olmayan bir bahr-i umman gibi ilmini ve ateşpâre-i zekâsını tecrübe etmek değil, belki, zaman-ı istikbale ait şiddet-i ihatasını ve idare-i âlemdeki siyasetini anlamak idi. Buna karşı Bediüzzaman'ın verdiği cevap şu oldu:
Yâni "Avrupa, bir İslâm devletine hâmiledir, günün birinde onu doğuracak; Osmanlılar da Avrupa ile hâmiledir, o da onu doğuracak."
Bu cevaba karşı Şeyh Bahîd Hazretleri:
– Bu gençle münazara edilmez, ben de aynı kanaatteyim. Fakat bu kadar veciz ve beliğâne bir tarzda ifade etmek, ancak Bediüzzaman'a hasdır demiştir.”

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.