Bediüzzaman’dan Hulusi Yahyagil’e: Gizli düşmanlar dostluk suretini giyerek!
Mektubunuzu aldık, Üstadımız şiddetli hasta olduğundan, ancak sizin mektubunuz olduğu için bakabildi
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, talebesi Hulusi Yahyagil ağabeyin gönderdiği mektubuna cevap veriyor. Cevabi mektubu Zübeyir Gündüzalp, Ceylan Çalışkan ve Bayram Yüksel ağabeyler kaleme alıyor.
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Pek Aziz, Çok Kıymettar Ağabeyimiz.
Kemâl-i Hürmetle binler selâm ederek makbul dualarınızı bekler, hizmet-i imaniyede muvaffakiyetler dileriz. Sizin Risale-i Nur’un Dershane-i Nuranisinde en birinci safta ve en birinci talebe olmanız ve sorduğunuz müdakkikane, âlimane ve adeta istikbalde gelecek milyonlar nurcular namına sualleriniz, pek çok hakaikin anahtarı olmak hasebiyle ve otuz senedir görülmemiş bir sadakat ve metanetle bu nurlara hizmetiniz dolayısıyla sizinle daima iftihar ediyoruz.
Mektubunuzu aldık, Üstadımız şiddetli hasta olduğundan, ancak sizin mektubunuz olduğu için bakabildi. Şimdi bizimle dahi konuşmağa takati olmayan Üstadımız, yalnız sizin hatırınız için zorla bu mektubu temaşa edebildi, eğer hasta olmasa idi bir şey yazdıracaktı.
Nur’un otuz senelik has hâdimi, Muhterem Ağabeyimiz!
Gördüğünüz rüyaya Üstadımız çok mübarektir, Cenab-ı Hak hayretsin diyor. O mübarek rüya hakkında bizim hatırımıza şöyle geldi. Sure-i (كهيعص) Hazreti Zekerriya Aleyhisselamın ihtiyarlığından Cenab-ı Hakka tazarrusudur ki; Üstadımızın ihtiyarlığı ve dolayısıyla Risale-i Nur’un telif vazifesinin hitama ermesinden Üstadımızın ihtiyarlığından Risale-i Nur’un neşrine bir noksanlık vermeyeceğine bir ima var gibi tabir ettik. Üstadımıza istirahat verilmek işaretidir.
Sure-i (حٰمٓ – عٓسٓقٓ) değil demesi de Kur’an-ı Hâkimin Mekke-i Mükerreme ve etrafındaki mebde-i intişarına baktığından onun bir mu’cize-i maneviyesi olan Risale-i Nur’un mebde-i intişarda olmayıp kemal-i şaşaa ile âlemin aktarına yayıldığına birer işaret nev’inde telakki ile bir müjde işareti hissettik.
Muhterem Ağabeyimiz!
Şimdi o kadar büyük ve muazzam mesailin olduğu bir zamanda küçük kusuratları nazara almamak lazım geliyor. Çakıl taşları gibi kusuratın affına şefaatçi olan cebel-i uhud gibi haseneleri nazara almak ve Cenab-ı Hak haşirde adalet-i mutlaka ile Mizan-ı Ekberde hasenatı, seyyiata galibiyeti, mağlubiyeti noktasında hükmeylediğinden böyle bir asırda küçük haseneler büyük hükmünde olduğundan cüz-i kusurlara nazar-ı müsamaha göstermek hayırlı netice vereceğinden, bunları nazara almamak lazım geliyor. Hem değil öyle küçücük muarızları, mahkemelerde dahi muarızları Üstadımız helal ediyor. Halktan kim olursa olsun helal ediyor.
Üstadımız her zaman der ki: Ben bir çekirdeğim. Çürüdüm gittim. Ben kendimi beğenmiyorum ve beni beğenenleri de beğenmiyorum diye en yakınlarının dahi hürmetine hiddet ediyor. Risale-i Nur’da bahsettiği gibi “Mesleğimiz benlik ve enaniyeti, mutlak terktir” diye Üstadımız bu ve emsali düsturlarına bütün kuvvetiyle sadık olduğunu ve kavlinin fiil ve halinde müşahede edildiğini ve bu manalar halinde tecessüm edip bütün kuvvetiyle benlikten ve şahsına kıymet vermekten kaçtığını, hususan Üstadımızın şahsına yakın olanlar ve biz hizmetçileri kanaat-ı kat’iyye ile biliyoruz.
Üstadımızın bir makam ve kemalâtı kabul etmediği ve böyle davalarda da bulunmadığı güneş gibi zahirdir. Fakat merhum Hasan Feyzi ve Ahmed Feyzi misüllü, ifratkar gibi görünen müdakkik zatları tezyif etmiş olmamak ve dehşetli esbaplar hengâmında bunların Nur’lara olan şevklerini bütün bütün kırmamak için onların kanaatlarını Risale-i Nur’a ve Risale-i Nur’un şahs-ı manevisine ve dolayısıyla esrar-ı Kur’ana ait olarak, onların Üstadımızın şahsına ait çok sözlerini ta’dil ve tay ederek şevklerini kırmamak için kabul etmiş ve şahsından bahsedilen yerleri red ve tay etmiştir.
Bu fitne ve dalalet asrında gizli düşmanlar perde altında türlü suretleri hususan dostluk suretini giyerek ehl-i imanı aldatmağa çalışanların tesiri altında farkına varmadan itiraza düşenlerin sözlerine ve kendi hissiyatını umuma mikyas yapanların ferdi fikirlerine mukabil bir cemaat-ı uzma halindeki ehl-i kabul ve ehl-i istifadenin vaziyetleri, o itirazları nazarı itibara almamayı iktiza ediyor.
Eski zamandan beri mergub görünen ve hücum ve taarruzların bu kesreti zamanında bir nevi müsbet müdafaa hükmüne geçen, Nur talebelerinin fıkralarının, mecmuaların metni içine girmesi bazı müstensihlerin sehivleridir.
O havalide ne olursa, Üstadımız size havale ediyor. Ve diyor ki “Hulusi nasıl münasip görse benimki de öyledir” diye size bu derece itimadı olduğuna katiyyetle kaniyiz. Mektubumuza nihayet verirken Risale-i Nur’un has ve kahraman mübarek şakirdi ağabeyimize binler selamlar ve hürmetler ederek dualarınızı bekleriz.
El Baki Hüvel Baki
Duanıza Muhtaç
Zübeyir–Ceylan–Bayram
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.