Bediüzzaman'ı çok yönüyle anlatan O öğretmenin şiiri

Bediüzzaman'ı çok yönüyle anlatan O öğretmenin şiiri

Prof. Dr. Himmet Uç, Barla Lahikası'nda geçen o şiiri değerlendirdi...

Risale Haber - Haber Merkezi

Risale Akademi'nin düzenlediği Barla Müzakereleri programının beşincisinde Prof. Dr. Himmet Uç, Barla Lahikası'nda geçen ve Muallim Ahmet Galip Bey'e ait olan bir şiiri değerlendirdi. 

Muallim Ahmet Galip Bey, Bediüzzaman’ın daire-i kudsiyesine Barla’da dâhil olmuş, 1900’lerde Yalvaç’ta doğmuş, hem Yalvaç’ın, hem de nur dairesinin mefahir-i kudsiyesinden bir şair, hattat, allame bir zat-ı muhteremdir. Barla Lahikası’nda bir şiiri var; bu şiir çok derinlikli, yüksek anlamlar ihtiva etmektedir. Dini, edebiyatı, şiir sanatını bilen bir şahsın kariha-i ilmiyesinden çıktığı çok sarih bir şekilde eserinde görülmektedir.

Bu şiirinde hem Bediüzzaman’ı, hem de onun masterpiecesi yani şaheseri olan Sözler hakkında beyanları ihtiva etmektedir.

Uç şiir hakkında değerlendirmesini şöyle tamamladı: "Muallim Ahmet Galip bu şiirinde; hem şiir, hem vezin kültürü, hem din bilgisi ve peygamberler tarihi konusunda derinlikli bir şair ve yazardır. Bediüzzaman’ı otuz beş beyitte çok yönüyle anlatmıştır."

Âdem- ilm-i hakikattır sözün
Tercüman-ı kenz-i vahdettir sözün

Hz. Âdem aleyhisselam bütün peygamberlerin başıdır, köküdür, çekirdeğidir. Galip Bey, Bediüzzaman’ın Sözler’inin de hakikat ilminin âdemi yani başlangıcı olduğunu söylüyor. Bediüzzaman’ın hakikat telakkisi seleften farklı olarak temayüz eder. Bediüzzaman taklidi kırılmış, teslimi bozulmuş bir asırda yaralı hakikati tedavi etmiştir. Bu şekilde onun hakikat yorumları öncekilerden farklı ve kendisinden sonraki yorumların da başıdır. Bediüzzaman’ın eserlerinin üzerinde döndüğü temalardan önemlileri; Tevhid, Vahdet ve bunlara bağlı olarak Allah’ın şuunat-ı kudsiyesidir. O’nun Sözler’i, şu kâinattaki farklı nesne, unsur ve olayları bir araya getiren Vahidü’l-Ehad’in açıklamalarıdır. Bir olan bir el, bütün eşyayı bir hikmet dairesinde bir araya getirip onlarla evrendeki hayatı sağlıyor, bunu Vahid bir zat yapabilir. Bu sırların hazinesi, Bediüzzaman’ın Sözler’i ile açılmıştır, onların tercümanıdır, çünkü herkes bu birlik ve bir araya getirme fiillerini Allah’a nisbet ederek anlayamaz ve anlatamaz. 

Prof. Dr. Himmet Uç'un Muallim Ahmet Galip Bey'e ait olan şiir hakkında değerlendirmesinin TAMAMINI okumak için TIKLAYINIZ

Geçtiğimiz günlerde vefat efen Mazlum Akay ağabey Muallim Galib Bey'i bir hatırasında şöyle anlatmıştı: 

"Muallim Galip’i iyi tanırım. Çok muhterem, çok bilgili bir insandı, bir hocanın kızıyla evliydi. Onun bir kardeşi de subaydı Ankara’da. Bir kardeşi de yine Ankara’da müfettişti. Benim ustam terzi Abdi Keskin de işini sonradan Ankara’ya taşımış, orada terzilik yapıyordu. Ankara’da vefat etti. Hatta ben Erzurum’da askerlikten terhis olunca ustamın yanına uğradım, iki ay beni bırakmadı. Ankara’da ona iki ay yardım ettim, yanında çalıştım, hizmet ettim. Ankara’da çokların, memurların elbiselerini siparişle dikerdi ustam. Dilsiz olduğu için konuşmasına ben yardımcı olurdum. 

Biz Yalvaç’ta terzilik yaparken, Galip Keskin hoca Bediüzzaman Hazretleri ile Barla’da beraberdi. Bir gün Galip Hoca annesini ziyarete geliyor, Yalvaç’a. Arkadaşı olan bir Binbaşı ile beraber Sabah namazına camiye gidiyorlar, namazı kılıp bir kahveye geçiyorlar. Kahvede otururlarken binbaşının cebinden silah düşüyor, ateş alıyor; kurşun Galip hocanın beline saplanıyor. Hemen kaldırıp Konya’ya götürürlerken Galip hoca yolda vefat ediyor. Binbaşı dost, namazını kılan birisiydi. (Ağabeyler Anlatıyor-Ömer Özcan)

Prof. Dr. Himmet Uç'un Muallim Ahmet Galip Bey'e ait olan şiir hakkında değerlendirmesini okumak için TIKLAYINIZ 

 

Barla Lahikası'nda geçen şiir şöyle:

Ahmed Galib’in Sözler hakkında bir fıkrasıdır.

Âdem-i ilm-i hakikattir sözün,
Tercüman-ı kenz ü vahdettir sözün.

 

Hazret-i Haktan atâ-yı mahzdır,
neş’e-i Şît-i hüviyettir sözün.

 

Ders-i hikmetten bütün ulvî beyan,
Misl-i İdrîs, pür-hikmettir sözün.

 

Mevc-i tûfân-ı dalâletten siper,
Keşti-i Nuh-u selâmettir sözün.

 

Sarsar-ı ilhaddan inkaz eden,
Şû’le-i Hûd-u hidâyettir sözün.

 

Tezkiyet-bahş-ı kulûb-u mü’minîn,
Sâlihdâr-ı emanettir sözün.

 

Vahdetin esrarını ilân eden,
Ol Halîl-veş asl-ı millettir sözün.

 

Bahş-ı zemzem eyler ehl-i hayrâta,
İsmail-i feyz-i hürmettir sözün.

 

Mahz-ı tahkiktir, hayâletten âlâ,
Sırr-ı İshak-ı hakikattir sözün.

 

Zümre-i Tâğutu hep berbâd eder,
Lût gibi rükn-ü salâbettir sözün.

 

Hep kelâmullah-ı nâtık şerhidir,
Kenz-i i’câz-ı risalettir sözün.

 

Din-i Hakkın neşr ü tâmimi için,
Fazl-ı İsrâil-i kudrettir sözün.

 

Hak cemâliyle kemâlin gösteren,
Hüsn-ü Yûsuf’tan işarettir sözün.

 

Yokluk içre, varlığa kaim olan,
Sabr-ı Eyyub-u metânettir sözün.

 

Mülhid firavunları gark eyleyen,
Tûr-u Mûsâ-i şeriattır sözün.

 

Serteser mizan-ı hikmetle rasîn,
Çün Şuayb-ı emn ü adalettir sözün.

 

Ehl-i idlâli eden zîr ü zeber,
Sanki Hârûn-u fesâhattir sözün.

 

Asker-i Câlûd küfrü mahveder,
Savt-ı Dâvud-u hilâfettir sözün.

 

Mârifet-i takvâ ve hikmet mülküne,
Bir Süleyman-ı emârettir sözün.

 

Hâsılı dertlilere dermân eder,
Dest-i Lukman-ı hazâkattir sözün.

 

Ba’s-ü ba’del mevte kaim hüccetin,
Çün Üzeyr mazhariyettir sözün.

 

Söz değil, özdür bütün tibyânınız,
Veçh-i Hakka hep işarettir sözün.

 

Lübb-i lüb mârifettir mâ-hasal,
Yüz yüze hakka itaattir sözün.

 

Ehl-i şevke âb-ı hayat bahş eden,
Hıdr-ı bahreyn-i velâyettir sözün.

 

Bâr-ı sıkletten ukulü kurtaran,
Nur-u İlyas-ı riyazettir sözün.

 

Kulluğun efdalini izhâr eden,
Zülkifl-i ibadettir sözün.

 

Sed çeker kâfir olan ye’cüclere,
Çünkü, Zülkarneyn-i kudrettir sözün.

 

Sırr-ı tesbihatı telkin eyleyen,
Misl-i Yûnus gavvâs-ı hakikattir sözün.

 

Rahmet-i Rahmân’ı hep tezkâr eder,
Hamd-i Zekeriyya-yı rahmettir sözün.

 

Tâb ile şerh-i kitab-ı Hak eder,
İlm-i Yahyâ-i verasettir sözün.

 

Mürdeyi ihyâ, körü bina eder,
nefha-i İsâ-yı fıtrattır sözün.

 

Müjde-i peyman-ı kulûb-u ehl-i hak,
Mâhi-i târik-i fetrettir sözün.

 

Ahmed’in miracını eyler beyân,
Şerh-i ahkâm-ı Nübüvvettir sözün.

 

Hak Teâlâ daima pür-nur ede,
Çünkü, irfân-ı saâdettir sözün.

 

Şân-ı Üstadda ne dersen Galiba,
Ez ki, bir iman-ı hayrettir sözün.

Ahmed Galib

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
14 Yorum