Bediüzzaman'ın Arefe günü yaptığı mezar vasiyeti
Kurban bayramından bir gün önce yani arefe günü Bediüzzaman'a yapılan ziyarette neler konuşuldu?
Son Şahitler'den Vanlı Kamil Acar anlatıyor:
"Emirdağ'a Kurban Bayramının arefesi günü vardık. Doğru Çalışkan Ağabeyin dükkânına gittik. 'Üstadımız bugün rahatsızdır. Hiç kimseyi kabul etmiyor' dedi. O anda Hüsnü Bayram Ağabey geldi. Görüştük. 'Ben Üstadımıza söyleyeyim' dedi ve gitti.
Çalışkan Ağabey, 'Hüsnü'yü tanıyor musun?' dedi. 'Evet' dedim. 'Urfa'da çok görüşmüşüz' dedim. Biraz sonra geldi. Bizi aldı. Üstadın yanına gittik. İçeriye girdik. Selâm verdik. Selâmı aldı, bize işaret etti. 'Oturun' diye.
ÜSTAD ÇOK HASTAYDI
"Kendisi karyolasında oturmuştu. Çok rahatsızdı. Zübeyir Ağabey yanımda idi. Konuşmasını biz anlamıyorduk. Üstad Zübeyir Ağabeye söylüyor, Zübeyir Ağabey de bize anlatıyordu. Bizim söylediğimizi de Üstada söylüyordu.
Zübeyir Ağabey konuşurken çok sıkılıyordu, terliyordu. O anda, 'Hüsnü sen gel' dedi. Zübeyir Ağabey kalkıp, odasına gitti. Hüsnü Bayram Ağabey, birkaç kelime konuştu. O da sıkılınca, ben biraz karyolaya doğru ilerledim.
ABDULLAH YEĞİN HEMEN BİR ELİFBA İLE BİR LÛGAT YAZSIN
"Ben, Abdullah Yeğin'in babasından gelen mektubu söyledim. Üstadımız, 'Gidemez' dedi. 'Bayramda babası Urfa'ya gelsin' buyurdu. 'Bir de lûgat yazması için cevap vermemişsiniz, onun için ne emir buyurursunuz' dedim. Üstadımız, 'Hemen bir elifba ile bir lûgat yazsın ki, Risale-i Nur okuyucularının kelimeleri anlamasında ilk mektep talebesiyle üniversite talebesinin farkı olmasın' dedi. İki lûgat ismi verdi. 'Bunlardan istifade etsin' dedi. (Kâmus ve Ather-i Kebir)
BU BENİM MEZAR VASİYETNÂMEMDİR
"Bir tahta bavulu açarak, içinde bir gümüş mühür, bir de Üstadın imzası olan katlanmış bir kağıt parçası göründü. Üstad, 'Ka' dedi 'Yani onu ver. ('Ka' Kürtçe bir kelimedir). Üstad kağıdı açtı, bana göstererek: 'Bu benim vasiyetnâmemdir. Bu da mührümdür. İki senedir bunu arıyordum, bulamıyordum. Bugün bulunduğuna göre, vasiyetnâmemin Kâmil'e okunmasının lüzumu vardır.'
MEZARIMI 3-4 TALEBEMDEN BAŞKA KİMSE BİLMESİN
Hüsnü Ağabeye, Gözlüğü ver. Kâmil'e okuyayım' dedi. Ve okudu:
"Said'in bir vasiyetnâmesidir.
Emirdağ'da vefat edersem, yukarı mezarlığa defnediniz. Isparta'da vefat edersem, orta mezarlığa defnediniz. Üç veya dört talebemden mâada yerini kimse bilmesin... Hayatım, ziyareti kabul etmediği gibi, memâtım hiç kabul etmeyecek. Risale-i Nur şimdiki gibi, kıyamete kadar devam edecek. Risale-i Nur'a tam hizmet edenlerin tediyeleri, Risale-i Nur'un paralarından, zekât paralarından temin edilecek."
Risale-i Nur'un 11 talebesinin isimlerini okuyarak söyledi. Talebelerden 5-6 tanesinin isimleri aklımda kalmış.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.