Bediüzzaman’ın cenazesinde vali ağlamıştı

Bediüzzaman’ın cenazesinde vali ağlamıştı

Bediüzzaman’ın naşının defnedildiği gün, cenaze merasimine katılan Urfa Valisi Şerafettin Atak’ın gözyaşlarını tutamadığı görülmüştü…

RisaleHaber-Haber Merkezi

BEDİÜZZAMAN’IN SON 60 GÜNÜ

Dergâh’ta Defn

Üstad Hazretlerini Dergâh’ta defnetme fikrini ilk önce Mehmet Hatipoğlu ortaya attı. Bu fikir herkes tarafından tasvib edildi. Üstadın gelen talebeleri ve yanındaki hizmetkârları da münasib gördüler. Merhum Mehmet Hatipoğlu türbe işini bizzat kendi üzerine aldı ve meşgul oldu. Bütün masraflarını da kendisi yapıyordu. Bilahare Adana’dan hususi mermer taşları ve mermerci ustayı yine o getirmişti, o yaptırmıştı. Allah rahmet eylesin (Amin)

Kuş Sesleri

Hazret-i Üstadın Urfa’da vefat edeceği akşam ve gecesinde Urfa’nın fezasını çınlatan çok çeşitli ve garip kuş seslerinin duyulması hadisesi bütün Urfalılarca meşhurdur. Kimisi o kuşları bizzat görmüşlerdir, kimisi sadece seslerini duymuşlardır. Urfalıların kimisi bu kuş seslerinin Turna seslerine benzediğini, kimisi de hiç duymadıkları bir kuş sesi olduğunu beyan ederler. Bütün Urfalılar bu kuşları daha önceleri Urfa’da görmediklerinde ittifak ediyorlar. O gece sabaha kadar bu kuşların Urfa semasında çığlık kopardıklarını herkes söylüyor.

cenaze_mufassal.jpg

Ezcümle, dinlediğim şahitlerden bir kısmının adları şöyledir: İki yaşlı ve müttaki halalarım Hayriye ve Âdile Badıllı, Mahmud Hasırcı, Eyyüb Karakeçili, Erzurumlu Kemaleddin Ceviz, İpek Palas oteli müste’ciri Mahmut Erbaş, Ekrem Kara ve saire yüzlerce insan o gece çeşitli garip kuş seslerinin duyulduğunu söylüyor ve şahitlik ediyorlar. Bazı zatlar bu kuşların karın kısımları beyaz, sırtları siyah kuşlar olduğunu söylerler.

Üstadın Defnedilişi

24 Mart 1960 Perşembe günü Urfa Ulucami’inde öğle namazından sonra Üstadın cenaze namazı, görülmemiş bir kalabalık insan kitlesi tarafından kılındıktan sonra, Dergâh’ta hazırlanan mezarına defnedilmek üzere mübarek naaşı omuzlara alındı. Askeri birlikler ve birçok komşu vilayetlerden getirtilen polis ve jandarma tarafından yolu açmak ve selametle götürüp defnetmek için uğraşmalarına rağmen, beş dakikalık bir mesafede olan yolu ancak bir buçuk iki saatlik bir zamanda Ulucami’den Dergâh’a ulaşılabildi.

Yüzlerce şahidin ihbarı ve şahadetiyle o gün Urfa’da esnaf ve bütün herkes dükkânlarını kapadı, cenaze merasimine iştirak etti. Urfa Valisi Şerafettin Atak ve Garnizon Kumandanı da Üstadın cenaze namazına iştirak ettiler. Hatta Valinin kendini tutamayarak gözyaşlarını akıttığını görenler var. Türkiye’nin bütün foto muhabirleri mevcuttu.

Üstadın mübarek tabutu omuzlar üzerinde değil, âdeta parmak uçları üzerinde gidiyormuş. Denizin üstünde boş bir kayık gibi gâh geri gelip, gâh yana, gâh ileri doğru gidiyormuş. Herkes, “Hiç olmazsa bir parmağımı tabuta değdireyim” diye var gücüyle uğraşmaktaymış. Tabut âdetâ kendi kendine hareket ediyor gibi o tarafa, bu tarafa dalgalanıp gidiyormuş. Tekbir sadaları, ilahiler, zikirler, cezbe ile cûş u huruşlar birbirine katılıyormuş.

cenaze_mufassal1.jpg

O izdihamda sıkışan ve bağıranların hesabı da yokmuş. Kol saatini, ayakkabısını, külahını düşürüp kaybedenler de yüzlerce…

Bir buçuk iki saat kadar mübarek tabut parmaklar üzerinde dolaştıktan sonra, askeriyenin de yardımıyla zor bela nihayet Dergâh’a ulaştı. Öğleden sonra saat 14.00 sıralarında mübarek kabrine –fakat haricîler tipi vahşi canavarlar tarafından rahatsız edildiği muvakkat kabrine- indirildi. Âlem-i İslam’ın birçok memleketlerinde Leyle-i Kadir gecesi olan o günde Dergâh-ı İbrahim Halilullah’taki mübarek muvakkat menzilinde Rabbisine teslim edildi.

Kaynak:
Mufassal Tarihçe-i Hayat, s. 2166-70