Bediüzzaman’ın işaret ettiği İkinci Avrupa İsviçre’de ortaya çıktı

Avrupa’nın her ülkesinde olduğu gibi, çok medeni ve insan haklarına saygılı diye bilinen  İsviçre’de de, son minare oylamasıyla birlikte İslâm karşıtlığının olduğu ortaya çıktı.

Yaklaşık yarım asırdır Avrupa çok yoğun biçimde Müslümanlarla birlikte yaşamakta. İçten içe “radikal İslâm” düşmanlığı olmasına karşın, Müslümanlara karşı organize bir cephe kuramayan Avrupa, zaman zaman demokrasi gösterişi altında bu düşmanlığının ortaya çıkarmasına mani olamıyor.

Müslümanların, Türkler dahil en yoğun yaşadığı ülke olan Almanya’nın her yerinde, sokak aralarında, köprü altlarında “Auslander raus”  yani “yabancılar dışarı” sözünü görmek mümkün. Burada yabancılardan kasıt, Müslümanlardır. Çünkü, Avrupa’nın tamamında milyonlarca Müslüman nüfusun yanında, bine yakın da cami ve mescid var. Başta Türkler olmak üzere, Müslümanlar dernek ve vakıflar kurarak mükemmel örgütlenmişler.

Avrupa’nın kendi içinde büyük sorunları var. İşsizlik sorunu var, ekonomik sorunu var, gençlik sorunu var, en önemlisi inanç sorunu var.

Hıristiyanlık  bu haliyle gençleri, ne tatmin ediyor, ne de mutlu ediyor. Dolayısıyla manevi boşluğa yakalanan Avrupalı gençler, Müslümanların örnek yaşam biçimini ve inanç huzurunu görerek, Bediüzzaman’ın dediği gibi, akın akın islâma tabi oluyorlar. On binlerce genç nüfusun İslâmı seçmesi, Avrupa insanını ciddi şekilde tedirgin ediyor.  Başta İsviçre olmak üzere, Avrupa’nın kendine göre gördüğü en büyük tehlike burada.

Bu düşman zihniyet, her konuda şekil değiştirerek karşımıza çıkabiliyor. Malum, Avrupa Birliği üyeliğimiz konusunda da, önemli bir kısmın aleyhte tavırları belli.

Avrupalı ehli dünya olması nedeniyle maddiyatını çok sever. Karşı gördüğü en küçük bir rakibi dahi, tehlike ve düşman telakki eder. Avrupa genelinde görülen işsizlik problemi, bu konunun ikinci boyutu.

Ancak bizi, bu bahsettiğimiz İkinci Avrupa yanıltmamalı. Bizim esas muhatabımız Üstad’ın da belirttiği Birinci Avrupa’dır. Demokrasi ve insan haklarına saygılı, hakperest bir Avrupa.

Unutmamak gerekir ki, İsviçre’de bile minare yasağına karşı çıkan yüzde 42 gibi bir rakam var. Bu yüzde oranı, Hollanda ve Almanya’da daha da yüksek. O bakımdan İsviçre’deki minare yasağını bahane ederek, Avrupa Birliği’ne karşı çıkılmasına pirim vermemek gerekir. Üstelik, biz de Heybeliada’daki Ruhban Okulu çözümsüzlüğü ortada dururken.