Bediüzzaman'ın kader okumlarında fark var
Onu, bir “kaderi okuma” numunesi olarak “şefkat tokatları”nı müstakil bir risale olarak yazarken de görmüştük
Risale Haber-Haber Merkezi
Metin Karabaşoğlu, Bediüzzaman'ın takdiri okuduğunu, yatay düzlemde üstüne düşenden kaçmak için “kaderi okuyan” biri asla olmadığını söyledi.
Bediüzzaman’ın “kadere dair” okumalarını bildiğini ifade eden Karabaşoğlu, "Bediüzzaman’ın mesela 'Rüyada Bir Hitabe'de tam bir kaderî okuma örneği sunduğunu; sonraki dönemde yaşadığı her olayı kaderî bir işaret taşı olarak gördüğünü; öyle ki, 'durduk yerde' sobasının ikiye çatlamasını veya bir kuşun açık pencereden içeri girip yeni yazılmış bir risalesinin üzerine oturmasını dahi bir kaderî okumaya tâbi kıldığını… Ama kadere dair sözünü ettiğimiz türden okumalar ile Bediüzzaman’ın 'kader okumaları' arasında, Cebriye ve Mu’tezile ile Ehl-i Sünnet itikadı kadar farklar var" dedi.
Bediüzzaman'ın Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bir 'kaderî okuma' numunesi olarak 'Rüyada Bir Hitabe'yi yazdığına değinene Karabaşoğlu, "ama ya Birinci Dünya Savaşı’nda neredeydi Bediüzzaman?" diye sordu.
Karabaşoğlu, bu soruyu şöyle cevapladı:
"Bizatihi o savaşın içindeydi, bir yanda tefsirini yazarken bir yandan kâfire karşı bilfiil cihad ediyordu, bu halde iken yaralanıp esir düşmüştü.
“Rüyada Bir Hitabe”yi yazdıktan sonra da, bir mücahedenin içinde gördük onu. “Başa gelene müstahakız” Cebriyeciliği içinde bir teslimiyet hali üzere değil.
Şu yatay düzlemde, sebepler dairesinde üzerine düşeni bedeli ne olursa olsun göze alıp yaptıktan sonra “takdiri okuyan” biriydi Bediüzzaman; yatay düzlemde üstüne düşenden kaçmak için “kaderi okuyan” biri asla değil...
Onu, bir “kaderi okuma” numunesi olarak “şefkat tokatları”nı müstakil bir risale olarak yazarken de görmüştük. Ama rızası olmayanın ismini anmadan. Ve yaşanan olayı asla ve asla bir “oh olsun” üslubuyla okumadan, bir dışlama vesilesi kılmadan...
Ve en önemlisi, yaşanan musibetin ardında tek bir ihtimali değil, iki ihtimali gözeterek. Yaşanan musibet ya geçmiş günahlara karşı bir uyarı ve keffarettir ümidini, veyahut bu musibet yaşanması murad olunan bir terakkiye vesile olmak içindir ümidini besleyerek...
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ